Ankara'nın yoğun ve gerilimli gündeminde, bazen küçük bir ifade değişikliği, en büyük siyasi hamlelerden daha fazla anlam taşıyabilir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM), PKK'nın silah bırakma sürecini ele alması amacıyla kurulması planlanan 51 üyeli komisyon çalışmaları sürerken, Milliyetçi Hareket Partisi'nden (MHP) gelen bir çıkış, siyasetin dilinde ve belki de yönünde bir kırılmaya işaret etti.

Gelişme, komisyonda MHP'yi temsil edecek olan Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız'ın sosyal medya paylaşımıyla ortaya çıktı. Yıldız, MHP'li diğer komisyon üyeleriyle birlikte Genel Başkan Devlet Bahçeli'yi ziyaret ettikleri bir fotoğrafı paylaşarak, "Terörsüz Türkiye için Gazi Mecliste oluşturulan ‘kardeşlik ve dayanışma komisyonu’ üyeleri... Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’yi ziyaret ederek emir ve talimatlarını aldık. Milletimiz emin olsun" ifadelerini kullandı. Bu paylaşımda kritik olan, daha önce Cumhur İttifakı tarafından "Terörsüz Türkiye" olarak anılan komisyon için ilk kez, ve bir MHP'li tarafından, "kardeşlik ve dayanışma komisyonu" gibi son derece yumuşak ve kapsayıcı bir ifadenin kullanılmasıydı. Siyasi duruşu ve güvenlikçi politikalara verdiği önemle bilinen MHP'nin, bu yeni terminolojiyi benimsemesi, Ankara'da ezberleri bozan bir gelişme olarak kayıtlara geçti.

Fitili DEM parti'nin itirazı ateşlemişti

MHP'nin bu dikkat çekici dil değişikliğinin arkasında, sürecin kilit aktörlerinden biri olan DEM Parti'nin birkaç gün önce yaptığı net itiraz yatıyordu. DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, düzenlediği basın toplantısında, komisyon için kullanılan "Terörsüz Türkiye" isimlendirmesine şiddetle karşı çıktıklarını belirtmişti.

Koçyiğit, bu ismin, sorunu sadece bir terör ve güvenlik meselesi olarak çerçevelediğini, oysa ki meselenin demokratik ve siyasi bir çözüme ihtiyacı olduğunu savunmuştu. "Bu ülkede Kürt sorununun demokratik çözümünü sağlayacaksak, terör ve güvenlikçi politikalar üzerinden ifadelendirmek yerine gerçekten barışı, demokratik toplumu esas alan bir nitelendirmenin daha doğru olacağını söylemek isterim" diyen Koçyiğit, isim değişikliğinin, sürecin samimiyeti ve başarısı için bir ön koşul olduğunun sinyalini vermişti. DEM Parti'nin bu itirazı, komisyonun daha en başından "güven" bunalımıyla başlamaması için yapılmış kritik bir çağrıydı. İşte bu çağrının, en beklenmedik yerden, MHP kanadından bir şekilde karşılık bulmuş olması, siyasi müzakerelerin ne kadar karmaşık ve çok katmanlı olduğunu gözler önüne serdi.

MHP'nin stratejik U dönüşü mü, taktiksel bir hamle mi?

MHP'nin bu jesti, siyasi analistler arasında farklı senaryoların konuşulmasına neden oldu. Bu hamlenin arkasında yatan motivasyon, komisyonun ve dolayısıyla Türkiye'nin yakın dönem siyasi geleceğini de şekillendirecek.

Birinci ve en güçlü teoriye göre bu, ana muhalefet partisi CHP'yi komisyona dahil etmeye yönelik atılmış "taktiksel" bir adım. Bilindiği gibi CHP, komisyona katılmak için "eşit temsil" veya kararların "nitelikli çoğunlukla" alınması gibi demokratik güvenceler talep ediyor. CHP'nin temel endişesi, komisyonun kapsayıcı bir diyalog ortamı yerine, iktidarın kendi ajandasını dayattığı bir yapıya dönüşmesi. "Terörsüz Türkiye" gibi sert bir isim, CHP'nin bu endişelerini haklı çıkarırken, "Kardeşlik ve Dayanışma Komisyonu" gibi daha kapsayıcı bir başlık, CHP'ye "Bakın, niyetimiz kötü değil, süreç demokratik bir zeminde ilerleyecek" mesajı verme amacı taşıyor olabilir. CHP'nin katılımı, komisyonun meşruiyeti açısından hayati önem taşıdığından, iktidar bloğunun bu tür bir jestle ana muhalefetin direncini kırmaya çalışması, rasyonel bir siyasi strateji olarak görülüyor.

