Anayasa Mahkemesi (AYM), bir iş yerinde meydana gelen ölüm olayı sonrasında hazırlanan müfettiş raporuna karşı yazılan itiraz dilekçesinde kullanılan ifadeler nedeniyle işten çıkarılan işçinin, ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Yüksek Mahkeme, bu kararında, işçinin davranışlarının iş yerindeki üretim ve iş ilişkisine olumsuz bir etkisi olmadığı sürece, bu tür davranışların iş sözleşmesinin feshinde geçerli bir sebep olamayacağını belirtti.

Müfettiş raporuna itiraz

Lüleburgaz'da meydana gelen ölümcül bir iş kazası sonrası, olayla ilgili bir müfettiş raporu hazırlandı. Raporda, ölüm olayından sorumlu tutulan işçilerden biri, rapor hazırlanırken kendisine danışılmadığını belirterek itiraz dilekçesi yazdı. Dilekçede "yandaşlık, aklayıcı, tetikçi, ciddiyetsiz, yalancı, iftiracı" gibi ifadeler kullanan işçinin iş akdi, "ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık" gerekçesiyle feshedildi. İşçi ise bu feshin haksız olduğunu iddia ederek işe iade davası açtı.

Mahkeme süreci

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 47. Hukuk Dairesi, işveren ile güven ilişkisinin zedelendiği gerekçesiyle işçinin iş akdinin feshini haklı buldu. Ancak, açtığı dava reddedilen işçi, hak ihlali iddiasıyla AYM'ye bireysel başvuruda bulundu. AYM, başvuruyu inceleyerek işçinin dilekçede kullanılan ifadeler gerekçe gösterilerek iş akdinin feshedilmesi nedeniyle Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine karar verdi.

Kararın gerekçesi

AYM'nin kararında, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 18. maddesinde, iş sözleşmesinin işveren tarafından sona erdirilmesinde geçerli bir sebep bildirme zorunluluğunun bulunduğu belirtildi. Kararda, "Bir davranış ancak iş yerinde olumsuzluklara yol açması halinde fesih geçerli sebep sayılabilir. İşçinin davranışlarının iş yerindeki üretim ve iş ilişkisi sürecine olumsuz bir etkisi yoksa bu davranışların iş sözleşmesinin feshinde geçerli sebep olarak gösterilmesi mümkün değildir" ifadelerine yer verildi.

Başvurucunun, ölümlü bir iş kazası sonucu kendi bilgisine başvurulmadan hazırlanan raporda iş kazasından sorumlu tutulması üzerine bir itiraz dilekçesi yazdığı, raporda yer alan tespitlere sırasıyla cevap verdiği ve işvereni sorumluluktan kurtarmak için müfettişin yanlı rapor hazırladığını savunduğu belirtildi.

Yargılama süreci

AYM'nin kararında, olaydan kendisinin sorumlu tutulması nedeniyle eleştirilerde bulunduğu belirtilen işçinin dilekçesinde kullandığı ifadelerin, iş sözleşmesi ile güdülen amacı tehlikeye sokacak nitelikte olduğunun yargı makamlarınca ortaya konulmadığı ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 47. Hukuk Dairesince özenli bir yargılama yapılmadığı kaydedildi.

Kaynak: HABER MERKEZİ