Boşanmanın ardından (Habibe’nin anlatımıyla) annesi, hem hayata tutunmaya hem de çocuklarını görebilmek için mücadele etti. Ancak Habibe’nin ifadesine göre, bir televizyon programına katıldıktan sonra annesi bir anda ortadan kayboldu ve bir daha kendisinden haber alınamadı.

Yıllar süren sessizlik, 2022 yılında ablasının yaptığı kayıp başvurusuyla bozuldu. Habibe, 2024 Aralık ayında Müge Anlı’nın programına çıkarak annesini aramaya başladı. Programda isimsiz bir tanık, Habibe’nin annesinin tecavüze uğradığını, şiddet gördüğünü ve ardından öldürüldüğünü iddia etti. Bu iddialar üzerine baba ve amcalar cinayet şüphesiyle gözaltına alındı ve dava süreci başladı.

Ancak Habibe yalnızca annesinin izini süren bir evlat değil; aynı zamanda kendisi de şiddetin mağduru. Çocukluğundan beri şiddete ve baskıya maruz kaldı. Babası ve ağabeyi tarafından susturulmak istendi, zorla evlendirilmek istendi. Ama o, sessiz kalmadı.

“Yıllarca sustum ama artık susmayacağım,” diyen Habibe, hem annesi hem de kendisi için mücadele ediyor. Annesinin akıbetini çözmek için hukuk savaşı veriyor. Fakat en büyük arzusu ise annesinin naaşına ulaşmak ve ona bir mezar yaptırmak: “Ona bir mezar borçluyum. Mücadelem, suçlular hak ettikleri cezayı alana kadar sürecek.”

Kadınların ‘Tradwife-Geleneksel Eş’ tepkisi! Kadınların ‘Tradwife-Geleneksel Eş’ tepkisi!

Bugün devam eden dava yalnızca Habibe’nin değil, kayıp kadınların ve susturulan çocukların da davası. Onun cesareti, hem bir evladın sevgisini hem de adalet arayan bir kadının direnişini simgeliyor.

Whatsapp Image 2025 04 16 At 15.29.58

Anneniz kaybolduğunda 7 yaşındaydınız. O günlere dönersek, annenizi bulmaya çalışmakla başlayan bu mücadele sürecine sizi iten, size o gücü veren şey neydi?

Hayatım boyunca hep bir baskıyla büyüdüm. Sürekli “kapan, evlen, okul okuma” diyorlardı. Bu baskılara boyun eğmeyip 18 yaşımda evden ayrıldım.

Sizin evden ayrılma kararınızda uğradığınız psikolojik şiddet etkiliydi anladığım kadarıyla. Peki, annenizin kayboluşunun ne kadar etkisi vardı?

Annemin kayboluşuyla birlikte ben sürekli karakola gittim. Adresini, sağlık kayıtlarını, sigorta bilgilerini, hepsini öğrenmeye çalıştım ama hiçbir hareketlilik yoktu. Pes etmedim. Bu süreçte bir taraftan da işe gidip çalışıyordum fakat hayatımı idame ettirecek bir kazancım yoktu. Sürekli maddi manevi sıkıntılar yaşıyordum. Kendi hayatımdaki sorunları çözemeyince, yaşadığım özellikle psikolojik sıkıntıların kaynağının geçmişte olduğunu düşündüm. Bu süreçte özellikle rüyalarımdan çok etkilendim. Aslında televizyon programına katılmamı sağlayan ve annemin ardına düşmemi tetikleyen şey rüyalarım oldu. Son birkaç ay sürekli kâbus görüyordum. Fakat bir gün rüyamda annemi gördüm. Hayatımda o kadar annemin yüzünü net gördüğüm bir an olmamıştı. Başımı okşadı, bembeyaz kıyafetin içindeydi. Bana yol gösterdi. Bunun dışında hukuki mücadelem de devam ediyordu fakat ne yazık ki hiçbir ilerleme yoktu. Baktım bu şekilde olmayacak. Sesimi duyurmam lazım diye düşündüm. Direkt basınla ilerlemek istedim ve programa katıldım.

