Sanatla Direniş: Sırrı Süreyya Önder'in Perspektifi
Önder’in eserlerinde en çok öne çıkan tema, direniş ve adalet arayışıdır. Özellikle "Beynelmilel", küçük insanların büyük hikâyelerini anlatırken, darbenin ve baskının yarattığı travmalara karşı mizahi bir direniş dili kullanır.
Onun sineması, halktan yana bir bakışı, mizahın inceliğiyle harmanlayarak sunar. İzleyiciyi sadece düşündürmekle kalmaz, aynı zamanda içsel bir yolculuğa da çıkarır.
Sırrı Süreyya Önder’in Sanata Bakışı
Önder, sanatı bir "halkın sesi" olarak görür. Ona göre sanat, iktidar karşısında boyun eğmeyen, yoksulların, işçilerin, ezilenlerin hakikatini anlatan bir alandır. Filmlerinde, güçlü karakterler kadar, sessiz kalmış hayatlara da odaklanır.
Sırrı Süreyya Önder'in sanat yolculuğu, genç yaşlarda şiir ve edebiyatla başladı. Keskin zekâsı ve toplumsal olaylara duyarlılığı, onu kısa sürede edebiyat çevrelerinde görünür kıldı. Ancak onun sanat serüveni sadece kelimelerle sınırlı kalmadı; hikâyelerini sinema perdesine de taşıdı.
Önder’in yönetmenliğini yaptığı filmler, sıradan insanların olağanüstü hikâyelerini anlatırken; mizahı, hüznü ve umudu ustalıkla harmanlıyor. Kendi yaşamından ve gözlemlerinden beslenen anlatımı, izleyiciyi doğrudan kalbinden yakalamayı başarıyor.
Beynelmilel (2006)
Yönetmen: Sırrı Süreyya Önder & Muharrem Gülmez
1980 Darbesi sonrası Adıyaman’da geçen hikâye, yerel bir müzik grubunun dramatik ve komik mücadelesini anlatıyor.
Sonbahar (2008) (Senaryo danışmanlığı)
Yönetmen: Özcan Alper
Cezaevinden çıkan bir eski mahkûmun içsel yolculuğunu ve toplumsal değişimi konu alıyor.
(Not: Burada doğrudan yönetmen değil ama katkı sağladı.)
Losers' Club / Kaybedenler Kulübü (2011) (Danışmanlık ve destek)
Radyo programcılarının hayatlarından kesitler sunan bu filmde dolaylı etkisi hissediliyor.