"Kayyım uygulamaları hukuka aykırı"
CHP İzmir Milletvekili ve Plan ve Bütçe Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Rahmi Aşkın Türeli, belediyelere yönelik kayyım atamalarının yerel yönetim mevzuatına aykırı olduğunu ifade ederek eleştirilerde bulundu. Türeli, 2016 yılında çıkarılan 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye dayandırılan bu uygulamaların, Esenyurt, Mardin, Batman ve Halfeti gibi belediyelerde devam ettiğini belirtti.
Türeli, “Belediye başkanlarının görevden uzaklaştırılması ve yerlerine kayyım atanması, Anayasa’nın 2, 19, 20, 127 ve 138’inci maddelerine aykırıdır. Ayrıca bu uygulamalar, ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle de çelişmektedir” dedi.
"Milli irade gasp ediliyor"
Kayyım uygulamalarının halkın seçme ve seçilme hakkını yok saydığını vurgulayan Türeli, bu durumun milli iradenin gasp edilmesi anlamına geldiğini söyledi. “Bu yöntem, demokrasinin ilk basamağı olan yerel yönetimlere saygısızlıktır. İktidarın hukuksuzluğu bir araç olarak kullanıp kurumları ele geçirme çabasıdır” diye konuştu.
AYM kararıyla hukuksuzluk tespit edilmişti
Türeli, Anayasa Mahkemesi’nin 1988 yılında verdiği karara atıfta bulunarak, kayyım atamalarının hukuksuzluğunun tescillendiğini belirtti. AYM kararında, görevden alınan yerel yöneticilerin yerine merkezi yönetimin siyasi kimlikli organları tarafından yapılan atamaların Anayasa’ya aykırı olduğunun altı çizilmişti.
Türeli, “Anayasa Mahkemesi, bu tür uygulamaların geçici atamalardan sürekli atamalara dönüşebileceği uyarısında bulunmuştu. Bu karar, merkezi yönetimin yetkisini Anayasa'nın sınırları dışında kullanamayacağını açıkça ortaya koyuyor” dedi.
"Hukuksuz düzenleme kaldırılmalı"
İçişleri Bakanlığı’nın bu uygulamalara son vermesi gerektiğini belirten Türeli, şunları söyledi:
“Demokratik bir hukuk devletinde seçme ve seçilme hakkına saygı göstermek esastır. Kayyım atamalarına dayanak oluşturan düzenleme, halkın iradesini yok sayan bir müdahaledir ve derhal yürürlükten kaldırılmalıdır. Türkiye, hukukun üstünlüğü ilkesine uygun olarak bu antidemokratik uygulamalardan vazgeçmelidir.”
Türeli’nin bu sert açıklamaları, kayyım uygulamalarının hukuki ve demokratik boyutlarını yeniden tartışmaya açtı.