Evrim KEPENEK/Bianet’in çetelesini yorumlayan Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı Başkanı ve yerel yönetimler alanında çalışan akademisyen Dr. Ayşe Kaşıkırık, şiddetin yalnızca cinayetlerle sınırlı olmadığını ve 6284 sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesi kanununun etkin uygulanması çağrısı yaptı.
bianet’in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlere göre erkekler, Kasım 2024’te en az 32 kadını ve iki çocuğu öldürdü. 42 kadının ölümü "şüpheli" olarak kayıtlara geçti.
Kasım ayında 71 kadın şiddete uğradı, 34 çocuk istismar edildi ve 179 kadın seks işçiliğine zorlandı. Üstelik bu şiddetin çoğu, kadınların en yakınındaki erkekler tarafından, ev gibi özel alanlarda gerçekleştirildiği bildirildi.
6 Kadının Koruma Kararı Vardı
Hayatını kaybeden kadınlardan altısının koruma kararına rağmen öldürüldüğüne dikkat çeken Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı Başkanı ve yerel yönetimler alanında çalışan akademisyen Dr. Ayşe Kaşıkırık, bu vakalarda faillerin sadece bir kısmının tutuklanmış olmasının adalet sistemindeki yetersizlikleri açıkça gösterdiğini ve şiddetin sadece cinayetle sınırlı kalmadığını belirtti. Kaşıkırık, erkeklerin, tacizden tecavüze, istismardan seks işçiliğine zorlamaya kadar çeşitli yollarla kadınların yaşamlarını tehdit etmeyi sürdürdüğünü söyledi.
Dr. Kaşıkırık “Kaydedilen şüpheli ölümler ve çocuk istismarı vakalarının çeşitliliği, erkek şiddetinin bireysel değil, sistematik bir sorun olduğunu gösteriyor. Bu tablo, sadece faillerin eylemlerini değil, bu şiddeti önleyemeyen sosyal, politik ve hukuki yapıların da sorgulanmasını gerektiriyor. Daha etkili yasal düzenlemeler, toplumsal cinsiyet eşitliğini güçlendiren politikalar ve kadınların ekonomik, sosyal ve hukuki gücünü artıran stratejilerle bu soruna çözüm üretmek mümkün. Erkek şiddeti bireysel bir sorun olmaktan öte, toplumsal bir mesele ve kapsamlı bir mücadeleyi zorunlu kılıyor” dedi.
6284 Etkin Uygulanmalı
Dr. Kaşıkırık, İstanbul Sözleşmesi’nin toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin önlenmesi, mağdurların korunması ve faillerin cezalandırılması için uluslararası düzeyde kabul edilen en kapsamlı sözleşmelerden biri olduğunu ancak Türkiye’nin Mart 2021’de Sözleşme’den çekilerek kadınların güvenliğini sağlamaya yönelik önemli bir hukuki çerçeveden uzaklaştığını da hatırlattı. Bu durumun, kadınların güvenliğini riske attığını vurgulayan Dr. Kaşıkırık, “İstanbul Sözleşmesi'ne yeniden dahil olmanın erkek şiddetiyle mücadelede kritik bir adım olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Sözleşmeyle uyumlu olarak, 6284 sayılı Kanun da kadınların şiddetten korunması için etkili bir araç. Ancak bu yasa, hem uygulanması sırasında yaşanan aksaklıklarla hem de kadınların haklarını kısıtlamaya yönelik tartışmalarla zayıflatılıyor. Yasayı güçlendirmek ve etkin şekilde uygulamak, kadınların yaşam hakkını korumak için büyük bir öneme sahip” diye konuştu
Dr. Kaşıkırık şunları söyledi:
“5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14. Maddesi’ne göre; “Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 100.000’in üzerindeki belediyeler, kadınlar ve çocuklar için konukevleri açmak zorundadırlar. Diğer belediyeler de mali durumları ve hizmet önceliklerini değerlendirerek kadınlar ve çocuklar için konuk evleri açabilirler. belediyelerin bu konuda daha fazla adım atması ve cesaretli bir şekilde politikalarını belirlemeleri gerekiyor. Sonuçta sığınma evi açmak ve daha da önemlisi eşitlikçi bir politika üretmek asli görevleri arasında. Nüfusu 100 binin üzerinde 215 ilçe belediyesi var. Buna rağmen sığınak sayısının 33 olduğu ifade ediliyor. Oysa nüfusu 100 bin üzerindeki tüm belediyelerin kadınlar için sığınağı olması gerekiyor.”