Sadık Uçar/Asya Su Caner/Yağmur Karadağ-Türkiye’de eğitimde olumlu bir örnek, bir model ortaya koymak istediklerini dile getirerek sözlerine başlayan BAYETAV Okulları Koordinatörü İsmail Örnek, "İddiamız da şu; öyle bir okul yapalım ki, olması gereken nitelikli eğitimi ortaya koyalım, o açıdan bir model olalım, ikincisi de eğitimin erişilebirliği, ulaşılabilirliği açısından bir model olsun. Ekonomik açıdan aileleri zorlamasın" dedi.
-Okulda eğitime başlandı mı?
-Okul inşaat halinde, Temmuz ayında ruhsatımızı alıp Eylül ayında da eğitime başlayacağız.
-Eğitimle ilgili talep var mı?
- Yüksek bir talep var ,daha şimdiden kontenjanımızın üçte ikisi dolmuş durumda
-Okul konusunda bilgi rica etsem.
-Okulun kuruluş hikayesi çok önceye dayanıyor. Öncelikle BAYETAV Vakfından bahsedeyim. BAYETAV Vakfı benim de içinde bulunduğum Öğretmen Ağı topluluğunun en büyük destekçilerinden biri.
-Nedir Öğretmen Ağı?
-Öğretmen Ağı Türkiye'de eğitime temas edenlerin bir araya geldiği, öğretmenlerin beraber çeşitli atölyeler oluşturduğu, deneyimlerini paylaştığı bir topluluktur. Bunun gibi başka oluşumlar da var: Garanti Bankası’nın desteklediği ÖRAV (Öğretmen Akademisi Vakfi) , Köy Okulları Değişim Ağı (KODA) gibi... Bunlar okullardaki eğitimlerle yetinmeyen kendilerini eğitimdeki yeni ihtiyaçlar doğrultusunda geliştirmek isteyen öğretmenlerin bir araya geldiği, kendi kendilerini yönettikleri topluluklardır. Öğretmen Ağı da Sabancı Vakfı'nın, Koç Vakfı’nın, Doğan Grubu'nun ve aynı zamanda BAYETAV Vakfı'nın desteklediği bir topluluk.
-Okul projesi de böyle çıktı herhalde?
- Bu okulun hikayesi şöyle: Öğretmenler, uzmanlarla bir araya gelerek her Pazar akşamı sekizden gece üçlere kadar süren toplantılarla, 'Bir okul nasıl olmalı? Mimarisi nasıl olmalı? Eğitim sistemi nasıl olmalı?' gibi konuları tartıştı, masaya yatırdı. Bu bahsettiğim topluluktaki öğretmenler, öğretmen eğitimi veren öğretmenler, çalışan öğretmenler, hep beraber bütün bu konular üzerine Eylül'den Ocak ayına kadar süren toplantılar yaptılar.
-Problemleri tespit ettiniz mi?
-Aslında iki tane temel problemimiz vardı. Bu çağ, bizim okuduğumuz dönemlerden farklı olarak, bilgiyi depolayan insanın değerli olduğu bir çağ değil artık. Bizim çocukluğumuzda üç tane bilgiye ulaşma yolumuz vardı. Ya o dersin öğretmenine sorardık ya gazetelerin kuponla verdiği ansiklopediler vardı, ya da İlçe kütüphanesine giderdiniz. Biz bilgiyi depoladığımız için değerliydik. Çağ değişti çağın sorunları değişti. Mevcut eğitim sisteminin çökmekte olduğunun hepimiz farkındayız ve bu eğitim sistemi çocukları bir geleceğe de hazırlamıyor. Biz, çocuklara gelecekte bir hayat kurmalarını sağlayacak ne tür donatılar katabiliriz sorusunun cevabını oluşturmaya çalıştık. İkincisi orta ve alt gelirli ailelerin çocukları artık nitelikli eğitime ulaşmaktan iyice uzak kaldılar. Özellikle son beş yılda özel eğitimdeki fiyatları düşündüğümüzde. Devlet ise kendi okullarını nitelikli okul, niteliksiz okul diye ayırıyor; Nitelikli okula sınavla alıyor. Bu aslında kamusal eğitimin mantığına aykırı bir şey.
-İddianız nedir?
İddiamız da şu: Öyle bir okul yapalım ki olması gereken nitelikli eğitimi ortaya koyalım, o açıdan bir model olalım, ikincisi de bu aynı zamanda eğitimin erişilebirliği, ulaşılabilirliği açısından bir model olsun. İdeal ve nihai hedefimiz asgari ücretli bir çiftin evine giren gelirin dörtte biri ile bir çocuğunu okutabilmesi. Oraya henüz ulaşamadık, ama şu an özel sektörün ulaşamadığı bir şeyi başardık: Memur bir çiftin rahatlıkla çocuğunu gönderebileceği okul ücretleri ortaya koyduk.