İkinci bir yorum ise, bunun taktiksel bir hamleden öte, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin onayıyla gerçekleşen "stratejik" bir duruş değişikliği olabileceği yönünde. Cumhur İttifakı'nın, sorunun çözümünde sadece güvenlikçi politikaların yeterli olmayacağını, toplumsal bir uzlaşı ve "kardeşlik" söyleminin de gerekli olduğunu görmüş olabileceği değerlendiriliyor. Feti Yıldız'ın, bu ifadeyi kullanmadan önce Bahçeli'den "emir ve talimat aldıklarını" özellikle vurgulaması, bu dil değişikliğinin kişisel bir tercih değil, partinin en üst makamı tarafından onaylanmış resmi bir pozisyon olduğunu gösteriyor.

Komisyonun adı değişti, peki ya içeriği?

Ankara'da yaşanan bu olumlu gelişmeye rağmen, muhalefet kanadında şüpheler ve endişeler tamamen ortadan kalkmış değil. Bir ismin değişmesinin, komisyonun ruhunun ve işleyişinin de değişeceği anlamına gelmediği yönündeki temkinli yaklaşım devam ediyor.

Meclis'te 'Barış Komisyonu' pazarlığı: Çoğunluk kavgası ve 'Anayasa' gölgesi masada!
Meclis'te 'Barış Komisyonu' pazarlığı: Çoğunluk kavgası ve 'Anayasa' gölgesi masada!
İçeriği Görüntüle

Özellikle CHP'nin "nitelikli çoğunluk" talebi, bu güvensizliğin en somut göstergesi. CHP, komisyonda alınacak kararların, iktidar bloğunun basit çoğunluğuyla değil, muhalefetin de onayını gerektirecek geniş bir mutabakatla alınmasını istiyor. İsim değişikliği bu talebi karşılamadığı sürece, tek başına CHP'yi ikna etmeye yetmeyebilir.

Diğer yandan, Türkiye İşçi Partisi (TİP) gibi partilerin dile getirdiği "Anayasa" endişesi de masadaki yerini koruyor. Bu komisyonun, görünen amacının dışında, iktidarın yeni bir Anayasa yapma sürecine zemin hazırlamak için bir "truva atı" olarak kullanılmasından korkuluyor. Muhalefet, komisyonun yetki ve amaçlarının net bir şekilde çizilmesini, gündeminin dışına çıkmayacağının garanti altına alınmasını talep ediyor. Dolayısıyla, "Kardeşlik ve Dayanışma Komisyonu" isminin yarattığı olumlu hava, komisyonun çalışma usullerine dair somut güvencelerle desteklenmediği sürece, kalıcı bir güvene dönüşmekte zorlanabilir.

'Terörsüz Türkiye'den 'kardeşlik ve dayanışma'ya: Kelimelerin siyasi ağırlığı

Bu süreç, siyasette kelimelerin ve kavramların ne kadar büyük bir ağırlık taşıdığını bir kez daha gösterdi. "Terörsüz Türkiye" ifadesi, sorunu tek boyutlu bir güvenlik sorununa indirgeyerek, "terörün" ortadan kaldırılması gereken bir düşman olduğu algısını pekiştiriyordu. Bu dil, askeri ve polisiye çözümleri ön plana çıkarırken, siyasi ve toplumsal diyalog kanallarını geri plana itiyordu.

Buna karşılık, "Kardeşlik ve Dayanışma" ifadesi, tamamen farklı bir felsefi çerçeve sunuyor. Bu kavramlar, ortada yok edilmesi gereken bir "sorun"dan çok, yeniden inşa edilmesi gereken bir "ilişki" olduğuna işaret ediyor. "Kardeşlik", ortak bir geçmişe ve geleceğe vurgu yaparken, "dayanışma" ise zorluklar karşısında birlikte hareket etme iradesini simgeliyor. Bu dil değişikliği, eğer samimi bir şekilde benimsenirse, sorunun çözümünde askeri paradigmalar yerine, toplumsal uzlaşı, empati ve ortak akıl gibi mekanizmaların devreye girebileceği umudunu doğuruyor.

Ankara'da başlayan bu yeni süreç, kelimeler üzerinden yürütülen hassas bir satranç oyununu andırıyor. MHP'nin yaptığı bu beklenmedik hamle, oyunun kurallarını değiştirme potansiyeli taşıyor. Ancak bu oyunun galibinin kim olacağını, kelimelerin arkasındaki niyetlerin ne kadar samimi olduğu ve atılacak somut adımların ne kadar kapsayıcı olacağı belirleyecek. Tüm Türkiye, bu tarihi komisyonun, ismine yakışır bir şekilde, ülkeye gerçekten bir "kardeşlik ve dayanışma" iklimi getirip getiremeyeceğini merakla izleyecek.

Kaynak: HABER MERKEZİ