ÖMER CEYLAN- Türkiye'nin gündemi çok hızlı değişiyor. Derin yoksulluktan kayyum atamalarına, belediyeleri sıkıştıran soruşturmalardan sağlık sisteminde türeyen çetelere her gün yeni bir gündemle güne başlıyoruz. Bu yoğun siyaset gündeminde, İzmir'de 8 ay önce önemli bir oy oranıyla başkanlık koltuğuna oturan başkanı Cemil Tugay'la 'siyaset dışına' çıkıp keyif alabileceğimiz bir söyleşide bir araya geldik. Kendisine gelen iş taleplerine "ihtiyaç olmayan bir personeli, hatır için alamam" yanıtını veren, "bugünden çok daha yüksekte bir İzmir" hayalini kuran, başkanlığı için ise "Konfor yok, bol çalışma var” ifadesini kullanan Başkan Tugay, 9 Eylül Gazetesi'nden Ömer Ceylan'a bir çok konudaki duygu ve düşüncelerini samimiyetle aktardı.
‘GÜNLERİM TAMAMEN ÇALIŞMAKLA GEÇİYOR’
Günlük bir iş gününüz nasıl geçiyor?
Cevap: Sabah erken saatte kalkıyorum. Çalışma değişik şekillerde başlıyor. Bazen belediyeye gelip erken saatte çalışıyoruz. Bazen dışarıda bir programa gidiyorum. Ondan sonra belediyeye geliyorum. Gün içerisinde ağırlıklı olarak, bu ilk aylarda hep belediyede çalışmaya devam ettim. Büyükşehir Belediyesi İzmir'in otuz ilçesinde, İzmir'in her köşesinde pek çok konuda yetki ve sorumluluk konumunda olduğu için şehir içerisinde değişik noktalarda bulunduğumuz bir süreçte oldu. Önümüzdeki aylarda daha çok dışarıda vakit geçirmeyi planlıyorum ama bu ilk aylarda belediyenin iç yapısıyla ilgili düzenlemeler yapmamız gereken bir dönemdi. Stratejik plan, yönetim reorganizasyonu ve bütçe disiplini çalışmaları yapmamız gereken bir dönemdi. Sosyal anlamda kendime veya aileme ayırabildiğim pek zaman yok. Ağır bir sorumluluğun altında olduğumuz için özellikle bu dönemde bütün zamanımı belediyeye ayırmayı daha doğru buluyorum. Günlerim tamamen çalışmayla ve belediyeyle ilgili konularla geçiyor.
‘İZMİR’DE EN SEVDİĞİM YER BOSTANLI VE MAVİŞEHİR KIYILARI’
İzmir’de en çok sevdiğiniz yer neresi?
En çok sevdiğim yer... Galiba en keyif aldığım, keyifli anlar yaşadığım yerler Bostanlı ve Mavişehir kıyıları. Bir de tabii çocukluğum Balçova'da geçti. Balçova'nın eski hallerini çok seviyorum. Şimdi değişti epeyce ama doğayla iç içe, daha sakin bir yer olan Balçova’nın o zamanlarını çok seviyorum ve çok özlüyorum.
Ne tür müzikler dinlersiniz? Favori sanatçınız var mı?
Güncel popüler müziklerin şarkılarını takip etmeyi ve dinlemeyi seviyorum. Ancak siyasette yoğun çalıştığım için bu aralar çok yakın takip edemiyorum. Zaman zaman kulağıma güzel melodiler çaldığında telefondan Shazam ile neymiş bu diye baktığım oluyor. Şu anda daha çok eskilerden, gençliğimden kalan, 90'lar ve 2000'lerin başlarından şarkılar dinliyorum. Bu dönemin şarkılarından oluşan listelerim var. Müzik dinleyebildiğim zamanlarda bunları açıyorum.
‘İNSANLARIMIZ İÇİN BİR ŞEYLER YAPABİLME FIRSATINA SAHİP OLMAKTAN MUTLUYUM’
Politikadan önceki hayatınızı özlüyor musunuz?
Tabii ki özlediğimiz şeyler var ama bu siyasetin belirlediği bir şey değil. Daha çok yaşamımızın genç ve dinamik zamanlarının getirdiği dönemsel özlemler. Ama her şey zamanında yaşanıyor. Şu anda keşke şurada olsaydım, şu zamanda olsaydım diye bir düşüncem yok. Şu anda bir şehrimiz, ülkemiz ve insanlarımız için bir şeyler yapabilme fırsatına sahip olmaktan çok mutluyum. Bunun kıymetli bir şey olduğunu düşünüyorum.
‘BANA GENÇLER İLHAM VERİYOR’
İlham kaynaklarınız kimler?
Samimiyetle söylüyorum ilhan kaynağım tüm insanlar. Eşim, hayat arkadaşım, aşık olduğum insan. Ailemden diğer insanlar, çocuklarım, annem ve kardeşlerim her biri benim için farklı ilhamlara sebep olan kişilerdir. Sokakta temas ettiğimiz herkes, gün içerisinde iletişim kurduğumuz herkes bir ilham kaynağı oluyor. Herkese kulak vermek ve hissetmek zorunda hissediyorum. Geçen 10 Kasım'da anma etkinliği sırasında iki genç yaklaştı, fotoğraf çektirmek istediler. Bir tanesi size bir kere sarılabilir miyim dedi. Çok etkilendim. O an bir mesaj veriyor gibiydi. Gençlerin ve çocukların ilham verdiğini söyleyebilirim.