Ailenizle ilişkiniz nasıldı?
Ben 18 yaşımda evden ayrıldıktan sonra ailemle ilişkimi tamamen kestim. 2023'te tekrar görüşmeye başladım.

Peki, hukuki mücadelenize ve programa katılma kararınıza tepki gösterdiler mi? Engellemelerle, tepkilerle karşılaştınız mı?
Ben programa çıkacağımı kimseye haber vermedim. Çünkü kaçma girişiminde bulunup plan yapabilirlerdi. Ya da ağızbirliği yaparak konuyu gizleyebilirlerdi. Kimin parmağı varsa gerekli cezayı almaları için gizli tuttum.

Whatsapp Image 2025 04 16 At 15.29.59

Annenizi sorduğunuzda size ne söylüyordu aileniz?
Babam daha çok “öldü” diyordu. Zaten ne zaman sormaya kalksak şiddete uğruyorduk. Kavga çıkıyordu evde. Ne zaman araştırmaya kalksam bana sürekli “Senin de sonun onun gibi mi olsun?” diyorlardı. Babamın, üvey annemi döverken ki hâli, annemin de bu şiddetin mağduru olduğunu düşündürüyordu bana. Sürekli parçaları birleştirdim. Amcam, bildiği şeyler olduğunu söylüyordu konuşma aralarında fakat sorunca susuyordu. Bir gün Murat Amcam “Annenizi babanız öldürdü.” demişti. Şok olduk. Daha önce de 2005 yılında annemle son kez görüşecektik. Babam annemi getirmeye gittiğini söyledi bize. Döndüğünde annem yoktu yanında. “Gazetede gördüm, annenizi telle boğarak öldürmüşler.” demişti. Gazetede görmüş güya. “Gazete nerede?” diye soruyoruz, yok. Bu konuşmalar bile bizde çok büyük bir şey uyandırdı. Sadece bir gün komşuya nerede olduğunu bilmediğini söylerken yakaladım. “Öldü mü, gitti mi, kaldı mı bilmiyorum.” diyordu. Zaten beni yeniden arayışa iten, içime şüphe düşüren de bu konuşma oldu. Kısacası tüm parçaları birleştirerek ilerledik.

Programa katıldığınızda süreç daha hızlı ilerledi. Peki umudunuzu kaybettiğiniz anlar oldu mu?
İlk bir hafta çok umutsuzdum. Çünkü kimse konuşmadı, görgü tanıkları bağlanmadı. Pes etmeyi düşündüm. Zaten geceleri uyku uyuyamıyoruz, yemek yiyemiyoruz. İyice yıpranmıştım. O bir hafta içinde 6-7 kilo kadar verdim stresten.

Gizli tanık konuştuktan sonra, her şeyi anlattıktan sonra ne hissettiniz?
Duyduklarım karşısında şok geçirdim. Çünkü duyulacak, yaşanılacak şeyler değildi. Babam bunlara hayatta izin vermeyecek bir insan diye düşünüyordum. Nasıl buna göz yummuş, kendini yıllardır nasıl yalan bir senaryoya inandırmış; inanamadım. Çok zordu kabul etmek. Ama programda her defasında ağızlarından kaçırdılar. Örneğin programda bana “Sen kimin kanındansın bilmiyorum.” dedi. İşte bu şekilde itiraf etmişti annemin tecavüz mağduru olduğunu. Sonra zaten DNA testleri yapıldı. Onun çocuğu olduğumuz ortaya çıktı.

