Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen '108'inci Dönem Kaymakamlık Kursu Kura Töreni'nde konuştu. Erdoğan, yeni kaymakamlara görev yerlerinde ve tüm meslek hayatlarında başarılar dileyerek, "Toplam 39 ay süren adaylık maratonunu alnınızın akıyla tamamlamanın haklı gururunu yaşıyorsunuz. Bu 39 aylık zaman zarfında mevzuat bilgisinden tecrübe paylaşımına, çalışma ziyaretlerinden inceleme gezilerine kadar her alanda kendinizi yetiştirdiniz. Yurt dışındaki 8 aylık eğitiminizle yabancı dil becerilerinizi geliştirirken; deprem bölgesinde geçirdiğiniz 3 ay boyunca da afet yönetimini sahada bizzat müşahede ettiniz. Teftiş ve bakanlık merkez stajları ile mülki idare amirliğinin çeşitli yönlerini görme, anlama, takip etme fırsatı buldunuz. Yabancı dil eğitimi dahil 3 yıldan fazla süren adaylık döneminiz esasen devletimizin kaymakamlık mesleğine verdiği ehemmiyeti göstermektedir. İlçelerde cumhurbaşkanı adına görev yapan en yüksek devlet memuru; kaymakamlardır. Aldığınız yoğun eğitimlerin sizleri bu önemli makama en donanımlı şekilde hazırladığını düşünüyorum. Tabii burada şu gerçeği unutmuyoruz; pratikle takviye edilmiş olsa da kitabi bilginin katkısı bir yere kadardır. Her mesleğin asıl incelikleri görev esnasında iken öğrenilir. Sizler de iyi, başarılı, ismi ile müsemma mülki idare amiri olmayı inşallah vatanımızın dört bir köşesinde vazife yaparken öğreneceksiniz" dedi.
'DEVLETİN TEPESİ İLE KAYMAKAM ARASINDA HİÇBİR FARK YOK'
Erdoğan, kaymakam adaylarına seslenerek, "Başarılarınızla şimdiye kadar hep ailelerinizi gururlandırdınız. Bundan sonraki başarılarınızla ise devletimizin ve milletimizin yüz akı olacaksınız. Şu an karşımda bulunan her bir arkadaşımın yürütmenin başı cumhurbaşkanı olarak şahsımı en iyi şekilde temsil edeceğinden asla şüphe duymuyorum. Ama yine de bazı hususları sizlere hatırlatmakta fayda görüyorum. Şunu lütfen hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın; unvanlarımız ayrı olsa da hepimiz aziz milletimizin birer hizmetkarıyız. Yasamasıyla, yürütmesiyle, yargısıyla devlet gücünün her bir unsurunun asli görevi budur. Bu noktada devletin tepesi ile kaymakam arasında hiçbir fark yoktur. Her birimiz, 85 milyonun tamamına hizmet etmekle mükellefiz. İnsanımıza hizmet götürmek, onların derdine derman olmak, şehirlerimizin kalkınmasına, gelişmesine katkıda bulunmak; çok büyük bir misyondur. Mülki idare amirlerimiz diğer kamu görevlilerimize kıyasla devletin tüm birimlerinin koordinasyonu vazifesini üstlenmek suretiyle yükü daha ağır bir sorumluluk taşımaktadır. Kaymakamlarımız kişisel kabiliyetleri ve gayretleri ile gittikleri her yerde iz bırakma, insanımızın hayatına tesir etme, görevi yaptıkları şehirlere damga vurma imkanına sahiptir" diye konuştu.
