İzmir

Zeren için adalet çağrısı İzmir’de yükseldi: “Unutmak bu düzeni sürdürür”

İki yıl önce KYK yurdunda hayatını kaybeden Zeren Ertaş için öğrenciler duruşma sonrası İzmir’den ses yükseltti. Zeren Ertaş’ın ölümüne ilişkin davada “Unutmak bu düzeni sürdürür” diyen üniversite öğrencileri, barınma ve yaşam hakkı mücadelesinin peşini bırakmayacaklarını duyurdu.

Loading...

Abone Ol

Rojda DOLGUN/ İki yıl önce KYK yurdunda yaşanan ve Zeren Ertaş’ın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan asansör kazasına ilişkin İzmir’de görülen duruşmanın ardından üniversite öğrencileri basın açıklaması yaptı. Duruşma sonrası bir araya gelen üniversite öğrencileri, bu dosyanın sıradan bir yargı süreci olmadığını vurguladı. Gençler, yaşam hakkı ve barınma güvenliği mücadelesinin takipçisi olduklarını dile getirdi.

Aydın’dan gelen öğrenciler adına basın açıklamasını okuyan Işılsu Başkavak, Zeren Ertaş’ın ölümünün bir kaza olarak değerlendirilemeyeceğini söyledi. Başkavak, Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve Aydın Adnan Menderes Üniversitesi öğrencileri adına konuştuğunu belirterek, gençliğin barınma hakkı, eğitim hakkı ve yaşam hakkının maliyet hesabına indirgenmesine itiraz ettiklerini kaydetti. Açıklamada, yaşananların ihmal değil, sistematik bir sorumluluk zincirinin sonucu olduğu vurgulandı.

Aydın’daki duruşma için çağrı

Öğrenciler, davanın bir sonraki aşamasının 25 Aralık’ta Aydın’da görülecek duruşma olduğunu hatırlattı. Aydın’daki mahkeme salonunda bulunmanın, Zeren’in bu kentte unutulmadığını ve unutturulmayacağını göstereceği ifade edildi. Açıklamada, adalet talep eden herkese duruşmaya katılım çağrısı yapıldı ve dayanışmanın mahkeme salonlarında görünür olmasının önemine dikkat çekildi.

“Bu döngüyü kabul etmiyoruz”

Aydından gelen öğrencilerden basın açıklamasını okuyan Işılsu Başkavak şu ifadeleri kullandı:

“Bizler Ege Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi ve Aydın Adnan Menderes Üniversitesi öğrencileri olarak, Zeren Ertaş'ın hayattan koparılmasının ardından sessiz kalmıyoruz. Çünkü Zeren’in ölümü bir kaza değildir. Bu ölüm; gençliğin barınma hakkının, eğitim hakkının ve yaşam hakkının dahi maliyet hesabı olarak görülmesinin sonucudur. Zeren’in ölümü bir ihmal değil sömürü düzeninin işlediği sistematik bir cinayettir.
Bugün bu düzenin gençliğe karşı işlediği suçların hesabını soracağımızı ilan etmek için buradayız.

Üniversite öğrencileri olarak barınmadan beslenmeye, eğitimden güvenli yaşama kadar pek çok temel hakkımız elimizden alınıyor. Eğitimimiz, sağlığımız, hayatlarımız; devletin ve özel şirketlerin kâr hırslarına kurban ediliyor. Zeren’in yaşadıkları; bu düzenin, gençlere yaşama hakkı dahi tanımadığını açıkça göstermiştir.
Bu ülkede benzer olayların ardından hep aynı sözler söyleniyor: “Soruşturma başlatıldı”, “Gereği yapılacak.” Ancak hiçbir zaman gerçek sorumlular ortaya çıkarılmıyor. Katiller korunuyor, dosyalar uzatılıyor ve kamuoyu unutmaya zorlanıyor. Bizler bu döngüyü kabul etmiyoruz. Zeren’in davasının da sessizce kapatılmasına izin vermeyeceğiz. Katillerin pervasızca korunmasına sessiz birer tanık olmayacağız.

