MHP Lideri Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına tepki göstererek, "Filistin'in huzuru Türkiye'nin huzurudur. Suriye'nin istikrarı Türkiye'nin istikrarıdır. Irak'ın esenliği Türkiye'nin esenliğidir. Asırlar içinde pek çok çatışmaya sahne olan Filistin 16'ncı yüzyıldan itibaren egemenlik şemsiyemiz altına girmiştir. Müteakiben aziz ecdadımız Filistin'i Şam Beylerbeyliği'ne bağlı üç sancak halinde teşkilatlandırmıştır. Bunlar; Kudüs Sancağı, Gazze Sancağı, Nablus Sancağı'dır. Dün sancağımız olan Gazze'nin bugün felaketine sırt dönmemiz, yüz çevirmemiz, suskun kalmamız milli ve manevi emanetlerimize en hafif tabirle saygısızlıktır olacaktır. Gazze'yi Kudüs'ten, Kudüs'ü İstanbul'dan ayırmak, ayrıştırmak ve ayrı düşünmek akan tarih nehrine karşı boşuna kürek çekmektir. Filistinli masumların gözyaşları ve dökülen kanları kesilmeden, hak kayıpları telafi edilmeden Ortadoğu'da kalıcı barış ve huzur ortamının inşası hayal ötesi bir beklentidir. Gazze meselesi; güvenlik, inanç, insan, kültür ve tarih boyutlarıyla Türkiye'nin meselesidir. Bizim için bu konuda tarafsızlık diye bir şey söz konusu olamaz. Haksızlık karşısında suskun kalmak dilsiz şeytanlıktır. Zulme sessizlik de aynı derecede zulümdür" dedi.
'İNSANLIK VİCDANINDA MAHKUM OLACAKLAR'
Türk milletinin zalim İsrail'in ve zulüm destekçilerinin şeytani oyunlarına, şer ve şiddet yağdıran operasyonlarına sonuna kadar tepkili, mesafeli ve öfkeli olacağını vurgulayan Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya ziyaretini hatırlatarak, "Berlin'de geçtiğimiz cuma akşamı düzenlenen ortak basın toplantısında, Sayın Cumhurbaşkanımızın Almanya Başbakanı'nın yüzüne çekinmeden, açık sözlülükle haykırdığı gerçekler Türk milletinin, esasen her şeyi bilse de susmayı tercih eden bazı Arap ve İslam ülkelerinin ortak sesi, ortak seslenişidir. Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyen milli basiret herkese dersini vermiş, muhatabının gevşeyen vidalarını da sıkmıştır. İsrail'e para, silah, mühimmat desteği ile siyasi omuz veren ülkeler işlenen bebek cinayetlerinden, gün geçtikçe ağırlaşan katliam tablosundan birinci derecede sorumludur. Dikkatinizi çekiyorum, Gazze'de her saat başı 6 çocuk hayatını kaybetmektedir. Bu hazin tablo insani bir felaket ve vahşetin adeta canlı resmidir. İsrail'in soykırım suçuna sessiz kalanlar, bununla da yetinmeyip 46 gündür süregelen devlet terörünü görmezden gelenler inanıyorum ki bir gün insanlık vicdanında mahkum olacaklardır. Maalesef Almanya da bu kategoridedir. Almanya Başbakanı tarihin ve insani değerlerin yanlış tarafındadır. İsrail faşizmine, İsrail soykırımına ilik nakli yapanlar arasında bulunması feci bir sapma halidir. Türkiye'ye yeni nesil savaş uçağı satmak için ayak sürümeleri, temelsiz bahaneler üretmeleri kendi bilecekleri bir şeydir, elbette dünyanın sonu da değildir. Milli muharip uçağımız Kaan yakında havalanacak, inşallah zora girmemizi bekleyen odakları teker teker çatlatacaktır" diye konuştu.
