ÖMER CEYLAN- İzmir’in toplu ulaşımda önemli yükünü çeken ve son günlerde çeşitli tartışmalara konu olan İZBAN’a ilişkin durumu, projeyi İzmir’e kazandıran Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu açıkladı. 9 Eylül'e konuşan Kocaoğlu büyük mücadelelerle hayata geçirilen projeye ilişkin "1 milyon yolcu taşınacakken bugün 200 bin taşıyor" ifadesiyle potansiyelinin çok altında çalıştığını söyledi, TCDD'nin sinyalizasyon sorumluluğunu yerine getirmemesine dikkat çekti. Kocaoğlu, kendi döneminde yüzde 50-50 ortaklığa rağmen belediyenin "fiili yönetici" olduğunu ifade ederek, İZBAN’ın devredilemeyeceğin söyledi.

Piriştina başlattı, Kocaoğlu 'ömrünü çürüttü'

İzmir'in kuzey-güney aksını bir uçtan bir uca demir ağlarla birleştiren ve kentin toplu ulaşım sisteminin belkemiği haline gelen İZBAN projesi, bugünlerde yaşanan sorunlar ve siyasi tartışmalarla yeniden gündemin merkezine oturdu. Projenin mimarlarından, eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, yıllar süren sessizliğini bozarak projenin kuruluşundan bugünkü işleyişine kadar uzanan sancılı süreci ve sorumlulukları masaya yatırdı. Kocaoğlu, projenin fikir babasının, kendisinden önceki başkan merhum Ahmet Piriştina olduğunu belirterek, Piriştina döneminde alınan ilk izinlerin iktidar değişikliği sonrası rafa kalktığını, göreve geldiğinde ise projeyi adeta sıfırdan başlatmak zorunda kaldığını ifade etti. Kendi deyimiyle, projeyi hayata geçirebilmek için Ulaştırma Bakanlığı ve TCDD koridorlarında "bir sene ömrünü çürüttüğünü" belirten Kocaoğlu, sayısız badire atlatarak bu devasa projeyi İzmir'e kazandırdıklarını vurguladı. Bu süreç, sadece bir ulaşım projesinin değil, aynı zamanda yerel yönetim ile merkezi idare arasındaki zorlu bir mücadelenin de hikayesiydi.

Evrensel Gazetesi’nin İzmir binasına silahlı saldırı
Evrensel Gazetesi’nin İzmir binasına silahlı saldırı
İçeriği Görüntüle

Körfez altındaki 'sinyal' kesikliği

Aziz Kocaoğlu'nun açıklamalarının en can alıcı noktasını, projenin bugünkü potansiyelinin çok altında çalışmasının nedenleri oluşturdu. Kocaoğlu'na göre, İZBAN hattının tam kapasiteyle çalışamamasının ve hedeflenen yolcu sayısına ulaşamamasının tek bir temel nedeni vardı: TCDD'nin başından beri protokolde yer alan sinyalizasyon sistemini kurmaması. Yapılan anlaşmaya göre, hattın çift hatta çıkarılması, elektrifikasyon ve sinyalizasyon işlerinin Devlet Demiryolları'nın sorumluluğunda olduğunu hatırlatan Kocaoğlu, "Devlet Demiryolları çift hattı yaptı, elektrifikasyonu yaptı ama sinyalizasyonu yapmadı. Sinyalizasyonu yapmadığı için araya tren koyamıyoruz, yani sefer sıklığını artıramıyoruz. Ondan dolayı da fazla yolcu taşıyamıyoruz" dedi.

Bu eksikliğin sonuçları ise rakamlarda net bir şekilde görülüyordu. Kocaoğlu, eğer sinyalizasyon tamamlanmış ve taraflar yeterli sayıda tren seti almış olsaydı, bugün hat üzerinde günde 900 bin ila 1 milyon arasında yolcu taşınabileceğini iddia etti. Ancak mevcut durumda, kendi dönemlerinde 375-400 bin civarında olan yolcu sayısının bugünlerde 190-200 bin seviyelerine, yani neredeyse yarı yarıya düştüğünü duyduğunu belirterek, projenin büyük umutlarla ve özverilerle yapılmasına rağmen gerçek işlevini yerine getiremediğini söyledi. Kocaoğlu, bu durumun ve tren setlerinin bakımının yapılmamasının sorumlusunun da "büyük oranda Devlet Demiryolları" olduğunun altını çizdi.

