CHP Grup Başkanvekilleri Ali Mahir Başarır, Gökhan Günaydın ve Murat Emir'in ortak imzasıyla TBMM "Çocuk Hakkı İzleme Komisyonu" adı altında daimi bir ihtisas komisyonu kurulmasına iliykin kanun teklifi verdi. Kanunun gerekçesi, şöyle ifade edildi:
"Her çocuk yetişkinlerin hazırladığı ve kurallarını koyduğu bir dünyaya doğar. Çocuğun doğduğu andan itibaren karşı karşıya kaldığı dünyada, toplumsal yaşamda, hukuk sisteminde ve aile içinde çocuğun üstün yararına ve lehine anlayış geliştirmek gereklidir. Çocukların çocukluğunu ortadan kaldırmak veya onların çocukluğunu değersizleştirmek yerine çocukların çocuk olma hakkını veren bir bakış açısına sahip olmak yaşamı daha değerli kılmak adına gereklidir. Bu nedenle çocuğun üstün yararına odaklanan sözleşmelere, düzenlemelere, kurum ve kuruluşlara ihtiyaç vardır. Tam da bu nedenle; 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 54 maddelik BM Çocuk Hakları Sözleşmesi kabul edilmiştir. Bu sözleşmede; 'Ana–babanın rolü ve sorumluluğu ve bunun ihmal edildiği durumlarda ise devletin rolü ve sorumluluğu, Bir isme ve vatandaşlığa sahip olma ve bunu koruma hakkı, Yaşama ve gelişme hakkı, Sağlık hizmetlerine erişim hakkı, Eğitime erişim hakkı, İnsana yakışır bir yaşam standardına erişim hakkı, Eğlence-dinlenme ve kültürel etkinlikler için zamana sahip olma hakkı, İstismar ve ihmalden korunma hakkı, Uyuşturucu bağımlılığından korunma hakkı, Ekonomik sömürüden korunma hakkı, İfade özgürlüğü hakkı, Düşünce özgürlüğü hakkı, Dernek kurma özgürlükleri hakkı, Çocukların kendileriyle ilgili konularda görüşlerini dile getirme hakkı, Özel gereksinimleri olan çocukların hakları, Özürlü çocukların hakları' detaylandırılmıştır.
Türkiye, dil ve/veya kültürel kimlik haklarıyla ilgili olan maddelere ilişkin çekincelerini bildirdiği bu sözleşmeyi 1990 tarihinde imzalamıştır. Öte yandan Türkiye’nin taraf olduğu çocuk haklarıyla ilgili Avrupa ölçekli diğer sözleşmeler arasında Uluslararası Sivil ve Siyasal Haklar Sözleşmesi; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi; Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi; Avrupa Sosyal Şartı; Çocukların Velayetine ilişkin Kararların Tanınması ve Tenfizi ile Çocukların Velayetinin İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi ve Uluslararası Çocuk Kaçakçılığının Sivil Yönleriyle ilgili Lahey Sözleşmesi sayılabilir.
"ANAYASA AYRINTIYA GİRMEMEKTEDİR''
Öte yandan, Anayasa temel hakların ve özgürlüklerin çoğunu içermektedir. Ancak, bu hak ve özgürlüklerin çocuklar için de tanınmış olduğu yeterince açık olmadığı gibi bu hakların istismar edilmesine ilişkin uyarılarda bulunulmakta, aynı hakların yasalarla nasıl sınırlanabileceği belirtilmektedir. Her ne kadar 2010’daki Anayasa değişiklikleri, 'çocuk hakları' terimini ilk kez getirmiş, çocuklara yönelik anayasal güvenceleri pekiştirmiş olsa da; çocuk hukuk sistemi tarafından ailenin bir elemanı olarak görülmekte, ailenin dışında çocuğun kendine has bir varlığı olduğu olgusu anılmamaktadır. Kısacası, Anayasa ailenin ve toplumun iyiliğine odaklanırken çocuğun korunma ve ebeveynleriyle temas hakkını vurgulamakta, ancak çocukların diğer hakları konusunda ayrıntıya girmemektedir.
Çocuk haklarıyla ilgili konuların ve bu haklara yönelik ihlallerin düzenli olarak izlenmesi, bunların fark edilmesi, tanınması ve ele alınması toplumsal bir önem taşımaktadır. Hukukçu, gazeteci, çeşitli mesleki ve sivil toplum kuruluşları gibi mekanizmalar çocuk haklarına yönelik ihlalleri düzenli olarak izlemekte ya da bilgi vermekte olup, Türkiye’de bağımsız çocuk hakları izlemesinin ve ihtilafların ele alınmasının sınırlı kaldığı genel bir görüş haline gelmiştir.
"DAİMİ BİR İHTİSAS KOMİSYONUNUN KURULMASINA İHTİYAÇ VARDIR''
2012’de kurulan Kamu Denetçiliği (ombudsman) Kurumu ile çocuk hakları alanında kamu denetçisinin görevlendirilmiş olması ya da 2008’de TBMM’de Çocuk Hakları İzleme Komitesi oluşturulmuş olması her ne kadar pozitif adımlar olsa da çocuk hakları izleme ve geliştirilmesi yönünde yeterli değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde son 8 yılda, 26 ve 27’nci dönemlerde, Başta Cinsel İstismar Olmak Üzere Çocuklara Yönelik Her Türlü İstismar Olaylarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla (2016), Adana’nın Aladağ İlçesinde Kız Öğrenci Yurdunda Meydana Gelen Elim Yangın Vakasının Araştırılması Ve Benzer Acıların Bir Kez Daha Yaşanmaması Ve Kamusal Eğitim Ve Barınma Haklarının Tüm Öğrencilerimiz İçin Güvence Altına Alınıp Yaygınlaştırılması İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla (2017), Rabia Naz Vatan Başta Olmak Üzere Şüpheli Çocuk Ölümlerinin Araştırılması Ve Bu Konuda Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla (2020) kurulan üç araştırma komisyonu raporlarını yayınlamış ancak sorunların çözülebilmesi hususunda raporlar tek başına yeterli olmamıştır.
En nihayetinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Çocuk Hakları Komitesi de Sağlık, Aile ve Sosyal İşler Komisyonu’nun gayrı resmi bir alt komitesi olarak çalışmaktadır. Bu komisyonun kendi bütçesi ve kaynakları bulunmamaktadır. Oysa çocuk hakları eksenli daimi bir ihtisas komisyonu ile yaşanan sorunların çözümünde çok daha etkili bir çalışma ortaya konulabilir.
Dolayısıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çocuk haklarının geliştirilmesi, çocukların korunması alanında profesyoneller ve sivil toplum kuruluşları ile iletişimi sağlayacak, her yasa tasarısını çocuk haklarına uygunluk açısından inceleyecek, yıllık bütçelerde çocuklara yeterli kaynak ayrılmasını sağlamayı önceleyecek daimi bir ihtisas komisyonunun kurulmasına ihtiyaç vardır. Bu kanun ile ‘Çocuk Hakkı İzleme Komisyonu’ adıyla daimi bir ihtisas komisyonu oluşturulması ve bu komisyonun çocuğun yüksek yararı düşüncesi doğrultusunda diğer ihtisas komisyonlarından farklı olarak siyasi partilerin eşit temsili ile kurulması, ayrıca çalışmalarını çocuk hakları konusunda uzman isimlerin komisyon toplantılarına devamlı katılımının sağlanarak görüş ve önerileri ile yürütmesi teklif edilmiştir."