Cuma hutbesi, haftanın en önemli dini ve sosyal faaliyetlerinden biridir. Bu vesileyle Müslümanlar bir araya gelerek hem dinî konularda bilgi edinir hem de toplumu ilgilendiren önemli konularda mesajlar alırlar. 5 Temmuz 2024 Cuma günü okunacak hutbenin konusu "Zarûrât-ı Hamseyi Muhafaza Edelim" olarak belirlendi. Bu hutbede, İslam dininin temel ilkelerinden biri olan can, din, mal, akıl ve neslin korunmasının önemi vurgulanacaktır.

Zarûrât-ı Hamse Nedir?

Zarûrât-ı hamse, İslam dininde korunması gereken beş temel hakkı ifade eder. Bu haklar şunlardır:

  1. Can: İnsanın yaşama hakkıdır. Her insanın canı kutsaldır ve korunması farzdır.
  2. Din: İnsanın inanç ve ibadet özgürlüğüdür. Her insanın istediği dine inanma ve ibadet etme hakkı vardır.
  3. Mal: İnsanın sahip olduğu maddi değerlerdir. Bu değerler hırsızlık, gasp gibi yollarla gasp edilemez.
  4. Akıl: İnsanın düşünme ve muhakeme yeteneğidir. Bu yeteneğin kullanılmasının önüne geçilemez.
  5. Nesil: Ailenin ve toplumun devamlılığını sağlayan unsurdur. Neslin korunması için gerekli önlemlerin alınması gerekir.

Zarûrât-ı Hamseyi Muhafaza Etmenin Önemi

Zarûrât-ı hamseyi muhafaza etmek, toplumda huzur ve güven ortamının oluşması için şarttır. Bu haklar korunmadığında toplumda kavga ve kargaşa, kin ve husumet ortaya çıkar. Hüzün ve keder, acı ve ıstırap etrafımızı kuşatır.

Diyanet İşleri Başkanlığı, bu haftaki hutbede bu beş temel hakkın muhafazasının önemini vurgulayarak, Müslümanların bu konuda daha duyarlı olmalarını istemektedir.

Muharrem Ayı ve Hicri Yılbaşı

Önümüzdeki Pazar, Muharrem ayının ilk günü. 1446. Hicri yıla kavuşacağız inşallah. Allah Resûlü (s.a.s), Muharrem ayını "hürmete layık" olarak nitelemiş, Ramazandan sonra en faziletli orucun bu ayda tutulan oruç olduğunu bizlere haber vermiştir.

Hicri yeni yılımızın; birlik, beraberlik ve kardeşliğimizin pekişmesine, insanlığın huzur ve iyiliğine vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.

İŞTE TAM METİN 

Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve esenlik dini İslam’a girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.”

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir. Mümin de insanların canları ve malları konusunda kendisine karşı emniyet hissettikleri kişidir.”

Aziz Müminler!

Yüce dinimiz İslam’ın gönderiliş hikmetlerinden biri de hak ve hakikatin, huzur ve barışın, adalet ve iyiliğin, merhamet ve muhabbetin hâkim olduğu erdemli ve güvenilir bir toplum inşa etmektir. İslam dini, böyle bir toplumu inşa etmenin yolunu bizlere öğretmiştir. Bu yol; yaratılmışların en değerlisi olan insanın canını, dinini, malını, aklını ve neslini korumaktan geçer. Zarûrât-ı hamse olarak adlandırılan bu beş temel hakka sahip çıkmak farz, hangi sebeple olursa olsun bunlara zarar vermek ise haramdır.

Değerli Müslümanlar!

Yüce Rabbimizin gönderdiği bütün peygamberlerin ortak amacı; canın, dinin, malın, aklın ve neslin emniyetini sağlamaktır. Rahmet elçileri, hayatları boyunca gönüllerin imanla buluştuğu, zihinlerin ilimle donatıldığı, hiçbir cana kıyılmadığı, hiçbir mala zarar verilmediği, nesillerin ifsat edilmediği bir medeniyet inşa etmek için çalışmışlardır. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in hayatı da böyle bir medeniyeti oluşturmakla geçmiştir. Allah Resûlü (s.a.s), güvenilir bir insan olmanın ve insanlarla güzel geçinmenin yollarını bizlere göstermiştir. Sevgi ve saygı, adalet ve merhamet, iyilik ve muhabbet, hoşgörü ve nezaket gibi değerleri her daim bizlere hatırlatmıştır. Çevremize huzur ve güven vermemizi, toplumu ifsat eden her türlü söz ve davranıştan uzak durmamızı tavsiye etmiştir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), bu hususta bizleri şöyle uyarmıştır: “Mümin, bal arısına benzer. Bal arısı gibi hep güzel, temiz, helal şeyler yer. Hep güzel şeyler üretir, hep iyiliklerin peşinden koşar. Hiçbir şeyi ne döker, ne kırar, ne de ifsat eder.”

Aziz Müslümanlar!

Bizler, zarûrât-ı hamseyi yani korunması gereken beş temel hakkı muhafaza ettiğimizde Rabbimizin rızasına nail oluruz. Dünyada huzur ve güven hâkim olur. Ahiretimiz ebedi mutluluk yurduna dönüşür. Bu haklara gerektiği gibi sahip çıkamaz isek toplumda kavga ve kargaşa, kin ve husumet ortaya çıkar. Hüzün ve keder, acı ve ıstırap etrafımızı kuşatır. Nitekim Yüce Rabbimiz bu konuda bizleri şöyle uyarır: “Sadece zulmedenlere dokunmakla kalmayıp herkese sirayet edecek olan azaptan sakının.” O halde, insanın insana, komşunun komşuya, herkesin birbirine güvendiği bir toplum inşa etmenin gayretinde olalım. Sevgi, şefkat ve merhametle birbirimize muamele edelim. Kalp kırmayalım, gönül incitmeyelim. Birbirimizin hak ve hukukuna saygı gösterelim.

Lübnan'da yeni siber saldırı! Lübnan'da yeni siber saldırı!

Değerli Müminler!

Önümüzdeki Pazar, Muharrem ayının ilk günü. 1446. Hicri yıla kavuşacağız inşallah. Allah Resûlü (s.a.s), Muharrem ayını “hürmete layık” olarak nitelemiş, Ramazandan sonra en faziletli orucun bu ayda tutulan oruç olduğunu bizlere haber vermiştir.

Hicri yeni yılımızın; birlik, beraberlik ve kardeşliğimizin pekişmesine, insanlığın huzur ve iyiliğine vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.

Kaynak: haber merkezi