Türkiye'nin kayıt dışı ekonomiyle mücadelesinde yeni bir dönem başlıyor. Gelir İdaresi Başkanlığı, uzun süredir sürdürdüğü denetimler sonucunda ortaya çıkan sistemli vergi kaçakçılığına karşı köklü bir çözüm getiriyor. Yapılan incelemeler, özellikle perakende satış sektöründe başkasına ait POS cihazlarının kullanılarak milyarlarca liralık hasılatın kayıt dışında bırakıldığını ortaya koymuştu. Bu tespit üzerine hazırlanan yeni düzenleme, sadece mevcut sistemi değiştirmekle kalmayıp, kayıt dışılığın önlenmesi için teknolojik altyapıyı da güçlendirmeyi hedefliyor.
GİB'in hazırladığı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği taslağı, mal ve hizmet satışı yapan mükelleflerin ödeme sistemlerini başka işletmelere tahsis etmelerini yasaklıyor. Bu düzenleme, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin sıklıkla başvurduğu, "dostane" POS kullanımına son verecek. Artık her işletme, kendi adına kayıtlı ödeme sistemleriyle çalışmak zorunda kalacak.
Denetimlerde tespit edilen usulsüzlükler, sistemin ne kadar köklü bir değişikliğe ihtiyaç duyduğunu gözler önüne seriyor. Mükelleflerin başka işletmelere ait fiziki veya sanal ödeme sistemlerini kullanarak, kendi satışlarına ait tahsilatları gerçekleştirdikleri ve bu sayede hasılatlarını kayıt dışında bıraktıkları belirlenmişti. Bu durum, sadece vergi kaybına değil, aynı zamanda haksız rekabet ortamının oluşmasına da neden oluyordu.
POS devri kapanıyor, teknolojik dönüşüm başlıyor
Yeni düzenlemenin en kritik ayağını, yeni nesil ödeme kaydedici cihaz zorunluluğu oluşturuyor. Basit usule tabi mükellefler ve toptancılar gibi istisna kapsamındaki işletmeler hariç, tüm perakende satış yapan mükelleflerin bu teknolojiye geçiş yapması mecburi hale geliyor. Bu cihazlar, sadece ödeme alma işlevini yerine getirmekle kalmayıp, aynı zamanda EFT-POS özelliği de taşıyarak, ödeme belgesi ile mali belgenin tek bir dokümanda birleştirilmesini sağlıyor.
Güvenli mobil ödeme sistemi alternatifi de sunulan bu düzenlemede, teknoloji kullanımının yaygınlaştırılması hedefleniyor. Özellikle genç girişimciler ve teknolojiye yatkın işletmeciler için bu seçenek, daha esnek ve ekonomik bir çözüm sunacak. Ancak hangi sistem tercih edilirse edilsin, temel kural aynı: Her işletme kendi adına kayıtlı sistemle çalışacak.
Bu teknolojik dönüşümün mali müşavirlere ve işletmelere getireceği ek maliyet konusunda da çalışmalar sürdürülüyor. GİB'in açıklamalarına göre, mevcut ticari teamüller ve uygulamalar dikkate alınarak, işletmelerin adaptasyon sürecinin mümkün olduğunca sorunsuz geçirilmesi hedefleniyor. Bu kapsamda, geçiş dönemi boyunca destekleyici tedbirler ve kolaylaştırıcı düzenlemeler devreye alınacağı belirtiliyor.
Bayilere özel kolaylık paketi devreye giriyor
Yeni düzenlemenin en esnek yanlarından biri, bayilik sistemi ile çalışan işletmelere tanınan kolaylıklar olacak. Ana firma-bayi ilişkisi çerçevesinde özel düzenlemeler getirilen taslağa göre, belirli koşulları sağlayan bayiler, ana firmalarının ödeme sistemlerini kullanmaya devam edebilecek. Bu düzenleme, özellikle perakende zincirlerinin yaygın olduğu sektörlerde büyük rahatlama sağlayacak.
Bayilerin ana firmaların POS sistemlerini kullanabilmesi için aranan koşullar oldukça net tanımlanmış. Türkiye çapında en az 30 bayiye sahip olunması, resmi bayilik sözleşmesinin düzenlenmesi, ödeme slip'lerinde ana firmanın bilgilerinin yer alması ve tüm tahsilatların GİB'e düzenli olarak bildirilmesi temel şartlar arasında yer alıyor. Bu koşullar, hem sistemi kötüye kullanımı önlemeyi hem de büyük ölçekli ticari faaliyetlerin kesintisiz sürdürülmesini amaçlıyor.