'GELECEĞİMİZE OLAN UMUDUMUZU TAHKİM EDECEĞİZ'
Bu yıl Türkiye Cumhuriyeti'nin 100'üncü yılı olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Yeni bir başlangıcı temsil eden bu önemli tarihi her açıdan manasına uygun şekilde kutluyoruz, kutlayacağız. Esasen bu yıl yaptığımız her etkinlikte 100'üncü yıl coşkusunu ilmik ilmik ördük. Yıl sonuna kadar tertipleyeceğimiz farklı programlarla cumhuriyetimizin 100'üncü yılında maziden atiye kurduğumuz köprüyü daha da kuvvetlendireceğiz. Millet olarak birlik ve beraberliğimizi perçinleyecek, geçmişin acı hatıralarının izlerini silecek, geleceğimize olan umudumuzu tahkim edeceğiz. Böylece bizleri 'Türkiye Yüzyılı'na daha hızlı ulaştıracak iklimi inşallah ülkemizde tesis etmiş olacağız. Milletimizin asırlık hayallerinin sembolü olan 'Türkiye Yüzyılı'nı sizlerin de gayretleri ile hayata geçirmekte kararlıyız. 'Türkiye Yüzyılı'yla aynı zamanda istiklal ve istikbalimiz uğurunda can veren aziz şehitlerimizi olan vefa borcumuzu da bir nebze olsun ödeyeceğiz" dedi.
'TÜRKİYE YÜZYILI'NIN İNŞASINA KİMSE SET VURMAYACAK'
Erdoğan, CHP'li Sezgin Tanrıkulu'nun TSK'ya yönelik iddialarına ilişkin, "Allah'ın izniyle 'Türkiye Yüzyılı'nın inşasına kimse set vurmayacaktır. Ancak ülkemizin bu kararlılığının birilerinin uykusunu kaçırdığı anlaşılıyor. İşte görüyorsunuz; sözde milletvekili ama terörist müsveddesi. Benim kahraman askerime, Mehmetçiğime nasıl laflar atıyor, nasıl hakaretler ediyor, herhalde televizyonlarda izlediniz. Bunlara gereken dersi devlet olarak da yargı olarak da bizim verme mükellefiyetimiz var. 2'nci sınıf demokrasiye 'evet' demiyoruz. Birinci sınıf demokrasi. 2'nci sınıf hak ve özgürlüklere, 2'nci sınıf ekonomiye mahkum ve mecbur edenler, bizim 'Türkiye Yüzyılı' vizyonumuzdan ciddi manada rahatsızlık duyuyor. Yüzyıllardır mazlumların yer altı kaynaklarını sömürerek, kendilerine refah düzeni kuranlar ve onların içerideki temsilcileri, küresel adaleti savunan bir Türkiye gerçeği ile tahammül edemiyor" diye konuştu.
'KAYMAKAMIN MESAİSİ OLMAZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kaymakamların, sorumluluk alanlarının en ücra köşesine kadar şefkat ve yardım eli uzatması gerektiğini vurgulayarak, "Kariyer olarak kendinize böyle bir mesleği seçtiğinize göre, şu gerçeği de biliyorsunuz demektir; kaymakamın mesaisi olmaz, gecesi gündüzü olmaz, tatili, hafta sonu olmaz. Sabah 09.00 gibi işe başlayıp, akşam 5-6 civarında kapısını çekip, çıkan kişiden de yönetici zaten hiç olmaz. Mülki idare amirliği mesai saatleri arasında yapılacak, hükümet konağının duvarları arasına hapsedilebilecek bir meslek değildir. Bizi temsilen görev yaptığınız ilçelerimizde sizlerden günün 24 saati, haftanın 7 günü, yılın 365 günü çalışacak, koşacak, koşturacak bir tempo ve motivasyonla işinize sarılmanızı bekliyorum. Cumhurbaşkanı olarak böyle çalışıyorum. Uykum 5 saat, bilemediniz 6 saat. Gece eve gidişlerim bazen 00.00, bazen 01.00, bazen 02.00; öyle çalışıyorum. Aksi takdirde bu iş, bu devlet yürümez. Dolayısıyla ilçelerdeki cumhurbaşkanları olarak da sizlerden bunu bekliyorum. Başka türlü ne milletle güçlü bir ilişki kurabilirsiniz ne de geride hayırla şükranla, özlemle, yad edilecek bir miras bırakabilirsiniz" dedi.