450 milyon dolarlık yatırım, kâğıt üzerinde yüzde 50 ortaklık

Kocaoğlu, projenin finansal yükünün de büyük ölçüde İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin omuzlarında olduğunu rakamlarla ortaya koydu. Projeye yaklaşık 450 milyon dolar para harcandığını belirten eski başkan, bunun 100 milyon dolarlık kısmının Ahmet Piriştina zamanında alınan bir krediden kullanıldığını, kalan 350 milyon doların ise tamamen belediyenin kendi öz kaynaklarından karşılandığını ifade etti. Kocaoğlu'nun dikkat çektiği en önemli noktalardan biri ise, bu devasa yatırıma rağmen İZBAN'ın üzerinde bulunduğu gayrimenkullerin tamamının mülkiyetinin TCDD'ye ait olmasıydı. "İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yapılan tesislerin üzerinde bir karış toprağı yoktur. Bu bir yolculuk anlaşmasıdır" diyen Kocaoğlu, belediyenin alt geçitler, üst geçitler ve istasyonlar gibi tüm üst yapı yatırımlarını bu protokole güvenerek yaptığını belirtti. Bu durum, yüzde 50-50 ortaklık yapısının aslında maliyet ve yatırım yükü açısından belediye aleyhine işlediği yönündeki tartışmaları yeniden alevlendirdi.

'Ciro yüzde 15 arttı'

İzmir'de uzun yıllardır tartışılan ve zaman zaman mevcut yönetimler tarafından da sorgulanan 90 Dakika aktarma sistemine de sahip çıkan Aziz Kocaoğlu, bu sistemin ESHOT'u zarara uğrattığı yönündeki iddiaları kesin bir dille reddetti. 90 dakika sistemine geçilirken, ESHOT ve belediye bürokrasisinin tamamının "zarar edecek" diye kendisine karşı çıktığını anlatan Kocaoğlu, kendi yaptıkları hesaplamalarda ise tam tersi bir sonuç öngördüklerini söyledi. "Arkadaşları zor da olsa, gönülsüz de olsa ikna ettik ve başladık" diyen Kocaoğlu, sonuçları rakamlarla açıkladı: "Her şey sabit, hiçbir ilave otobüs koymadık, hiçbir hat uzatmadık. Sonuç şu oldu: Müşterimiz, yani yolcu sayımız yüzde 30-35 arttı. Ciromuz da yüzde 10-15 arttı. Aynı otobüsle yüzde 30-35 fazla yolcu taşıdık, para kazandık." Kocaoğlu, eğer sistemin zararlı olduğuna inanılıyorsa, mevcut yönetimin sistemi bir veya iki ay süreyle kaldırıp sonucu kendi gözleriyle görebileceğini belirterek, meydan okudu.

'Fiili yönetici bizdik'

Kocaoğlu'nun belki de en siyasi ve en çok tartışılacak açıklamaları, İZBAN yönetimindeki güç dengelerine ilişkindi. Yüzde 50-50 ortaklığa rağmen, kendi başkanlığı döneminde İZBAN'ı fiilen İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yönettiğini iddia etti. Bu konuda son derece net konuşan Kocaoğlu, "Benim işin başında bulunduğum, Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığım dönemde fiilen İZBAN'ı İzmir Büyükşehir Belediyesi yönetti. Bizim istediğimiz, istemediğimiz hiçbir kimse yönetime de gelemedi, genel müdür de olamadı, yönetim kurulu başkanı da olamadı" dedi. Bu durumu, yine bir kamu-yerel ortaklığı olan İzmir Jeotermal A.Ş.'deki yönetim modeliyle örneklendiren Kocaoğlu, o dönem yönetimde olan ve bugün hala siyasette aktif olan Tunç Soyer ve Abdül Batur gibi isimleri de tanık gösterdi. Onların da belediyenin yüzde 50 ortak olmasına rağmen ağırlığının ne olduğunu bildiklerini belirtti.

Açıklamasının sonunda sözü, kendisinden sonraki yönetimlere getiren Kocaoğlu, adeta bir özeleştiri daveti çıkardı: "Burada Büyükşehir Belediyesi inisiyatifi kaybetti ise, Büyükşehir Belediyesi etkin olamadıysa, onu bizden sonraki yönetimlere sormak gerekir."

Kaynak: ÖMER CEYLAN