Ana firmaya ait finansal hesapların, bayilerin yeni nesil ödeme kaydedici cihazlarında ilave hesap olarak tanımlanabilmesi de sistemin esnekliğini artıran önemli bir düzenleme. Bu sayede, hem ana firmanın hem de bayinin mali takibini kolaylaştıracak entegre bir yapı oluşturulmuş oluyor. Ancak bu kolaylıkların kötüye kullanımını önlemek için Gelir İdaresi Başkanlığı'nın yayımlayacağı detaylı kılavuzlara uyum zorunlu hale getiriliyor.
E-ticaret dünyasında da büyük değişim rüzgarı
Dijital ticaretin hızla büyüdüğü günümüzde, e-ticaret platformları için de özel düzenlemeler getiriliyor. Yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti bulunan mükelleflerin, elektronik ticaret kapsamı dışındaki satışlar için sanal POS uygulamalarını kullanması yasaklanıyor. Bu düzenleme, fiziksel ve dijital satış kanalları arasındaki vergi uygulamalarında eşitlik sağlamayı hedefliyor.
E-ticaret aracı hizmet sağlayıcıları için ise farklı bir uygulama getiriliyor. Bu platformlarda yer alan işletmeler, platform sağlayıcısının konumlandırdığı sanal POS'ları kullanarak tahsilat yapabilecek. Bu düzenleme, özellikle küçük ölçekli e-ticaret işletmelerinin platform üzerinden satış yapmalarını kolaylaştırırken, aynı zamanda vergi takibini de güçlendiriyor.
Online marketplace'lerde faaliyet gösteren satıcılar için bu değişiklik, operasyonel süreçlerinde köklü değişiklikler anlamına geliyor. Artık her satıcı, kendi mali durumunu ve vergi yükümlülüklerini platform üzerinden şeffaf bir şekilde yönetmek zorunda kalacak. Bu durum, e-ticaret sektöründe uzun vadede daha sağlıklı bir rekabet ortamının oluşmasına katkı sağlayacağı öngörülüyor.
Bankalara da büyük sorumluluk yüklendi
Yeni düzenleme, sadece mükellefler değil, banka ve ödeme hizmet sağlayıcıları için de ciddi sorumluluklar getiriyor. Bu kurumlar, mükelleflere doğru cihaz ve sistemleri temin etmekle yükümlü tutulurken, aynı zamanda söz konusu cihazların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını izlemek zorunda kalacak. Bu durum, finansal sektörde de operasyonel değişiklikleri beraberinde getiriyor.
Seyyar EFT-POS cihazı verme işlemlerinde de kısıtlamalar getiriliyor. Bankalar, yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti bulunan mükelleflere artık seyyar POS cihazı veremeyecek. Bu düzenleme, mobil ödeme hizmetlerinde standardizasyonu artırırken, aynı zamanda kayıt dışılığın önlenmesinde önemli bir adım oluşturuyor.
Ödeme hizmet sağlayıcılarının izleme ve raporlama yükümlülükleri de artırılıyor. Düzenli aralıklarla GİB'e sunulacak raporlarla, sistem kullanımının amacına uygunluğu takip edilecek. Bu süreçte tespit edilecek usulsüzlükler, hem mükellef hem de hizmet sağlayıcısı açısından ciddi yaptırımları beraberinde getirebilecek.
Kayıt dışılığa karşı son kalede teknoloji
Bu kapsamlı düzenleme paketi, Türkiye'nin kayıt dışı ekonomiyle mücadelesinde teknolojinin gücünden yararlanma stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Geleneksel denetim yöntemlerinin yanında, gerçek zamanlı veri akışı ve otomatik kontrol mekanizmalarının devreye alınması, vergi kaçakçılığının önlenmesinde çok daha etkili sonuçlar sağlayacağı öngörülüyor.
Mali belge düzenleme ve saklama süreçlerinde de dijitalleşme hızlanacak. Kağıt belge kullanımının azaltılması, hem çevresel etki açısından pozitif bir gelişme olurken, hem de arşivleme ve takip süreçlerini kolaylaştıracak. İşletmeler için de belge yönetimi maliyetlerinde önemli tasarruflar sağlanması bekleniyor.
Yeni sistemin tam olarak devreye alınmasının ardından, Gelir İdaresi Başkanlığı'nın elinde kayıt dışılığı anlık olarak tespit edebilecek çok daha güçlü araçlar olacak. Bu durum, hem caydırıcılık etkisi yaratacak hem de denetim süreçlerini hızlandıracak. Vergi mükelleflerinin sistem değişikliğine uyum sağlaması için geçiş dönemi süreçleri ve eğitim programları da planlanıyor.