'ÇOK ACİL VE KALICI ATEŞKES SAĞLANMALI'
İsrail'in orantısız, onursuz ve ahlaksız saldırılarına derhal son vermesini, uluslararası toplumun da İsrail üzerindeki baskıyı artırması gerektiğini söyleyen Bahçeli, "Son günlerde yoğunlaşan protesto gösterileri, uyanışa geçen küresel vicdan, İsrail halkı arasındaki keskin bölünmeler, bu ülke siyasetindeki sert çalkantılar Netanyahu'nun elini günbegün zayıflatmakta, yalnızlığa itmektedir. Çıkmaza sürüklenen, kafası ve kalbi rehin altında olan İsrail Başbakanı'nın siyasetten silinip gideceği günler uzak değildir. İsrail ile Filistin arasında çok acil ve kalıcı ateşkes sağlanmalıdır. Sürdürülebilir bir barış ortamı muhakkak surette tesis edilmelidir. İsrail'in kontrolündeki nükleer başlıklı silahların araştırılması uluslararası gözlemciler vasıtasıyla derhal yapılmalıdır. Rehinelerin kurtarılması maksadıyla diyalog ve diplomatik kanallar oluşturulmalı, atılan adımlar karşılık bulmalı, insani yardımların önü açılmalıdır. Gazze yakılmış ve yıkılmıştır. Yaklaşık 1,5 milyon insan yerinden yurdundan edilmiştir. Korkunç bir dram devamlı ilerleyiş kaydetmektedir. Artık tahammül eşiği aşılmış, savaş ve soykırım suçu sabitleşmiştir. 9 Aralık 1949 tarihinde tüm dünya devletleri tarafından imzalanan Cenevre Sözleşmesi'yle insan hakları ve temel değerleri alenen ve kasten ihlal edilmiş, uluslararası hukuk çiğnenmiştir. Şifa Hastanesi'nin altında tüneller olduğunu ve karargah kurulduğunu iddia eden İsrail hükümetinin kara propagandası elinde patlamıştır. Dünya daha fazla hareketsiz kalmamalıdır. İsrail saldırılarını caydırmak için askeri, ekonomik ve siyasi yaptırım kararları eşgüdüm halinde ve süratle alınmalıdır. ABD yönetimi ve AB ülkeleri çelişkili açıklamalarına nokta koymalı ve İsrail'e verdikleri desteği bıçak gibi kesmelidir. Büyük İsrail projesine yatırım yapanlar, vaat edilmiş toprakların hayalini kuranlar ya Nil'in ya da Fırat'ın sularında boğulmaya da müstahaktır. Filistin'in yutulmasına, Siyonizm masasında menü olmasına göz yummayacağız" ifadelerini kullandı.
'HİÇ KİMSENİN SIRTINA BİNMEDİK'
Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, cumhurbaşkanı seçimi için zorunlu olan 50+1 kuralıyla ilgili açıklamalarını değerlendiren Bahçeli, şöyle konuştu:
"Cumhurbaşkanımız şöyle demiştir; 'Çoğunluğu alan adayın seçilmesi usulüne geçilmesi halinde Cumhurbaşkanlığı seçimi de seri olur, uğraştırmaz ve yanlış yollara da sevk etmez. Mevcutta 50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli, kimin cebinde belli değil.' Sayın Cumhurbaşkanımızın tespit ve değerlendirmeleri siyasetin ve kurulan ittifakların parçalı yapısına bakıldığında tutarlı ve anlamlıdır.
Fakat bu konuda bizim geçmişten bugüne söylediğimiz sözler, yaptığımız açıklamalar, paylaştığımız görüşler de bellidir ve esasen hiç değişme göstermemiştir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, dün ne demişsek bugün aynı çizgide, aynı düşüncede, aynı görüşteyiz. Ancak Cumhur İttifakı olarak konuşup tartışarak orta yolun, makul çözümün, yeni sistemin doğasını zedelemeyecek tamirat ve onarımın karşılıklı anlayış ve uzlaşmayla yapılacağının inancına ve iradesine de sahibiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın bahse konu açıklamasını çarpıtıp Cumhur İttifakı etrafında tezvirat ve tefrika imal eden fırsat düşkünü meczuplara da prim vermeyiz, itibar etmeyiz, bunları adam yerine bile koymayız. Bazı zeka ve vicdan özürlülerin, 'Erdoğan, Bahçeli'yi sırtından atacak mı?' diye yazı kaleme almaları, AK Parti ile MHP arasında sorun olduğundan bahsetmeleri, fitne tezgahı açmaları alçak bir teşebbüs, namert bir telaffuzdur. Allah'a çok şükür siyasi hayatımız boyunca hiç kimsenin sırtına binmedik, hiç kimseyi de sırtımıza bindirmedik. Onun bunun sırtından geçinen keneler bizi anlayamaz, anlasa da anlatmaya takatleri yetmez, yetemez."
