AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Bugün Suriye halkının meşru kabul ettiği güçler bizim için de meşrudur. Ve burada bahsettiğim bu çerçevenin bir Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, iki Suriye’nin milli egemenliğinin korunması çerçevesinde kapsayıcı bir yönetimin ortaya çıkması için bütün bu gayretler yapılmaktadır. Milli İstihbarat Teşkilatı doğası gereği herkesle görüşür, bundan önce de görüşüyordu, bunun bilinmeyen tarafı bilinen tarafından daha fazladır" dedi.
Çelik, Suriye halkını temsil edecek 'demokratik bir hale getirelim' şeklinde bir iradenin olduğunu, dünyanın bunu iyi okuması gerektiğini söyledi. Çelik, bu süreçte birtakım iddiaların olduğunu söyleyerek, "HTŞ’nin hareketliliğinin arkasında Türkiye’nin olduğunu doğrudan ifade eden bazı odakların açıklamalarını görüyoruz ya da dolaylı olarak Türkiye’yi ifade eden açıklamalarını görüyoruz. Bizim herhangi bir şekilde HTŞ’nin hareketliliğinin arkasında olduğumuza dair bütün bu söylemler yanlıştır. Burada HTŞ, Suriye’nin iç dinamikleri çerçevesinde ve İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesindeki ihlallere karşı olarak harekete geçtiği andan itibaren bizim bütün inisiyatifimiz Suriye’de kan dökülmesinin önüne geçmeye çalışmak oldu. Bunun için orada bulunan ülkelere, fiilen bulunan ya da vekilleri aracılığıyla bulunan ülkelere telkinlerimiz oldu. Deniyor ki 'Bunlar harekete geçti ve bu kadar kısa zaman içerisinde bu sonuç nasıl ortaya çıktı?' Esasında Suriye zeminine baktığımızda rejimin çürümüş ve kof yapısının arkasına bu kadar dayanması ona verilen destekler sayesindeydi. Yoksa daha olayın ilk başlarında, ilk yıllarında rejimin kolayca çökmesi mümkün olacaktı. Ama güçlü bir destek, dış destek verilince sadece bu bir şekilde rejimin ömrünün uzamasına yol açtı" ifadelerini kullandı.
'DESTEK İÇERİSİNDE OLMAK LAZIM'
Çelik, başka ülkelerin Suriye yönetimine 'Şöyle davranacaksınız, başka ülkelere karşı şöyle tavır alacaksınız, ancak o şekilde size dönük pozitif bir yaklaşımımız olur' gibisinden bir tutumun doğru olmadığını belirterek, "Bu orada şimdiye kadar çekilen sıkıntıların bir başka şekilde, bir başka senaryoyla tekrar gündeme getirilmesi anlamına gelir. Ya da bazı açıklamaları takip ediyoruz, şimdi Suriye yönetiminden istediklerini sıralayanlar adeta Suriye yönetiminden bir İskandinav demokrasisi istiyorlar. Buradaki şartlar belli, buradaki insanlar şu anda normal bir hayata dönmek, medeni bir hayatın içerisinde yer almak için büyük bir gayret sarf ediyorlar. Bütün bu süreç içerisinde uluslararası donörlerin oluşturulmasından tutun da Suriye'de bir demokrasinin, bir anayasal düzenin yerleşmesine, Suriye'nin milli iradesinin doğru mekanizmalarla, doğru kurumlarla yoluna devam etmesine dönük destek içerisinde olmak lazım" diye konuştu.
'TERÖR ÖRGÜTLERİ ÜZERİNDEN İŞ YAPMAK GAYRİMEŞRU YAKLAŞIMDIR'
Bazı Batılı ülkelerin Suriye'yi bir 'DEAŞ kreşi' gibi kullanmaktan vazgeçmeleri gerektiğini vurgulayan Çelik, "Orada sırf PKK-YPG terör örgütünü DEAŞ’lıları hapishanede tutuyor diye, onlara bekçilik yapıyor diye bir terör örgütünü başka terör örgütüyle kontrol etme gibisinden bir mantığın hem sürdürülebilir olmadığını, hem de başka komplikasyonlara yol açacağının ve açmakta olduğunun, çeşitli ülkelerde kullanılan bu yöntemin nelere yol açtığını, o ülkelerde bölgesel barışı bozmaktan küresel barışı bozmaya kadar çok büyük facialara imza attığını tekrar hatırlamak gerekir. O yüzden DEAŞ meselesinin çözümü, burada herkes elini taşın altına koyacak. Kendi ülkesinden tutuklu varsa alacak, burada sırf bunun için PKK terör örgütünün orada desteklenmesi demek, terör örgütlerine karşı terör örgütleri üzerinden iş yapmak gibisinden ilkel ve gayrimeşru bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımın sona ermesi gerekiyor" dedi.
PKK'nın Suriye içinde bulunduğu bölgelerde bir tür mikro Baas rejimi kurduğunu net bir şekilde bildiklerini söyleyen Çelik, "PKK-PYD yönetimi Suriye içerisinde bulunduğu bölgede bir mikro Baas rejimi modelidir. Bunu böyle bir demokrasi gibi, bunu bir bölgesel o bölgeye dönük yönetim gibi çeşitli şekillerde cilalayanların söylediğinin hiçbir değeri yoktur. Bu kullanışlı bir aparat olduğu için yapılıyor. Bu sürdürülebilir bir durum değildir. Eninde sonunda o PKK-PYD terör örgütü oradan tasfiye edilecektir" dedi.
