Bölgede su ürünleri faaliyetleri ve kooperatifler hakkında bilgi veren S.S. İzmir Su Ürünleri Kooperatifleri Bölge Birliği Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Güven, kooperatif ortaklarının genelde 12 metreden küçük teknelerle avcılık faaliyetlerini sürdürdüğü ifade ederek, “Su ürünlerinin özünü avcılık oluşturmaktadır. Avcılık ve toplayıcılık, en eski meslek gruplarını oluşturmaktadır. Bizler, küçük aile işletmeleri olarak geleneksel avcılık yöntemlerini kullanan kişileriz. Bizler hem ekmeğimizi sudan çıkarıyoruz hem de insanları beslemeye çalışıyoruz” dedi.

Su ürünlerini kooperatifine ortak olmanın koşullarını sıralayan İbrahim Güven, “Bu meslek bana babamdan, babama da dedemden geçti. Günümüzde kooperatif ortaklığı için hem ikametinizin o bölgede olması hem de balıkçılık yapmanız lazım. Ayrıca balıkçılık yapmanız için kişinin ruhsat alması lazım. Kooperatifin kendisi ayrıca ruhsat alarak faaliyetlerini sürdürebilir” diye konuştu.
İzmir’de faaliyet gösteren kooperatiflerin yeni yasal düzenlemelere kendini uyumlu hale getirdiğini ifade eden Güven, intibak ana sözleşmelerini neredeyse bütün su ürünleri kooperatiflerinin geçen yıl kabul ettiğini söyledi.

Hızlı para döngüsü

Avcılıktan tutulan ürünlerin pazarlama faaliyetlerine değinen Güven, “Avladığımız ürünleri, mezat, hal veya anlaşmalı yerler yoluyla tüketiciye ulaştırıyoruz. Birlik bünyemizde bulunan 14 kooperatifimiz mezat yapmaktadır. Bunun dışında hale veya anlaşmalı yerlere ürünlerimizi teslim ediyoruz.  İmkanı kısıtlı kooperatifler mezat yapmıyor. Bu faaliyetler nedeniyle her kooperatif kendi koşullarına göre komisyon belirlemektedir. Kooperatiflerde ortaklar ürünü teslim ettikten sonra duruma göre o gün veya en geç ertesi gün parasını almaktadır. Bu bakımdan bizde para hızlı dönmektedir. Haliyle balıkçı sadece avlanmaya odaklanıyor, pazarlama ve para konularına çok zaman ayırmıyor” şeklinde konuştu.

Aliağa Belediyesi’nden Üreticilere Koç Desteği Aliağa Belediyesi’nden Üreticilere Koç Desteği

Ortakların av sezonu dahilinde ve yasal olan her türlü deniz ürününü avlayabildiğini söyleyen Güven, geleneksel balıkçıların da dönemsel av yasaklarına uymak zorunda olduğunun altını çizdi.

Sektörün sorunları

Sektördeki sorunlara da değinen Güven, “Ürünlerin fiyatlarının belirlenmesi kooperatiflerin elinde değil. Kooperatif, mezatta fiyatları belirleyebilir. Mezatta ürünlerinin hepsini satarsa sorun yok. Ancak fazla ürün varsa karşı tarafın belirlediği fiyattan ürünleri vermek zorunda kalıyor. Bu sorunu aşmak için Birlik olarak bir işleme tesisi kurma projemiz var. Yeni şekillenen bu projeyle ürünlerimizi hem katma değerli hale getireceğiz hem de muhafaza sürelerini uzatacağız. Böylelikle fiyatlarımızı kendimiz belirleme gücüne ulaşmayı hedefliyoruz” dedi.
Sorunların sadece pazarlamada ortaya çıkmadığını dile getiren Güven, “Yıllar içinde denizdeki ürün stoklarımız çok azaldı. Çevresel, iklimsel, nüfus artışı ve kayıt dışı avcılık gibi nedenlerle stoklarımız azalmaya devam ediyor.