-Maliyet karşılama nasıl olacak?
-Vakıf ve sponsorumuz Ali Rıza (Çelik) Bey’in şirketler grubu... Ali Rıza Bey, bundan 17-18 yıl önce "Ben okullar açacağım, okullar yapacağım, bunun için büyük bir iş kuracağım" diye yola çıkan, bugün şirketi dünyanın 110 ülkesine ihracat yapan, idealist ve eğitime gönül vermiş bir iş insanı. Daha önce de Kemal Paşa Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Zülfü Mevlüt Çelik Meslek Lisesini yaptırmıştı.
Öğretmen konusu?
Özel sektördeki yaygın öğretmen maaşlarını biliyorsunuz, çoğunlukla 18 ile 25 arası maalesef. Biz ise devletteki maaşlara oldukça yakın bir seviyedeyiz. Velilerden alınan eğitim ücreti ile oluşan bütçenin yüzde yetmiş altısı öğretmen maaşlarına, yüzde yirmi dördü de okulun kendi masraflarına ayrılıyor. Kadromuzu, eğitimi kendisine ana mesele edinmiş, çocuk merkezli düşünebilen, mesleğine aşık çok yönlü öğretmenlerden oluşturduk.
-Kampüsünüz nerede?
-Bornova Kavaklıdere’de, Belkahve'ye çok yakın .
-Okul hangi sınıfları kapsıyor?
-Okul öncesinden başlıyor 9’uncu sınıf dahil tüm sınıfları 2024 Eylül’de açıyoruz. 10 ve 11. sınıflar ise bu sene açılmıyor. Biz eğitimi satan bir topluluk değiliz. Mesela 11. Sınıfa bir öğrenci alıp ben bu okulun felsefesiyle eğitim vereceğim dediğinizde onun sadece parasını almak istiyorsunuz demektir.
-Okula müracaat edenler kimler olacak?
-4 yaştan itibaren okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise 1. sınıf öğrencileri başvurabilecek.
Eğitim?
- Bizim okulumuzda çocuğun gelişimsel ihtiyaçlarının karşılanmasını esas alan bir yaklaşım ve yenilikçi bir eğitim modeli var. Okul ve kampüs mimari olarak tamamen çocuğun gelişimsel ihtiyaçları esas alınarak tasarlandı. Yine aynı esasa dayanarak eğitim programları oluşturuldu, öğrenme yaşantıları tasarlandı. Örnekler vermek gerekirse: Okul öncesinde sınıf kavramı yok, altı tane tematik oda var. Dağ odası, Deniz odası, Orman odası, Şehir odası, Köy odası, Uzay odası. Bu odaların içinde çocuğun farklı uyaranları gelişiyor. İlkokul ise çocuğun öz benlik algısının, aidiyet duygusunun ve özgüveninin geliştiği yerdir. İlkokulda sınıf sistemi var ve ebeveynin rolünde bir öğretmen var. O öğretmen ilkokul bitene kadar değişmeyecek. Ortaokul çocuğun ergenliğe girdiği ve yetişkini reddettiği bir dönemdir. Bu aşamada öğretmenin rolü zayıflar akran öğrenmesi ön plana çıkar. Çocuk somut işlem döneminden soyut işlem dönemine geçtiği için her dersin biraz bir laboratuvardaymış gibi işlenmesi gerekir. O yüzden orda sınıf sistemi değil derslik sistemi var. Lisede sadece dokuzuncu sınıf alıyoruz. Onlar bir sene bu kampüste misafirler, sonra Bornova'da altı farklı türde lisenin olacağı yeni bir liseler kampüsüne geçecekler. Şu anda lokasyon üzerinde çalışılıyor, kurgusu hazırlanıyor. Bornova' da merkezde, Güzel Sanatlar Lisesi, Spor Lisesi, Anadolu Lisesi, Bilim ve Teknoloji Lisesi, Gastronomi Lisesi, Medya ve İletişim Lisesi gibi farklı türde liselerden oluşan, neredeyse bir üniversite mantığı ile kurulmuş yeni bir liseler kampüsü kurmayı hedefliyoruz.