'TÜRKİYE DESTEĞİNİ SÜRDÜRECEK'
Çelik, burada hiçbir ayrım yapmadan, hiçbir şekilde şu ya da bu grubun tek başına egemenliği peşinde koşmadan, Türkmen, Arap, Kürt, Yezidi, Nusayri, Hıristiyan, Şii kim varsa etnik ve mezhebi Sünni, hepsinin bir araya gelerek 'Suriye Suriyelilerindir' şiarı çerçevesinde bu yönetim modelini oluşturmasının Suriye'nin geleceği açısından son derece kritik olduğunu söyledi. Çelik, "Bütün bu süreçler 'Türkiye burayı domine ediyor, Türkiye burayı tek başına yönetmek istiyor' diye suçlayanlar aslında Türkiye üzerinden kendi niyetlerini örtbas etmeye çalışıyorlar. Olayın ilk başından itibaren Türkiye Rusya’yla, İran’la, Lübnan’la, Ürdün’le, Suudi Arabistan’la, Katar’la, Birleşik Arap Emirlikleri’yle, Mısır’la, bütün bölge ülkeleriyle istişare halinde götürmüştür. Hatırlayınız, daha olayın ilk olduğu anlardan itibaren Sayın Cumhurbaşkanımız Sayın Putin’le görüştü ve gereken istişareleri yaptı, Türkiye’nin mesajlarını verdi ve Sayın Putin’in mesajları değerlendirildi, nitekim İran tarafına aynı şekilde. Burada önemli olan bu saatten sonra herhangi bir dominasyon değil, herkesin bir araya gelerek, bütün bölge ülkelerinin ve uluslararası toplumun bir araya gelerek bir istişare mekanizma içerisinde, bunun içerisinde Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa da olmalı; Suriye’nin Suriyeliler tarafından yönetildiği bu zor dönemi kolay bir şekilde geçmesi için elden gelen desteğin verilmesidir. Bu ve bunun tek bir amacı olmalıdır; Suriyelilerin özgür ve müreffeh geleceğine katkı sağlamak, başka bir şekilde herhangi bir tutum içerisine girmemek. Aksi olursa ne olur? Aksi halde maalesef herkesi etkileyecek, burayı terör örgütlerinin kuluçkası haline getirmek, burayı terör örgütlerinin karargahı haline getirmek isteyen birtakım odaklara maalesef imkan sağlanmış olur, bu felaket senaryosundan herkesin uzak durması gerekir. Türkiye burada bu felaket senaryosundan uzak durarak 'Suriye Suriyelilerindir' şiarına bağlı bir şekilde desteğini sürdürecektir" diye konuştu.
'NEYİN NE OLDUĞUNU SAHADAKİ DURUM BELİRLİYOR'
Sözcü Çelik, MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın Suriye ziyaretiyle ilgili eleştirilerin hatırlatılması üzerine de, "Türkiye’nin içinde bazı çevreler ve Türkiye’nin dışında bazı odaklar MİT Başkanımız İbrahim Bey'in bir terör örgütü olarak tanımlanan HTŞ lideriyle niye görüştüğünü ifade ediyorlar. Şimdi tabii neyin ne olduğuna dair etiketi sahadaki durum belirliyor. Düne kadar birilerinin gözünde değil mi Esad rejimi muhatap bir rejimdi, bir araya geliyorlardı. Ama bugün Esad rejimi yok. O zamana kadar da HTŞ bir terör örgütü olarak adlandırılıyordu, bugün ise Suriye halkının büyük çoğunluğu tarafından desteklenen, tabii diğerleriyle birlikte orada Suriye Milli Ordusu var, başka unsurlar var hepsiyle beraber. O çerçevenin içerisinde Suriye’nin özgür geleceğine imza atan güçlerden biri olarak görülüyor. Tabii ki Suriye Milli Ordusu, HTŞ bunların her biri kendilerini Esad rejiminden kurtaran bir unsur olarak görüyor ve Suriye halkı bunlara saygı duyuyor, gerçeklik değişmiştir. Dolayısıyla, MİT Başkanımızın burada gidip de HTŞ lideriyle görüşmesi Suriye halkının iradesine zaten duyulan saygı çerçevesinde bundan sonraki süreçte desteğimizi ifade etmek için yapılacak çalışmalarla ilgilidir. MİT Başkanımızın HTŞ lideriyle görüşmesini eleştirenlerin zihni ve dünyası Baas dünyasında kalmış. Öyle bir dünya yok, o dünya bitti gitti, o dünya yok oldu gitti. Bugün Suriye halkının meşru kabul ettiği güçler bizim için de meşrudur. Ve burada bahsettiğim bu çerçevenin, bir Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, iki Suriye’nin milli egemenliğinin korunması çerçevesinde kapsayıcı bir yönetimin ortaya çıkması için bütün bu gayretler yapılmaktadır. Milli İstihbarat Teşkilatı doğası gereği herkesle görüşür, bundan önce de görüşüyordu, bunun bilinmeyen tarafı bilinen tarafından daha fazladır" ifadelerini kullandı.
'CUMHURBAŞKANIMIZ HAKLI ÇIKMIŞTIR'
Çelik, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in sözleriyle ilgili, "Özgür Bey bu ara bu namaz meseleleri konusunda çok fazla yorum yapıyor. Namaz kılana 'Allah kabul etsin' denilir, onun ötesinde söylenen sözler laf-ı güzaftır, boş laftır. Sayın Cumhurbaşkanımızın haklı çıktığının delili bugün Suriye halkının Esad’ın gidişinden sonra bu kutlamalar sırasında şükran duygularını ifade etmek için sadece Türk bayrağını dalgalandırmalarında ve Türk bayrağını taşımalarında görülür. Bakın başka hiçbir ülkenin bayrağı değil, özgür bir Suriye’nin gelişini kutlamak için sadece şanlı bayrağımızı taşıyorlar. Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanımız burada bu sürecin her aşamasında haklı çıkmıştır" dedi.