9 EYLÜL- CHP İzmir Milletvekili Deniz Yücel, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'na, "Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi adı altında yeni bir emeklilik aylığı planlamak yerine, açlık sınırının altındaki emekli maaşlarını artırmanın daha mantıklı olmadığını düşünmüyor musunuz?" diye sordu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili ve Adalet Komisyonu Üyesi Deniz Yücel, AKP iktidarının yeni bir algı yaratmaya çalıştığına dikkat çekti. Yücel'e göre, hükümet, emeklilerin en büyük sorununu çözmek yerine, vaatlerle dolu ancak somut adımların atılmadığı bir yaklaşımla sorunu unutturmaya çalışıyor. İzmir Milletvekili Yücel, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından açıklanan Orta Vadeli Plan'da 2024 yılının 4. çeyreğinde yürürlüğe girecek olan tamamlayıcı emeklilik sisteminin, kamuoyuna cazip gelmeye çalışıldığını ve mevcut durumu daha da zorlaştıracağını dile getirerek bu konuyu Meclis gündemine taşıdı.
Deniz Yücel'in vurguladığı gibi, bu ikinci emeklilik sistemi, mevcut sistemi büyük ölçüde değiştirecek ve birçok mağduriyet yaratacak gibi görünüyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın Orta Vadeli Plan'da belirttiği gibi, "Otomatik Katılım Sistemi, işverenlerin de katkısı ile ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşeceği tamamlayıcı emeklilik sistemi kurulacak" ifadesi, sosyal güvenlik sisteminde önemli bir değişiklik yapılmasının hedeflendiğini gösteriyor. Ancak, tüm çalışanların karma tamamlayıcı emeklilik sistemine dahil olacağı haberlerine rağmen, emeklilik yaşının, emekli maaşlarının ve çalışanların sahip oldukları hakların bu sistem içinde nasıl ele alınacağı konusunda net bir bilgi yok.
Ülkemizde 1999 öncesinde sigortalı olanlar, 1999 ile 2008 arasında sigortalı olanlar ve 2008 sonrasında sigortalı olanlar olmak üzere üç ayrı dönem bulunuyor. Yıllar içinde sosyal güvenlik yasalarında yapılan her düzenleme, emekli maaşlarında gerilemeye yol açtı.
Özellikle 2008 yılında AKP tarafından yapılan değişikliklerle emeklilik yaşı yükseltildi, emekli aylığı bağlama oranları düşürüldü ve emekli aylığına hak kazanma koşulları ağırlaştırıldı. Farklı sosyal güvencelere göre prim ödeyen herkes tek bir çatı altında birleştirildi, ancak bu, benzer çalışma süreleri ve prim ödemelerine sahip olan emekliler arasında ciddi maaş farklarına yol açtı. Kamuoyuna cazip gelmeye çalışılan bu ikinci emeklilik sisteminin, mevcut durumu daha da kötüleştirme riski taşıyor.
Ayrıca, yeni düzenleme ile sosyal güvenlik sistemi bireyselleştiriliyor ve çalışanlardan emeklilik dönemlerine ilişkin kendi güvencelerini oluşturmaları isteniyor. Ancak Anayasa'nın 60. maddesi, sosyal güvenliği iktidarlar için bir görev, vatandaşlar için ise bir hak olarak tanımlıyor. Bu nedenle ülke ekonomisine yıllarca katkıda bulunan çalışanların emeklilik dönemlerindeki sosyal güvencelerini sağlama yükümlülüğü hükümete aittir.
İşçiler açısından son derece önemli olan kıdem tazminatı konusunda da belirsizlikler bulunuyor. Geçmişte AKP iktidarları, kıdem tazminatını kaldırmanın gerekliliği konusunda açıklamalar yapmıştır. Getirilmeyi planlanan yeni sistemde kıdem tazminatının korunup korunmayacağı belirsizdir. Bazı açıklamalara göre, bu yeni sistemde sigorta primleri ile kıdem tazminatının takas edilmesi planlanıyor. Ancak kıdem tazminatı, işçiler için maddi bir güvence olduğu gibi işverenin keyfi işten çıkarmalarına karşı bir iş güvencesi sağlar. Bu nedenle kıdem tazminatı, işçiler için maddi ve hukuki bir güvence olup, mutlaka korunması gereken bir haktır.