'VESAYETÇİ ANLAYIŞI KABUL ETMİYORUZ'
Kaymakam adaylarından, örnek gösterilen bir kaymakam olmalarını isteyen Erdoğan, "İlçenin ahalisinin tümüyle iletişim içinde olmayı, sivil toplum kuruluşlarıyla, kanaat önderleri ile, esnafı, tüccarı iş adamıyla temasta kalmayı lütfen ihmal etmeyin. Vatandaşımızla olan ilişkilerinizde yetkilerinizden önce muhatabınızın haklarını ona karşı görev ve yükümlülüklerinizi hatırınızda tutun. Her zaman söylüyoruz; insanı yaşatmadan devleti yaşatamayız. İnsanı yüceltmeden, devletimizin istikbalini garanti edemeyiz. Halktan, sorunlardan kopuk; çarşıdan, pazardan sokaktan bir haber; hepsinden önemlisi hizmette mükellef olduğu ilçesinin gerçeklerinin idrakinde olmayan bir yönetici profilini reddediyoruz. Eski Türkiye'de olduğu gibi devlet ve millet arasında aşılmaz duvarlar öğren vesayetçi anlayışı da kabul etmiyoruz. Devletimizin yönetim merkezi olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi nasıl milletin evi ise hükümet konakları da ilçelerdeki milletin evidir. Sizlerden bulunduğunuz ilçelerde, bu hassasiyetle çalışmanızı özellikle istiyorum. Görevinizi yerine getirirken mali, idari, hukuki veya bürokratik bazı zorluklarla karşılaşmanız gayet tabidir. Bunlar sizin gözünüzü korkutmamalı. Sizi asla yıldırmamalıdır. Zorluklara aldırmayacak, tıpkı hedefe kilitlenmiş ok misali projelerinizi gerçekleştirmeye odaklanacaksınız. Bahane üretmek yerine sorunların üzerine cesaretle giderek, çözüm yolları geliştirerek engelleri aşmaya çalışacaksınız" diye konuştu.
'MİLLET DÜŞMANLARININ DEĞİRMENİNE SU TAŞIYORLAR'
Türkiye'nin her açıdan gelişme kaydettiğine dikkat çeken Erdoğan, "Turizmde, ticarette, yatırımlarda, diplomaside ve savunmada sürekli ölçek büyüten Türkiye'yi engellemek için 5'inci kol faaliyetleri dahil her yol deneniyor. Hepsinden öte düşünün; İHA'larımıza, SİHA'larımıza, Akıncı'larımıza ne için hazmedemiyor, tahammül edemiyorlar? Çünkü Gabar'ı, Cudi'yi, Tendürek'i, inlerinde bu teröristleri vurdukları için tahammül edemiyorlar. İster etsinler ister etmesinler. Adil bir devlet olarak görevimizin gereği neyse bunu sonuna kadar yaptık, yapıyoruz ve yapacağız. Son dönemde özellikle sosyal medya mecralarından körüklenen milletimizi karamsarlığa sürüklemeye yönelik çabalar, bunun örneklerinden biridir. Çoğu yalan ve manipülasyon ürünü olan görüntüler üzerinden bir fitne ateşi yakılmak isteniyor. Yurt dışındaki firari FETÖ'cüler ve PKK'lılar başta olmak üzere ülkemizin düşmanı çevrelerin başını çekip, alevlendirdiği bu fitne girişimlerine maalesef içerideki kimi siyasetçiler de destek veriyor. FETÖ'cülerin ve PKK'lıların kukla gibi oynattığı bu şahıslar bilerek ve bilmeyerek ülke ve millet düşmanlarının değirmenine su taşıyor. Yıllardır Avrupa'daki gurbetçilerimize reva görülen aşağılayıcı söylem ve tavırları ülkemize de sirayet ettirmeye çalışıyorlar" dedi.