Whatsapp Image 2025 04 16 At 15.30.16

Programa katıldıktan sonra size sosyal medyadan olumlu/olumsuz çok mesaj geldi. Olumlu mesajlar sizi motive etmiştir diye düşünüyorum. Fakat burada dahi söyleyemeyeceğim olumsuz, önyargılı mesajlar sizi nasıl etkiledi?
Olumlu mesajlar çok motive ediciydi. Arkanızda tanımadığınız insanların olması, destek vermesi çok güzel bir şey. Binlerce, milyonlarca annem olduğu duygusunu yaşadım. “Hadi kızım Habibe, sen çözersin bu olayı.” dediklerinde gerçekten o iş için uğraştım.
Benim tek moralimi bozan şey, ölmüş annem hakkında edepsizce konuşulması. “Su testisi su yolunda kırılır.” mesajları… “Annen de ne cevizler kırmış, babaya yazık oldu.” yazdılar. Utanmanız gerekir… Benim 20 yılım çöp olmuş, annem gitmiş. Ben 20 yıldır etraftaki ailelere bakıyorum. Annelerinin arkadaşlarımı nasıl sevdiklerine bakıyorum. Hiçbir arkadaşımın evine gidemedim ben. Annem olmadığı için, babam başımda durmadığı için sürekli yargılandım. Bu yorumlar beni o kadar çok etkiliyordu ki çıldırıyordum artık. Duvarları falan yumrukluyordum.

Peki, bu mesajları atan kişilere dava açmadınız mı? Sonuçta bu da psikolojik şiddet.
Hepsine dava açılıyor tek tek. Hepsinin görüntüleri, kayıtları alındı. Profilleri alındı. Ve bu zaten yanlış bir şey. Ne olduğunu bilmiyorsun. Gözünle şahit olmadığın bir olay.

Programda cinayet itirafı geldikten sonra eve gittiğinizde, yalnız kaldığınızda ne hissettiniz? İçiniz en azından bir nebze soğudu mu, rahatladı mı?
Hayır, rahatlamadı. Programı izleyince kendi surat ifademi gördüm. İzledim birkaç kez. Tiksinme, mide bulantısı, nefret, öfke… Çünkü kadını kötü bir şekilde katletmişler. Yaşadığım her şey bir yalanmış. Beni bir yalana inandırmışlar. Ama tabii ki davanın sonuçlanması gerekiyor bizim için. Gereken cezayı almalarını istiyoruz. Adaletin yerine gelmesini istiyoruz. Ayrıca elimde anneme dair hiçbir şey yok. Bir kemik parçası dahi olsa, ona sarılacağım. Belki hayatımın en mutlu günü o zaman olacak.
Whatsapp Image 2025 04 16 At 15.30.16 (1)

Peki, siz 20 yıldır annenizin akıbetini araştırırken hiçbir sonuca ulaşamamıştınız. Bunda cinsiyetinizin etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?
Kadın olmamın dezavantajını çok yaşadım. Çünkü 20 yıl boyunca bu davayı araştırıyorum. Şaka gibi ama eğer bir erkek olsaydım, çok rahat bir şekilde kafa tutardım herkese. Çünkü erkek erkekten korkuyor. Kadından korkmuyor. Şiddetle susturuyor. Dahası sizi de öldürebilirler. Bir şekilde susturabilirler. Örtbas edebilirler korkusu yaşadım. Kadınları bir eşya, bir köle olarak görüyorlar. Bir obje olarak görüyorlar. Konuşma hakları yok. Çalışma hakları yok. Bir şey yapma hakları yok. Başarma hakları yok. Evlendirirler, çocuk doğurturlar. Tarlada köpek gibi çalıştırırlar. Bu zihniyetteler.

Şu an ülkemizde birçok kadın iş hayatında mobbinge uğruyor; cinsel taciz, istismarın hedefi oluyorlar, öldürülüyorlar, katlediliyorlar. Şiddetin mağduru kadınlara, yakınlarına ne tavsiye edersiniz?
Herkes susuyor, göz yumuyor. Bu yüzden şiddet üreyerek devam ediyor. Yapan kişi de zaten herkes susuyor diye düşünüyor, devam ediyor. Çünkü göz yumuyorlar. Biz hiçbir zaman yapılanlara göz yummadık. Susmasınlar. Her yerde bağırıp çağırsınlar. Kimse konuşmaz, kimse destek olmaz diye düşünmesinler. Korkmasınlar. Korktukça daha çok üstlerine geliyorlar. Erkekler de kadının korktuğunu gördükleri an, daha çok çullanıyorlar üzerine. Korkmasınlar. Her yerde konuşsunlar. Üstü örtülmemeli.

Editör: Pınar Bayram