-Artık okullarda yemek de önemli
- Gıdanın eğitimle doğrudan ilişkisi vardır. Okulda kendi mutfağımız olacak. Sadece doymak üzerine değil sağlıklı beslenmek üzerine bir programı olan, adeta uygulamalı eğitim yapan bir mutfak kuracağız. Vakfımızın Genel sekreteri Bülent Şık gıda mühendisidir, okulumuzun mutfağı ona emanet. Mutfağımızda bulunan yemeklerin pişeceği kap kacağa kadar kimyasal toksik içermemesine dikkat ediyor. Toksik kimyasallar bilişsel düzeyde öğrencilerde sorunlara sebep olan bir etkiye sahip. Kantin demek istemiyoruz başka bir isim arıyoruz orada da paketli gıda olmayacak. Okulda su filtreleme sistemi olacak. Önce su filtrelenecek, mineralli havuzda bekletilip gerekli mineralleri yeniden kazandırılıp koridorlardaki sebillerden öğrencilerin ücretsiz erişimine sunulacak.
-Başka iddialarınız da var mı?
-Bizim okuldan mezun olan çocuklar İngilizceyi kesinlikle çok iyi konuşuyor olacak. Dijital yetkinlikleri çok iyi olacak. Düşünme becerileri eğitimlerini gerçek anlamda alacaklar.
-Veli üniversite sorunca ne yapacaksınız?
Sınavı amaç edinmeyen ama sınavda da başarılı çocuklar yetiştiren okul olmayı hedefliyoruz. Bu iddiamız biraz da 8. sınıflar için, o yaş grubunda öyle bir sınav hazırlığı yapmanın öğrencinin gelişimi için uygun olmadığını düşünüyoruz. Lisede tabi ki üniversite sınavı hazırlığımız olacak, ama burada da yine sadece sınav odaklı, sadece sonuç odaklı ölçme değerlendirme sistemi olmayacak, çocuklar bu şekilde yarıştırılmayacaklar. Dediğimiz gibi anlamlı ve bütünsel öğrenmeyi bütün bu saydığımız tasarımla oluşturduğumuzda biliyoruz ki çocuk aslında soru nereden gelirse gelsin yapacak. Çünkü çocuğa kalıcı bir öğrenme sağlanmış olacak. Bunu sağlamak için okuldaki derslerimiz deneyimsel öğrenme yaklaşımına göre planlanacak.
-Milli Eğitim denklik anlamında ne diyor size, çünkü siz farklı bir kulvarsınız o konuda bir sorun veya işbirliği var mı?
-Milli Eğitim'in belirlediği kazanımlar Türkiye'deki bütün okullar için geçerli...Mesele kazanımlarda değil ya da Milli Eğitim'in kaynağını kullanıp kullanmamakta da değil. Umarım katılmadığımız yanlış görüşler olur ders kitaplarında böylece çocuklarla eleştirel okuma sorgulayıcı düşünme becerileriyle ilgili o paragrafları inceleriz. Dolayısıyla bu kazanımlar çok kötü kazanımlar değil. Bizim öğretmenlerimiz pek çok alanda aynı zamanda eğitimcileri eğiten öğretmenler.
-Farklı diller olacak mı?
- Yabancı dil gibi değil, ikinci dil gibi hâkim olunan bir İngilizce eğitimi vereceğiz. Okul öncesinde 4 saat diğer bütün kademelerde 8 saat ama çocuk İngilizceyle sadece İngilizce dersinde karşılaşmayacak. Diğer derslerde de disiplinler arası yaklaşımla İngilizce ile karşılaşacak. Okulun temel sloganlarından bir tanesi de '' elenerek değil el ele büyüyen çocuklar”, dolayısıyla dil öğreniminde olduğu gibi tüm konularda farklı gelişme hızlarına dikkat edeceğiz.
-Spor, resim ve müzik var mı?
Var ve her kademede ikişer saat, sınav var diye bir saate indirmiyoruz ve seçmeli de değil üçü birden olacak. Biz çocuğa yirmi saat ders programı koymuyoruz. İlkokul çocuğu 08.50 de okula geliyor sınıfa giriyor ve ilk 20 dakika ders yok sınıfta öğretmeniyle konuşuyor arkadaşlarıyla konuşuyor o 20 dakikanın son 5 dakikası öğretmen gün içinde neler yapacağının programını çocuklara anlatıyor sonra çocuklar 10 dakikalık bir teneffüse çıkıyor. Çocuklardan gelen katkılardan bir tanesi yazılıp silinebilen sıralar. Onların istediği gibi yapıyoruz sıralarımızı. İki şeye çok önem veriyoruz. Birincisi gerçekten artık var olan eğitim sistemi ile yürüyemiyoruz bunun bütün ülke olarak farkındayız. Nitelikli bir eğitime ulaşmak her çocuğun hakkı, nitelikli bir eğitim. İkincisi de ulaşılabilir ücretler ve çocuklar sadece matematik çözmek durumunda değiller hayatta başarılı olmak için.