Erzincan'da yaşayan 34 yaşındaki kadın girişimci ve arkeolog Gizem Demirbüken, Anadolu’nun kadim miraslarından biri olan ata buğdayı karakılçığı, kendi elleriyle sofralara taşıyor. Büyük şehir hayatından köyüne dönüş yapan Demirbüken, devlet desteğiyle kurduğu fırın sayesinde geleneksel buğdayı ekmek olarak yeniden hayat bulduruyor.

İstanbul'daki hayatını geride bırakıp memleketi Erzincan’ın Altınbaşak beldesindeki Büyük Kadağan Mahallesi’ne dönen Demirbüken, burada bir üretim hayalini gerçeğe dönüştürdü. Babasına ait tarım arazisinde geçen yıl ata buğdayı üretimine başlayan Demirbüken, elde ettiği mahsulü bölgedeki geleneksel su değirmenlerinde öğüterek doğal unu sofralara kazandırdı.

KOSGEB desteğiyle kurulan fırın

Ata buğdayını daha geniş kitlelere ulaştırmak isteyen Demirbüken, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı’ndan (KOSGEB) aldığı hibe desteğiyle köyünde bir fırın açtı. Bu fırında Anadolu’nun köklü mirası karakılçıktan ürettiği üç farklı ekmek çeşidini piyasaya sürdü.

Doğal yapısıyla dikkat çeken karakılçık buğdayı, zengin besin değerleriyle sağlıklı bir alternatif olarak öne çıkıyor. Gizem Demirbüken, bu buğdaydan ekmek üreterek hem yerel ekonomiye katkı sağlıyor hem de geleneksel tarımı yeniden canlandırıyor.

Eve dönüş hikayesi: Toprakların değerini yeniden keşfetmek

Girişimini bir "eve dönüş" hikayesi olarak tanımlayan Demirbüken, büyük şehirlerdeki yaşamın zorluklarından bunalan pek çok insanın hayalini gerçekleştirdiğini belirtiyor. Arkeoloji eğitiminin kazandırdığı bakış açısıyla Anadolu topraklarının tarihi ve doğal zenginliklerini daha yakından fark ettiğini dile getiriyor.

"Uğruna savaşların yapıldığı bu topraklar medeniyetin beşiği. Dünyada gıda krizinden bahsedilirken elimizdeki bu değerleri daha iyi değerlendirmeliyiz. Köylerinde tarım arazisi olan gençlerin geri dönmesini ve bu potansiyelden faydalanmasını istiyorum" diyen Demirbüken, köydeki yaşamın yalnızca geçmişle değil, gelecekle de bağlantılı olduğuna inanıyor.

Sağlık ve lezzet bir arada

Demirbüken’in fırını, günlük yaklaşık 300 ekmek üretimiyle küçük ölçekli bir işletme olsa da ürettiği ürünlerin değeri büyük. "Ekmeklerimiz, bence altın külçesi değerinde. Buğdayın doğal yapısı sayesinde insan sağlığına inanılmaz faydalar sağlıyoruz" diyen Demirbüken, ürettikleri ekmeklerin uzun süre dayanıklılık gösterdiğini belirtiyor.

Karakılçık buğdayının sağlığa olan faydalarına dikkat çeken Demirbüken, "Buğdayımız, doğal glüten yapısını sağlıklı aminoasitlere dönüştürüyor. Şu anda hiçbir inovatif teknoloji bunu yapamıyor. Ayrıca su değirmeninde öğütülen un, doğal yoğunluğunu ve lezzetini koruyor" ifadelerini kullanıyor.

Gelecekte bir marka olma hedefi

Demirbüken, ata buğdayından yalnızca ekmek değil, mutfakta kullanılabilecek tüm girdileri üretmeyi hayal ediyor. Nihai hedefi ise bu hikayeyi restoranlaştırmak ve elde edilen ürünlerin yurt dışına ihraç edilmesi.

Litecoin ETF nedir ve potansiyel etkileri neler olabilir? Litecoin ETF nedir ve potansiyel etkileri neler olabilir?

"Bu topraklardan çıkan ürünlerin dünyanın dört bir yanına ulaşabileceğine inanıyorum. Çok çalışarak ve inançla bunu gerçekleştirmek mümkün" diyen Demirbüken, girişimcilik hikayesini bir başarı öyküsüne dönüştürerek köydeki yaşamın potansiyelini ortaya koyuyor.

Ata tohumlarına hayat veren bu girişim, yalnızca yerel ekonomiye değil, aynı zamanda doğaya ve sağlıklı yaşama da katkı sağlıyor. Gizem Demirbüken’in hayalleri, köyünden dünyaya açılan bir kapı olma yolunda ilerliyor.

Kaynak: AA