‘SAKİN OLMAK BENİM TERCİHİM’
Başkanım biz hep sinirli politikacılara alıştık. Siz çok sakinsiniz. Sakinliğinizi nasıl koruyorsunuz?
Yapım bu. Biraz cerrahlığın getirdiği bir şey de var. Çok uzun ameliyatları sabırla yapmak zorunda olan insanlardık. Ayda yirmi gün nöbet tutarak çalıştığım, bir ameliyatı bitirip dinlenmeden başka bir ameliyata başladığım bir meslekten geliyorum. Oralarda sabırlı olmak ve dayanıklı olmak gerekiyordu. Ayrıca siyaset yapıyorsanız, herkesin tanıdığı ve göz önünde olan bir insansanız, her şeye sinirlenmemeniz ve pozitif reaksiyonlar vermeniz gerekiyor. Bazıları bunu zafiyet gibi de görebiliyor ama insanlar ne olursa olsun iyi politikacılara, iyi siyasetçilere ve yöneticilere ihtiyaç duyuyor. Her agresif tavra aynı şekilde karşılık verirsek sürekli kavga etmemiz lazım. Bu doğru değil. O yüzden sakin olmak aynı zamanda benim tercihim.
Hayvanları çok sevdiğinizi biliyorum başkanım. Kediniz ya da köpeğiniz var mı?
Sokaktan aldığımız, şu anda evin çok önemli bir ferdi olan bir kedimiz var.
‘İYİLİKLERLE DOLU BİR DÖNEM GEÇSİN İSTİYORUM’
Herkes gibi sizin de zorlandığınız zamanlar olmuştur. Bir anınız, çok zorlandığınız, kendinizi çaresiz hissettiğiniz bir an var mı?
Çok üzüldüğüm zamanlar oluyor. Örneğin, belediye başkan adaylığı sürecinde bazı şeyleri anlatamamış olmaktan rahatsız oldum. Büyükşehir belediye başkanı olmaya çok çok meraklı bir insan değildim. İçinde bulunduğumuz şartlarda benden daha iyi bir aday olmadığını düşündüğüm için aday oldum ve sorumluluk almak istedim. Yoksa bu konumda bir konfora sahip değilim. Dışarıdan nasıl görünüyor bilmiyorum ama hakikaten şehrin en fazla çalışan, kafası meşgul ve elle tutulur bir kazancı olmayan bir pozisyondayım. Bir sürü insan beni bireysel güç sahibi zannediyor ama keyfi kararlar veremediğimiz için kafamın istediği gibi yapmıyorum. Göreve geldiğimde uzun yıllardır kullanılan bir Mercedes makam aracı vardı, bozuldu. Yerine daha orta sınıf bir araç kullanmaya başladım. Bazen de sokakta iş isteyen insanlar oluyor ‘sen istersen alırsın başkan’ diyorlar. Alırım da, bu parayı ben ödemiyorum. Belediyenin ihtiyacı olmayan bir personeli, hatır için alamam. Keyfi kararlar veremediğiniz için sahip olduğu sanılan güçte, aslında kullanılamayan bir güce dönüşüyor. Üstüne bir de çokça iftiraya uğruyoruz. Ben çalışmak için geldim ve çalışacağım. Yaptığımızda da ben yaptım değil, ‘arkadaşlarımızla beraber hepimiz’ yaptık, İzmir adına bunu yaptık, demek istiyorum. İyilikler ile dolu bir dönem geçsin çok istiyorum. Konfor yok, bol çalışma var.
‘İZMİRLE İLGİLİ BİN TANE HAYALİM VAR’
Çocukluğunuz nasıl geçti?
Çocukluğum bir açıdan sıkıntılarla geçti. Maddi sıkıntıları fazla olan bir aileydik. Ancak İzmir’in çok güzel zamanlarında yaşadım. Çocukluğumu özlüyorum.
İzmir’le ilgili bir hayaliniz var mı?
Bir değil bin tane hayalim var. Ama biraz önce toplantımız var orada da konuştuk. İzmir kendini göstermeyi başardığı zaman çok daha yüksekte bir şehir olacak ve o iyi günlerini hayal ediyorum.
En mutlu olduğunuz an neydi?
Çocuklarımın üçünün de doğduğu zamanlar ve eşimle paylaştığımız zamanlar. Özellikle bir an olarak söyleyemem, eşim ve çocuklarımla her an mutluyum.
‘HAKKIMI YİYEN ÇOK İNSAN VAR’
Haksızlığa uğradığınızı düşünüyor musunuz?
Çok düşünüyorum! Aday adaylığı, adaylık, Karşıyaka Belediye Başkanlığı sürecinden bu tarafa eleştirileri ile inanılmaz haksızlıklar yapan, hakkımı yiyen çok insan var. En azından ne kadar iyi niyetle yaptığımı görmeden terbiyesizlik yapanlar oluyor. Onları hiç affetmiyorum. Ben onurlu bir insanım, aşağılık kelimeleri hak edecek bir şey yapmadım.
BAŞKAN TUGAY’IN ENLERİ
En sevdiğiniz yemek?
Karnıyarık
En sevdiğiniz film?
İl Postino
En korktuğunuz şey?
Yakınlarımı kaybetmek
En sevdiğiniz kitap?
Doğu’nun Limanları
Sahip olduğunuz en değerli şey?
Ailem