Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Genel Başkan Özgür Özel başkanlığında toplandı. Yaklaşık üç saat süren toplantı sonrası CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, gündemdeki konularla ilgili açıklamalarda bulundu. Suriyeli sığınmacılar konusuna dikkat çeken Yücel, iktidara çağrıda bulundu.
“Suriyelilerin dönüşü için takvim açıklayın”
Yücel, “Esad rejimi çöktüğüne göre; Türkiye’de 13 yıldır misafir ettiğimiz, resmi rakamlara göre 3 milyona yakın geçici koruma altında bulunan, kanaatimizce gerçek sayısı bunun çok çok üzerinde olan Suriyelilerin ülkemizdeki misafirlikleri sona ermiştir. İktidardan hukuki gerekçesi ortadan kalkması sebebiyle öncelikle geçici korumanın kaldırılmasını, ardından sığınmacıların ülkelerine dönmeleri konusunda hükümetin bir an önce bir takvim ilan etmelerini bekliyoruz. Zira Suriyelileri sığınmacıların misafirliğinin Türkiye’ye ekonomik ve sosyal maliyeti ağır olmuştur.” ifadelerini kullandı. Türkiye’deki sığınmacıların sayısının resmi rakamların çok üzerinde olduğunu iddia eden Yücel, bu durumun ekonomik ve sosyal maliyetinin ağır olduğunu belirtti.
Yücel, şöyle konuştu:
Yıllarca otoriter bir şekilde yönetilen Suriye halkı, ulus egemenliğine dayalı bir yönetimle değil; şahıs devletiyle yönetilmenin neticesini ağır biçimde yaşatmıştır. Gelinen noktada, Suriye’nin en zengin ve en verimli toprakları olan Fırat Nehri'nin doğu kısmı PYD’nin kontrolünde kalmıştır. Suriye enerji kaynaklarının yüzde 90’ından fazlasına ve su kaynaklarının çoğunluğuna sahip bu bölgeye PYD yerleşerek Irak coğrafyasının en zengin enerji kaynaklarına sahip Kuzey Irak Kürdistan Özerk Bölgesi’yle sınır komşusu haline gelmiştir. Bölgemizde binlerce insani vahşice öldüren El-Kaide terör örgütü uzantısı, IŞID katillerini dahi bünyesinde bulunduran Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) de Fırat’ın batısına ve Halep’ten Şam’a kadar olan bölgeye yerleşmiştir. Suriye’de yönetimi devralan, Türkiye’nin ve Birleşmiş Milletler’in (BM) terör örgütleri listesinde olan HTŞ’nin saldırgan olmayacağı, kapsayıcı olacağına dair açıklamalarını dikkatle takip ediyoruz. PKK’nın Suriye’de kurmuş olduğu, PYD’nin yönettiği SDG; Fırat’ın batısında Halep’ten Şam’a kadar olan bölgeye yerleşmiştir. Ülkemizin güneyinde ulusal güvenliğimizi tehdit eden ‘de facto’ bir devlet yapılanması bulunmaktadır. En uzun sınırımızın olduğu bölgede, birden fazla silahlı organizasyon bulunmaktadır.
“ERDOĞAN’IN KATİL ESED İFADESİNE DÖNÜŞÜ İBRET VERİCİ”
Suriye’de yaşanan süreçle ilgili Dış Politika Danışma Kurulumuz ve Milli Savunma Kurulumuz son bir ayda altı kez karma olarak toplanmış ve bu toplantılardan çıkan tespitlerini MYK’mıza sunmuşlardır. Bu kapsamda Suriye’de hızlı bir şekilde önce askeri, sonra siyasi, sonra da ekonomik anlamda kalıcı istikrarın sağlanması gerekmektedir. Suriye’de yaşanan süreçle ilgili iktidarın ve yandaş basının CHP’nin tutumuna ilişkin açıklamalarını son derece provokatif bulduğumuzu da ifade etmek isterim. CHP’nin Suriye’ye ve devrik lider Esad’a bakış açısı ve tavrı, ülkemizdeki sığınmacıların geri dönüşünün sağlanması merkezinde, her zaman tutarlı olmuştur. Diğer yandan Esad’a güzellemeler yapan, birlikte ailece tatiller yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ‘Dostum Esad’ ifadesinden ‘Katil Esed’ ifadesine dönüşü, tutarlılık ve istikrar konusunda ibret vericidir.
İKTİDARA ÇAĞRI: TAKVİM BELİRLEYİN
AKP iktidarına Suriye’de yaşanan süreçten kısa vadeli siyasi çıkar devşirmeye çalışmak yerine, ülkemizin ve milletimizin ortak milli menfaatlerine uygun hareket etmeleri, ortak milli menfaatlerimizi korumaları gerektiğini hatırlatıyoruz ve kendilerini uyarıyoruz. Esad rejimi çöktüğüne göre; Türkiye’de 13 yıldır misafir ettiğimiz, resmi rakamlara göre 3 milyona yakın geçici koruma altında bulunan, kanaatimizce gerçek sayısı bunun çok çok üzerinde olan Suriyelilerin ülkemizdeki misafirlikleri sona ermiştir. İktidardan hukuki gerekçesi ortadan kalkması sebebiyle öncelikle geçici korumanın kaldırılmasını, ardından sığınmacıların ülkelerine dönmeleri konusunda hükümetin bir an önce bir takvim ilan etmelerini bekliyoruz. Zira Suriyelileri sığınmacıların misafirliğinin Türkiye’ye ekonomik ve sosyal maliyeti ağır olmuştur.
Bir diğer çağrımız da Suriye halkınadır: Ülkenize dönün ve ülkenizin toprak bütünlüğünü koruyun. Orada seçim yapılmasını sağlayın ve tüm toplum kesimlerini kucaklayan bir demokrasi inşa edin. Ülkenizi yeniden imar edin, biz de sizlere destek olalım. Suriye’de kurulan geçiş hükümeti kapsayıcı değildir ancak en kısa zamanda kapsayıcı bir hükümet ve tüm kesimlerin katıldığı bir anayasa yapım süreci olmasını temenni ediyoruz. Suriyeliler olarak anayasanızın yapım sürecinde dış müdahalelere fırsat vermeyip bir ulus devleti inşasını başarmak zorundasınız. Bunu başaramazsanız, laikliği ve demokrasiyi benimsemezseniz; ülkeniz küresel güçlerin satranç tahtası, savaş sahası olmaya devam eder. Suriye’nin birbirini öldüren insanların kanlı bir coğrafyası olmaya devam etmesini istemiyorsanız dünyada emperyalizmi yenen tek lider olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü okuyun ve 100 yıl önce o ne yaptıysa aynı iradeyi ve aynı kararlılığı gösterin. Ulus egemenliğine değil; şahıs, aşiret, klan, aile ve cemaat egemenliğine dayalı devletlerin çağımızda nasıl çöktüklerini en acı şekilde tecrübe eden Suriye halkının bir an önce ulus egemenliğine dayalı, üniter bir devlet kurmasını temenni ediyoruz.”