'BU HASLETLERİN ÖRSELENMESİNE İZİN VEREMEYİZ'
Erdoğan, sokakta, otobüste, okulda, üniversitede, çarşıda, pazarda hayatını sürdüren insanları tahkir ve tahrik eden hatta işi fiziki saldırıya kadar götüren bazı kendini bilmezlerin olduğunu gördüklerini belirterek, şöyle konuştu: "Oysa ne Türkiye böyle bir devlettir ne de milletimiz böyle bir millettir. Bizim milletimiz, yüreği Anadolu coğrafyası kadar geniş bir millettir. Bu millet, bırakın kendi insanına veya misafirlerine hor gözle bakmayı, tüm dünyada hoşgörüsüyle, alicenaplığıyla, gönlünü açmasıyla maruf, necip bir millettir. Tarihimizin hiçbir döneminde sömürgecilik lekesi olmadığı gibi ırkçılık ve faşizm ayıbı da olmamıştır. Aynı şekilde milletimizi köken, mezhep, meşrep, ideoloji ve benzeri ayrımlarla birbirine düşürme çabaları da daima boşa çıkmıştır. Bizim mazimizde sadece Balkanlar'dan Kafkaslar'a, Irak'tan Suriye'ye kadar kimin başı dara düşmüşse, hiçbir ayrım yapmadan herkese kucak açma vardır. Bizim mazimizde sadece farklı olanı hoş görme, ihtiyacı olana el uzatma, Yunus'un deyimiyle 'derdi olanın dinmeyen ahına kulak verme, gönüller verme' geleneği vardır. Milletimizin en önemli özelliği olan bu hasletlerin örselenmesine kesinlikle izin veremeyiz."
'BU FİTNE ATEŞİNİN BÜYÜTMEDEN SÖNDÜRECEĞİZ'
Irkçılığın her zaman karşısında olduklarını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi: "Terör örgütlerinin ve kimi siyasetçilerin kışkırtmalarından, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı zehrine kadar sosyal dokumuzu tahrip eden sinsi oyunların kök salmasına kesinlikle müsaade edemeyiz. Sosyal medyada örgütlenen üç beş şarlatanın milletimizi birbirine düşürerek, ülkemizi yangın yerine çevirme çabalarını bunların başlarına çalacağız. Bu tür girişimlere, devletimizden önce şefkati, merhameti, vakarı ve hoşgörüsüyle bilinen aziz milletimizin rıza göstermeyeceğine inanıyorum. Biz de devlet olarak hukukun dışına çıkanlara karşı gereken her türlü tedbiri alarak, bu fitne ateşini daha fazla büyütmeden söndüreceğiz. Tüm bunları söylerken; küresel akımların ve bunların yol açtığı sorunların ülkemize yansımalarını asla göz ardı etmiyoruz. Bu sorunların her biriyle mücadelemizi hukuk çerçevesinde sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. İnsanımızın hak ve özgürlüklerine, milletimizin bekasına yönelik her tehdidin üzerine titizlikle gideceğiz. Yabancı düşmanlığı gibi faşist lümpenliğin toplumda yayılmasına izin vermeyeceğimiz gibi hudutlarımızın güvenliğini ve ülke içindeki kontrolleri etkinleştirerek yasa dışı göçle ilgili sorunları da çözeceğiz."
'NE KAÇAK GÖÇMENE NE FİTNE TACİRLERİNE İZİN VERİRİZ'
Erdoğan, insani sebeplerle ülkeye kabul edilen sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu bir şekilde evlerine dönmeleri için de yoğun bir çaba harcadıklarını belirterek, şöyle dedi: "Katar'ın finans desteği ile başlattığımız konut projelerimiz tamamlandıkça şimdilik 600 bin civarında olan geri dönenlerin sayısı, inanıyorum ki daha da artacaktır. Burada çizgimiz ve duruşumuz bellidir. Ne kaçak göçmene müsaade ederiz ne de fitne tacirlerine izin veririz. Nasıl tarih boyunca vicdani duruşumuzla insanlığa örnek olmuşsak, geri dönüşler konusunda da yine örnek bir tavır sergileyeceğiz. Sizlerden de görev bölgenizde hem bu tür hadiseler hem de insanlarımızı birbirlerine düşürmeye yönelik tuzaklara karşı uyanık olmanızı beklediğimi özellikle belirtmek istiyorum." Erdoğan, konuşmasının ardından, 108'inci Dönem Kaymakamlık Kursu dönem 1'incisi, 2'ncisi ve 3'üncüsüne sertifikalarını verdi. Daha sonra kaymakamların görev yerlerinin belirlendiği kura çekildi.