1. Dinozorlardan Bile Yaşlı Olabilirler:
Denizanalarının kemikleri olmadığından, fosillerine ulaşmak oldukça zordur. Bilim insanları, bu canlıların en az 500 milyon yıldır dünya okyanuslarında yüzdüğüne dair kanıtlara ulaşmış durumda. Hatta denizanası soyunun 700 milyon yıl öncesine, dinozorların ilk ortaya çıkışından bile önceye gitmesi muhtemel.
2. Aslında Balık Değiller:
Bir denizanasına baktığınızda bu oldukça açık görünebilir. Denizanaları, balık değil, Cnidaria filumundan omurgasız canlılardır. O kadar çeşitli bir taksonomik gruba sahiplerdir ki, birçok bilim insanı onları basitçe "jelatinimsi zooplankton" olarak adlandırmayı tercih ediyor. Balıkların aksine pulları, solungaçları veya yüzgeçleri yoktur. "Çanlarını" açıp kapatarak yüzerler.
3. %98 Sudan Oluşurlar:
İnsan vücudunun %60'ı sudan oluşurken, denizanalarında bu oran %98'e kadar çıkar. Bu nedenle karaya vurduklarında, sadece birkaç saat içinde yok olabilirler ve vücutları hızla buharlaşarak havaya karışır.
4. Gözleri Olabilir:
Basit vücut tasarımlarına sahip olsalar da, bazı denizanaları görme yeteneğine sahiptir. Hatta bu görme yeteneği bazı türlerde oldukça karmaşık olabilir. Örneğin, kutu denizanasının 24 gözü var ve bunlardan ikisi renkli görme yeteneğine sahip. Bu karmaşık görsel sensörler sayesinde, 360 derecelik bir görüş açısına sahip olabilen nadir canlılardan biridir.
5. Bazı Denizanaları Ölümsüz Olabilir:
En az bir denizanası türü, Turritopsis nutricula, ölümü alt etmeyi başarmış gibi görünüyor. Tehdit altında olduğunda, hücresel farklılaşma adı verilen bir süreçten geçerek, hücrelerinin yeniden yeni hale gelmesini sağlayabiliyor. Halk arasında "ölümsüz" denizanası olarak bilinen bu canlı, Karayipler ve Akdeniz'in ılık sularında yaşıyor. Eşsiz transdiferansiyasyon yeteneği, tıp alanında kanserli hücrelerin nasıl kanserli olmayan hücrelere dönüştürülebileceğini anlamada önemli bir rol oynayabilir.
