İzmir'in en önemli ulaşım projelerinden biri olan ve yapımı devam eden Onat Tüneli inşaatının Buca Atamer Mahallesi'nde yarattığı sosyal kriz, dün yaşanan fiziki arbedenin ardından yeni bir boyuta taşındı. Hasar gördüğü için riskli hale gelen binaların tahliyesi sırasında belediye ekipleri ile mahalle sakinleri arasında çıkan gerilimin ardından, İzmir Büyükşehir Belediyesi sessizliğini bozdu. Yapılan yazılı açıklamada, sürecin her aşamasının yasalara uygun ve şeffaf bir şekilde yürütüldüğü vurgulanırken, yaşanan olayların arkasında "halkın can güvenliğini hiçe sayan siyasi kışkırtmaların" olduğu iddia edildi.
Süreç yasal, diyalog esaslı yürütülüyor
İzmir Büyükşehir Belediyesi, yaptığı açıklamada, etkileşim alanı içinde kalan ve ikamet etmenin tehlikeli olduğu tespit edilen binalarla ilgili kamulaştırma süreçlerinin büyük bir titizlikle yürütüldüğünü belirtti. "Hiçbir vatandaşımızın can güvenliğini tehlikeye atmama ve hiçbir aileyi mağdur etmeme" anlayışıyla hareket edildiğinin altını çizen belediye, sürecin işleyişine dair detayları paylaştı. Açıklamaya göre, tehlikeli olduğu tespit edilen binaların hak sahipleriyle tek tek görüşülerek uzlaşma yoluna gidiliyor. Uzlaşı sağlandıktan sonra satın alma işlemi gerçekleştiriliyor ve binanın tamamen boşaltılmasının ardından yıkım işlemi yapılıyor. Bu süreçte, ihtiyaç duyan ailelere 12 aylık kira desteği, taşınma ve nakliye desteği gibi sosyal yardımların da sunulduğu ifade edildi.
Olayların merkezindeki bina için ağustos'ta karar alınmış
Belediye, dün yaşanan arbedenin merkezinde yer alan bina özelinde ise sürecin çok daha önce başladığını açıkladı. Söz konusu bina için, İmar Kanunu uyarınca can güvenliği tehlikesi oluşturması nedeniyle Belediye Encümeni tarafından Ağustos ayında tahliye ve yıkım kararı alındığı belirtildi. Bu kararın hak sahibine tebliğ edildiği ve binayı boşaltması için yaklaşık 30 günlük bir süre tanındığı ifade edildi. Ancak, uzlaşma için tebliğ edilen bedelleri kabul etmeyen bina sahibinin, tanınan yasal süre içinde gerekli adımları atmadığı ve binayı boşaltmadığı vurgulandı. Açıklamada, "Her an yıkılma tehlikesi bulunan binanın can güvenliği açısından oluşturduğu tehdidi ortadan kaldırmak için harekete geçen ekiplerimiz görevini yaparken engellenmeye çalışılmıştır" denildi.
'Siyasi figürler kışkırtıyor' suçlaması
Açıklamanın en sert bölümünü ise yaşanan gerilimin arkasında olduğu iddia edilen çevrelere yönelik suçlamalar oluşturdu. Belediye, dün yaşanan arbedenin, "bazı siyasi figürlerin de kışkırtması sonucu" meydana geldiğini öne sürdü. Bu kişilerin, sosyal medya üzerinden de gerçekleri çarpıtan mesajlarla kamu görevlilerini karalamaya çalıştığı iddia edildi. "Söz konusu siyasi figürlerin bölgedeki vatandaşın can güvenliği hakkında en ufak bir endişe taşımadığı açıkça görülmektedir" ifadelerinin kullanıldığı açıklamada, tüm güvenlik önlemlerini alarak yasal görevini yerine getiren belediye emekçilerinin hedef gösterilmeye çalışılmasının ise "utanç verici" olduğu belirtildi.
'Tek bir vatandaş bile mağdur edilmeyecek'
Açıklamanın sonunda, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin kentin geleceği için vazgeçilmez olan bu projeyi hayata geçirirken, hiçbir vatandaşı mağdur etmeyeceği bir kez daha taahhüt edildi. Hem projenin ilerlemesi hem de vatandaşların güvenliğinin sağlanması için gereken her türlü desteğin verilmeye devam edileceğinin altı çizildi. Açıklama, "Bilinmelidir ki halkın can güvenliği bütün siyasi hesapların üzerindedir. Değerli hemşehrilerimize saygıyla duyurulur" ifadeleriyle son buldu. Bu açıklama, belediyenin bir yandan projenin devamı konusundaki kararlılığını, diğer yandan ise sosyal gerilimi tırmandırdığını düşündüğü çevrelere karşı hukuki ve siyasi bir mücadele başlatacağının sinyali olarak yorumlandı.