Zeren için adalet istemek, yalnızca bir kişinin ardından üzülmek değildir. Bu talep, yaşam hakkımızın savunulmasıdır. Bu talep, benzer katliamların bir daha yaşanmaması içindir. Çünkü biliyoruz ki adalet sağlanmadığında yeni acılar kaçınılmaz olur. Zeren'in hesabı sorulmadan bu ülkede hiçbir genç güvende değildir. Zeren Ertaş'ın katillerini yargılamak, gençliğin geleceğine sahip çıkmaktır.
Zeren’in davasının buradakinin ardından 25 Aralık’ta Aydın’da görülecek olan duruşması, bu adalet mücadelesinin kritik aşamalarıdır. Bu nedenle buradan açık ve net bir çağrı yapıyoruz:
Zeren için adalet isteyen herkesi 25 Aralık’ta Aydın’daki mahkemeye de katılmaya çağırıyoruz.
Daha kaç Zeren; asansör boşluklarında, merdiven altı yurtlarda, denetimsiz binalarda aramızdan ayrılacak?
Daha kaç genç, intihar diye kapatılan siyasi cinayetlere kurban gidecek?
Daha kaç genç, "Barınma haktır" dediği için tutsak edilecek?
Daha kaç gence, "sen sus, sen razı ol, sen başını eğ" denecek?
Bu soruları bize vicdanımız değil öfkemiz sorduruyor. Bu öfke kör bir patlama değil, bir iddiadır. Bizim öfkemiz, gençliğin hayatına kasteden bu düzeni değiştirme iradesidir.

İzmir’de mahkeme salonunda olmak, bu davanın yalnızca bir dosya olmadığını göstermektir. Aydın’da mahkemede olmak, Zeren’in bu kentte unutulmadığını ve unutturulmayacağını ilan etmektir. Her iki duruşmada da yan yana durmak, adalet talebimizin kararlılığını ortaya koymaktır.
Mahkemelere katılmak bir dayanışma göstergesi olmanın ötesinde, aynı zamanda bir sorumluluktur. Orada bulunmak, “Katillere ve adaletsizliğe biz karşı duracağız” demektir. Orada bulunmak, “Gençlerin hayatı değersiz değildir” demektir. Orada bulunmak, baskılarla, tehditlerle, dört duvar arasına hapsedilmekle korkutulamayacağımızın ilanıdır.

Biz üniversite öğrencileri olarak okurken hayatta kalmaya çalışmak istemiyoruz. Haklarımızın gasp edilmesine sessiz kalmıyoruz. Güvenli, eşit ve insanca bir yaşam istiyoruz. Haklarımızı ancak direnerek koruyabileceğimizi biliyoruz. Bu yüzden Zeren için adalet istemeye, İzmir’de ve Aydın’da görülecek olan mahkemelerde yan yana durmaya devam edeceğiz.

Zeren’in adını unutmamak, onun için adalet istemek demektir. Unutmak, bu düzenin sürmesine izin vermektir. Burada olduğu gibi Aydın’da da Zeren için adalet talebimizi hep birlikte yükselteceğiz. Zeren'in katillerinden ve katilleri iki senedir koruyanlardan hesabı biz soracağız.
Bu mücadele yalnızca Zeren için değildir. Bu mücadele halen aynı şartlarda yaşamaya zorlanan tüm gençler içindir. Okurken öldürülen, çalışırken öldürülen tüm gençler içindir. Bugün Zeren için mahkemede olmak, yarın başka hayatların kurtulması anlamına gelir.

Bir kez daha söylüyoruz:
Zeren için adalet sağlanana kadar susmayacağız.
Burada ve Aydın’da mahkemelerde yan yana durmaya devam edeceğiz.
Zeren İçin Adalet İstiyoruz, Alacağız!
Bu sabah bizimle burada omuz omuza mücadele vermek isteyen arkadaşlarımız yıldırmak için yapılan gözaltı operasyonlarına göz yummayacağız Zeren'i unutturmayan ve unutturmayacak olanların yanında olacağız.”