Ayrıca tutulan ürün miktarı azalırken maliyetler artmaya devam ediyor. Bu durum ciddi gelir kaybı anlamına geliyor. Gelir kaybı, gelecek umudu yerine karamsarlık anlamına geliyor. Genç nesil bu yüzden balıkçılıkta gelecek görmüyor. Kadim bir meslek olan avcılıkta ciddi bir gelecek sorunu var” diye konuştu.

‘Balıkçılık’ meslek tanımı

Balıkçılığın meslek olmaktan çıkarak bir tür hobiye dönüşmeye başladığını vurgulayan Güven, “Mesleği balıkçılık olanlar bu işe zorunlu devam ediyor, gençler pek ilgi göstermiyor. Meslek tanımlamasında ‘balıkçılık’ yoktur. O yüzden bir balıkçılık meslek tanımının olması lazım. Yakın çalışma alanı olan ‘gemi adamı’ tanımı var, ancak o daha çok gemideki teknik personeli kapsıyor.  Geçmişte, günümüze göre, ürün bolluğundan dolayı meslek üzerinde çok durulmadı. Artık bir meslek tanımına ihtiyaç var” şeklinde konuştu.

Sermaye sorunu

Balıkçılığa başlamak için en az 2 milyon liralık bir sermayeye ihtiyaç duyulduğunu söyleyen Güven, “Bir kişi bu parayı bir günde kaybedebilir veya kısa zamanda geri kazanabilir. Tekneler, sigorta kapsamına alınıyor. Ağ gibi ekipman ve malzemeler, sigortalanmıyor. Kullanılan ekipman ve malzemeler, doğal nedenlerle zarar görebiliyor veya ömrünü tamamlıyor. Doğal nedenlerden kastım çoğu koruma altında olan pelikan, fok balığı ve yunus balığı gibi canlılar. Bunlardan ortaya çıkan zarar ve hasar tamamen balıkçının sırtındadır. Küçük aile işletmelerinde yapılan balıkçılığın devamı için bu sektördeki kişilerin korunması ve desteklenmesi gerekmektedir” dedi.

Balıkçılıkça girdi maliyetlerin yüksek ve değişken olmasına değinen Güven, “Kullandığımız mazotta belli bir ÖTV indirimi var. Bu desteklemelerden yararlanabilmek için düzenli kayıt tutmak gerekiyor. Küçük balıkçılar, kayıt tutmayı çok önemsemiyor. Bu yüzden kısıtlı sayılacak desteklemelerden yeterince yararlanamıyor” diye konuştu.

Çözüm önerileri

Yaşanan sorunlara karşı olabilecek çözümler hakkında görüşlerini açıklayan Güven, “Öncelikle kaçak avcılığın önüne geçmek lazım. Böylelikle ürün stoklarımız artmaya başlayacaktır. Avlanmayı kayıtlı balıkçıların yapması gelir elde etmek ve mesleğe devam etmek için çok önemli.

Balıkçılıkta meslek tanımının yapılması gecikmiş bir konu. Bu tanımın yapılması gerekiyor. Meslek tanımı, sadece tekne sahiplerini ilgilendirmiyor. Hayatını balıkçılıktan kazanan diğer kişileri de ilgilendiriyor.

Pazarlama faaliyetleri sırasında, balıkçıların fiyatlar üzerinde daha güçlü söz sahibi olabilmek ve kendi ürünlerini değerlendirebilmek için, mümkünse kendi satış zincirlerinin kurulmasının yollarını aramalıdır. Bunun da yolu kooperatifleşmeden geçmektedir. Kooperatifler de yeni bazı faaliyetler yaparak ortaklarının daha kazançlı olmalarını sağlamalıdır. Kooperatifler aynı zamanda girdi temini sırasında ortakları adına topluca alımlar yapabilmelidir. Bu şekilde daha denize çıkmadan para kazanmaya başlayabilirler” şeklinde konuştu.

Kaynak: BÜLTEN