Dünya çapında ünlü İtalyan tenor ve opera sanatçısı Luciano Pavarotti, ölümünün üzerinden on yıl geçmesine rağmen hala müzik dünyasında büyük bir etki yaratmaya devam ediyor. Pavarotti, 12 Ekim 1935'te İtalya'nın Modena şehrinde doğdu ve kariyeri boyunca birçok ünlü opera eserini seslendirdi.

Pavarotti, özellikle Verdi ve Puccini gibi İtalyan bestecilerin eserlerindeki performansları ile tanınıyor. 20. yüzyılın en ünlü tenorları arasında yer alan Pavarotti, 2007 yılında pankreas kanseri nedeniyle hayatını kaybetti.

Sanatçının müzik kariyeri boyunca kazandığı birçok ödül ve başarı, onun sanat dünyasındaki etkisini ve hayatı boyunca opera ve klasik müzik severlere verdiği müzik zevkini hatırlatmaya devam ediyor.

Aslında bir öğretmen olmak için yetiştirilen Pavarotti’nin hayali profesyonel bir futbolcu olmaktı. Ancak hayatını, kilise korosunda tenorluk yapan babası değiştirdi.



PAVAROTTI OPERAYDI

“Bazıları opera söyler, Luciano Pavarotti bir operaydı.” U2'nun solisti Bono, Pavarotti’yi böyle anlatmıştı. Gelmiş geçmiş en popüler opera sanatçısı hatta operayı tüm dünyaya tanıtan Luciano Pavorotti'yle ilgili az bilinen gerçekleri sizler için derledik.

Gençken, babasıyla Gioachino Rossini'nin adı verilen koroyla birlikte Galler'e gitti. Llangollen (Denbighshire) uluslararası şarkı söyleme yarışmasında birinci oldu ve bu onu bir tenor olmak konusunda hırslandırdı. Arrigo Pola ve Ettore Campogalliani tarafından aldığı derslerle 1961 yılında 'Concorso İnternazionale' adlı ödülü kazandı ve opera dalındaki başlangıcını bir tiyatro salonunda La bohème eseri ile aynı yılın 29 Nisan'ında yaptı.

ANKARA DÖNÜM NOKTASI OLDU
Çok ilginçtir ki yaşamında iz bırakan en büyük olaylardan birini 1963'te Ankara'da yaşadı. Henüz 2 yıllık bir tenorken Ankara Devlet Opera ve Balesi tarafından davet üzerine Ankara‘ya gelir fakat ilk konserden sonra sesi ‘yetersiz’ bulunarak geri gönderilir.

Pavarotti, Ankara‘daki bu başarısızlığını hiçbir zaman unutmadı. Türkiye ve Türkler'e karşı her zaman sempati ile bakan ünlü tenor, çevresindekilere o günleri anlatırken 'Demek ki o zaman o kadar da iyi değilmişim.' demekten çekinmedi.

Pavarotti, 1991 yılında İstanbul'da düzenlenen Uluslararası Müzik Festivali kapsamında bir konser vermiştir. Ayrıca 1999 yılında da yine İstanbul'da bir konser vermiştir. Bu konserler, Türkiye'deki müzik severler tarafından büyük ilgi görmüştür.



Pavarotti kendisine doğuştan gelen nadir, hassas ve berrak sesi ile 1960, 1970 ve 1980'lerin en bilinen sanatçısıydı. Pavarotti'nin popülerliği gelmiş geçmiş bütün tenorlardan daha fazlaydı.

YAĞMUR ALTINDA 130 BİN İNGİLİZ'E KONSER
1991’de Londra Hyde Park’ta ise aralarında Galler prensi ve prensesinin de bulunduğu 130 bin kişi yağmura rağmen Pavarotti’ye eşlik etti.

Pavarotti her yıl düzenli olarak Modena'da yapılan 'Pavarotti ve Arkadaşları' adındaki yardım konserlerinde sunuculuk yapmıştır. Bu konserlerde Andrea Bocelli, Jon Bon Jovi, Bryan Adams, Bono, James Brown, Mariah Carey, Eric Clapton, Sheryl Crow, Céline Dion, Anastacia, Elton John, Deep Purple, Meat Loaf, Queen, George Michael, Sting ve Spice Girls gibi müzik endüstrisinin her alanından katılan şarkıcılar, Birleşmiş Milletler organizasyonları için para toplamaktadırlar. Bu yardımlar Bosna, Guatemala, Kosova ve Irak'taki savaş mağdurları ve aileleri için kullanılmaktadır.

Diğer rekoru ise 'The Three Tenors in Concert' (Placido Domingo ve Jose Carreras) ile en çok satan klasik müzik albümüdür.

18. İlk evliliğini 1961’de Adua Veroni ile yaptı. 37 yılın sonunda karısından boşandıktan sonra 120 milyon dolar tazminat ödeyip kendinden 34 yaş küçük Nicoletta Mantovani ile evlendi.

İlk evliliğinden 3 kız çocuğu sahibi oldu. En büyük arzusu ise erkek evlattı. Bu arzusuna ancak 37 yıllık ilk karısını, kendinden 34 yaş küçük sevgilisi için boşadıktan sonra kavuştu. Fakat uğruna eski karısına 120 milyon dolar tazminat ödediği ikinci karısı Nicoletta Mantovani’nin ona verdiği ikiz çocuktan erkek olanı öldü. Pavarotti’nin ölüm anında baş ucunda yeni eşi Nicoletta, 4 kızı, kardeşi Gabriela ve dostları vardı.

Son olarak 10 Şubat 2006’da Torino’da yapılan kış olimpiyatlarının açılışında sahneye çıkan Pavarotti, hayatı boyunca neşesi, sıcak gülümsemesi, sahnede terini sildiği beyaz mendili ve yardım konserleriyle tüm sevenlerinin kalbinde iz bıraktı. 20. Pavarotti, 6 Eylül 2007 günü pankreas kanseri sonucu böbrek yetmezliği geçirerek hayatını kaybetti.

5. Babasıyla kilise korosuna gitmeye başlayan Pavarotti, 1961’de Galler’de katıldığı bir yarışmada birinci olunca, kendini müziğe adadı.

MUTLULUĞUMUN BEDELİNİ ÖDÜYORUM
Hayatını özetleyen Pavarotti şunları söyled: “65 yıl boyunca mutlu ve talihli bir adam olarak yaşadım. Sonra kanserin darbesi geldi. Şimdi tüm o mutluluğumun bedelini ödüyorum. Hastalığım bana ızdırap yaşatmadı hiç. Tümörü içinizde hissediyorsunuz. İçinizde işliyor ama ölünceye kadar iyimserliğimi koruyacağım. 

Hayatta her şeye sahip oldum. Gerçekten her şeye... Şimdi hepsi geri alınsa, işte o zaman Tanrı'yla ödeşmiş oluruz.'

Editör: Yusuf Tomruk