9 Eylül Gazetesi'nden Fevzi Efe Sekitmez'in haberi/ Simsiyah ağaçlara konan kuşlar ve ayaklarımın tabanını yakan sıcak toprak... Yamanlar Dağı’nda başlayarak Doğançay’daki evlere sıçrayan yangın bölgesinde, alevler yalnızca yaşam alanlarını değil insanların umutlarını da yakmıştı.  Civarda yanmış arı kovanlarını aramaya gitmişken karşımıza çıkan Ayşe teyze ellerinde sarı sarı parlayan bir poşet armutla kararmış olmuş çitlerin ardından bana yaklaştı, “Al bunu yersin yavrum.” 

“Bu bana fazla gelir teyzecim.” 

“Olsun al bunu arkadaşlarına da verirsin.”  

Bakteriler solungaçları tıkadı; Önlem alınmazsa kirlilik Körfez'in tamamına yayılacak Bakteriler solungaçları tıkadı; Önlem alınmazsa kirlilik Körfez'in tamamına yayılacak

Ellerinde poşet bahçesindeki yanmamış olan nadir ağaçlardan birisinin altında, gözleri yaşlı, yüzündeki kırışıklıklarla ve toprak kadar kutsal gözleriyle bana bakıyordu. Arkasındaki evi ve bahçesi tamamen yanmış olmasına rağmen alevlerin arasından çıkardığı taze armutları bana veriyordu. 

‘HER ŞEYİMİZ KÜL OLDU’ 

Yangın büyüyünce köyü terk ettiklerini söyleyen Ayşe teyze yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarına hakim olamadı: 

“Sabahın erken saatlerinde buraya geldik. Bu derenin ağzında ateşler çıkınca biz hemen aşağı indik. Köyü terk ettik. Aşağıya inince zaten yirmi dakika olmadı alevler her yeri sardı. Her şey gitti. Burası bizim bahçemizdi, burada bir sürü, en aşağı 600 tane zeytin vardı. 50 tane ceviz vardı. Ne nar, ne ayva, ne armut kaldı. Bir dönüm üzüm vardı, o da gitti. Kapının önündeki üzüme bak. Hep yanmış. Kazmamız, küreğimiz, her şey yanmış. Hiçbir şey kalmadı. Kül olmuş. Tesadüf, nasıl olduysa yalnızca ev kalmış. Yardım için kimse gelmedi. Kim gelecekti ki? Hiç kimse bir şey de yapamadı. Her şey yand, gitti. Kül oldu. Her şeyimiz gitti...” 

Mehmet Amca

18 YILLIK EMEK BOŞA GİTTİ 

Ayşe teyzenin eşi Mehmet amca biz konuşurken evin kapısında belirdi. Önce gözlerini kısarak bize baktı. Eşiyle konuşan bu insanların kim olduğunu merak etmiş olmalı ki yavaşça merdivenlerden aşağıya yukarı kıvrılmış beyaz kaşlarının altında bir çift siyah gözle biz iyice bir baktı. Toprakla uğraşmaktan nasırlı büyük elleriyle ağaca dayandı ve anlatmaya başladı: 

“Görüyor musun oğul, hiçbir şey kalmamış. Memleket sahipsiz. İzmir’in dört tarafı yandı. Uçaklar neredeydi oğul? Bu memleket böle artık alıştık. Emeklerimiz hep boşa gitti. Bizim için emeğimiz de boşa gitti. Ama durum böyle işte değişecek bir şey yok artık. Ben sana bir şey söyleyeyim mi? Bu bilinçsiz vatandaş uyanmadığı sürece bizim halimiz böyle. Şu ağaçlara bak ne emeklerle büyüdü. İnsanımızın geldiği son nokta bu işte! 18 senedir büyüttük gözümüzden sakındık bir gecede kül oldu... Bu yangın memleketin halidir oğul.”

Muhabir: Fevzi Efe Sekitmez