'BU İTTİFAKIN BOZULMASINA GEÇİT VERMEYECEĞİZ'
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'ne bakan vermediklerini ancak kabinenin Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk milletinin kabinesi olduğunu, alacağı her kararın yanında olduklarını kaydeden Bahçeli, şöyle dedi:
"Sefasına değil gerekirse cefasına talibiz. Milliyetçi Hareket Partisi tufeyli değildir, yancı değildir, ufakçı değildir, ulufeye talip değildir, ikbale meraklı değildir; Türklüğün, Türkiye'nin ve Türk milletinin serdengeçti şuuru, son kalesi, tüm çareler tükendiğinde düşmana sıkılacak son kurşunudur. Bilmeyen varsa tekrar hatırlatayım; Sayın Cumhurbaşkanımızla diyaloğumuz hasbidir, harbidir, haysiyetlidir, hakseverlik üzerinedir, saygı ve sevgi temellidir, hiç kimse de aramıza giremeyecektir. Cumhur İttifakı'yla ilgili polemik ve spekülasyon yapan kara sinek tabiatlı güruhun durumu aynısıyla şudur; sineğin akıllısı kiraza biner şehre gider, sineğin aptalı gübreye düşer bunlar gibi ahıra girer. Cumhur İttifakı'nda pazarlık yoktur. Cumhur İttifakı'nda ihtilaf yoktur. Cumhur İttifakı bir planın ürünü, sipariş edilmiş bir projenin üretimi değildir. Bu ittifak 15 Temmuz işgal ve ihanetine karşı meydanlarda kurulmuştur. Bu ittifak 7 Ağustos Yenikapı ruhuyla oluşmuştur. Biz zillet değil, Türk milletinin ta kendisiyiz, Türkiye Cumhuriyeti'nin yedi düvele meydan okuyan cesaretiyiz, gelecek ümidiyiz. Terörle mücadelede kesin sonuç almak için, sosyo-ekonomik gelişmeyi en üst seviyeye taşımak için, iç ve dış sorun alanlarının birer birer üstesinden gelmek için, deprem felaketinin derin izlerini tamamıyla silmek için, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerinin gerçekleşmesi için, dünyada Türk mucizesinin hayata geçmesi için Cumhur İttifakı'nın devamından yanayız, hiçbir şart altında da bu ittifakın bozulmasına kendi adımıza söylüyorum, geçit vermeyeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın 14 ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde başarıya ulaşması için her özveriyi gösterdik, kiminle istiyorsa görüşüp temas kurmasına destek verdik, hatta partimizden ihraç edilen bir şahısla bile aynı kareye girmeye içimiz acısa bile ses çıkarmadık."
'CHP GENEL BAŞKANI KUKLADIR'
Daha sonra muhalefeti eleştiren Bahçeli, "CHP'nin yeni Genel Başkanı aslında siyasi birikim ve deneyim çerçevesinde pek ciddiye ve dikkate alınacak birisi değildir. HEDEP'e uzattığı zeytin dalı, İYİ Parti'yle ortak payda arayışı, zillet masasını tekrar kurma anlayış ve amacı geçmişin birebir kopyasıdır. CHP'de yeni bir şey yoktur. Hamamda kurna, düğünde zurna beğenmeyen bugünkü CHP yönetimi her şeye karşı, geçmişine karşı, işin özünde karşıya bile karşıdır. Geçtiğimiz günlerde CHP Genel Başkanı'nın İstanbul Kadıköy'de bir operaya HEDEP'lilerle birlikte katılması, sahne alan ve Kürdistan'dan bahsedip Türkiye'yi işgalci diye karalayan sözde bir sanatçının elini öpmesi utanç verici bir ayıp ve rezalettir. Öpecek eli tanımayanların milletten tekme yemeleri mutlaktır. CHP gerçekten de sömürgeleşmiş, vesayet zincirine vurulmuştur. Bir bölücünün saygıyla elinin öpülmesi CHP'nin mazisini inkar, Türkiye'ye rest çekmektir. Bu sefil fikri kimin verdiği az çok bellidir. CHP Genel Başkanı maalesef kukladır, kuklacı ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı makamında oturan zattır. Onun da ipini tutanlar iç ve dış husumet cephesidir" dedi.
'HİÇ KİMSE TÜRK POLİSİNİ TÖHMET ALTINDA BIRAKAMAZ'
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in Şile'de düzenlenen istişare toplantısında Türk polisini hedef alarak korkunç bir iddiada bulunduğunu söyleyen Bahçeli, "Huzursuzluk ve hezimet sarmalındaki bu hanımefendi şöyle demiştir; 'Oteli olan polis müdürleri var. O otellerde fuhşun ötesi öksüz kızlar çalıştırılıyor. Bunlara karşı olduğumuz için, bunlara göz yummadığımız için İYİ Parti'ye psikolojik harp uyguluyorlar' Fırtınaya tutulan İYİ Parti'nin şu anki dalgalı ve krizli hali pek tabii bizi ilgilendirmiyor. Herkes kalbinin ekmeğini yer. Bu iddianın ispatlanması muhatabı için bir siyasi onur meselesidir. Hiç kimse Türk polisini töhmet altında bırakamaz. Sözü söyleyip de ucunu açık bırakmak pişkinlik ve kurnazlıktır. Otellerinde fuhuş yaptıran polis müdürleri kim ya da kimlerdir? İP Başkanı bunu açıklamak mecburiyetindedir. Açıklamazsa müfteri olarak anılacak ve kendine de yakışanı yapmış olacaktır" diye konuştu. (DHA)