ŞERİF ERDİKİCİ/30 yıldır yüzde 100 ihracat odaklı çalışan Öz Simge Tekstil firmasının sahibi Şahika Aşkıner, başarısının sırrını, "Hedefim para kazanmak değil, başarı oldu. Ve sevdiğim işi yapmanın huzurunu yaşadım" sözleriyle açıkladı. Gençlere sevdikleri işi bulana kadar çabalamalarını öneren Aşkıner, "Onu bulduğunuz zaman işi hobi gibi yapıyorsunuz. İş stres yaratmıyor. Keyif alıyorsunuz. İşe gelmek bir zul olmuyor. Her ne yapıyorsanız onu en iyi şekilde yapmalısınız." ifadelerini kullandı. İşte başarılı olunduğunda zaten paranın arkadan geldiğini belirten Aşkıner, etik kurallara da son derece bağlı olduğunun altını çizdi. Şahika Aşkıner, "Yetiştiriliş açısından ve aldığım aile terbiyesi nedeniyle son derece etik değerlere sahibim. Hem müşterilerime hem çalışanlarıma karşı dürüstlüğü ön planda tutarım. Kimsenin asla hakkını yemedim. Çalışanlarımız son kuruşuna kadar sigortalıdır. Onları ailem gibi görüp en iyi yemekleri vermeye, en iyi şartları sağlamaya çalıştım." diye konuştu.
"Japon Firması Gibiyiz"
Firmasını japon firmalarına benzeten Aşkıner, "Buraya giren en az 15 yıl çıkmaz. Firmada çalışanların süresi inanılmaz uzundur. 70 yaşına merdiven dayanan bir elemanım bile var. Bunun nedeni işleriyle çalışma ortamını sevmelerinden ve çalışmalarının karşılığını almalarından kaynaklanıyor. Çalışanlarıma kötü muameleye, istismara, baskıya maruz kalmadıkları özgür ve demokratik çalışma şartları yaratmaya çalıştım." ifadelerini kullandı. Aşkıner'in işçilere yönelik bu olumlu yaklaşımının karşılığını alması gecikmemiş. Ülkede yaşanan krizlere rağmen ayakta kalmayı başarmış. Ülkenin yaşadığı krizlere ek olarak yurt dışında iş yaparken de herşeyin güllük gülistanlık olmadığını, İtalya'da yaşanan krizle kapanan firmalar nedeniyle çok ciddi rakamlar kaybettiklerini dile getiren Aşkıner, "Böyle batma ile batmama arasında bir yerde geldik, gittik. İşçilere üç ay para ödeyemediğimiz zamanlar oldu. O dönemde o insanların bize olan güveni bizi ayakta tuttu. Yarattığım firma bağımlılık ve sadakati o kriz anında bana geri döndü. İnsanlar üç ay maaşlarını almadılar. Hiçbiri işlerini aksatmadılar. Mutfağımız var, öğle ve gerektiğinde akşam yemekleri veririz. Bir ay yemek veremeyeceğimi söyledim. Herkes evinden yemek getirdi. Yani burada grup ruhu oluşturduk. Kanımızın son damlasına kadar ayakta durmak için mücadele ettik. Doğruluktan şaşmamak, çalışan hakkı yememek; ne müşteriye ne de çalışanınınza karşı güveni kaybetmemeye yönelik çabalarımız bize başarı olarak geri döndü" dedi.
Dört yabancı dil biliyor
Aynı zamanda Ege İş Kadınları Derneği (EGİKAD) Başkanı olan Şahika Aşkıner dört yabancı dili akıcı bir şekilde konuşabiliyor. Aşkıner, İngilizceyi lisede, Almancayı üniversiteye giderken Goethe Enstitüsü'nde kursta öğrendi. Bununla yetinmeyen Şahika Aşkıner 35 yaşında İtalyanca'yı ve 42 yaşında İspanyolcayı öğrenme başarısı gösterdi.
Ailesi varlıklı
Şahika Aşkıner'in babası rahmetli Yalçın Yörükoğlu sadece Tire'de değil İzmir'de de iz bırakan önemli bir işadamıydı. Tire Süt Kooperatifi ortaklarından olan Yörükoğlu, Tire'nin ilk zeytinyağı fabrikasını da kuran isim. Yalçın Yörükoğlu rahmetli Ahmet Priştina ile iki soğuk hava deposunun da sahibiydi. Kipa'yı kuran 15 iş adamından biri olan baba Yalçın Yörükoğlu, EBSO ve Ticaret Borsası'nda ağırlığı olan ve İzmir'de de çok tanınan bir iş adamıydı. Anne tarafında da dedesi Adnan Menderes'in en yakın arkadaşalarından birisi. Hatta DP dedesinin evinde kurulmuş. Anneanne Beyrutlu, dedesiyle Hatay'da tanışıyorlar. Dedesi Hataylı. Daha sonra Aydın'a geliyorlar. Anneanne 17-18 yaşında üç lisan konuşurmuş. Arapça, İngilizce, Fransızca. Keman ve piyano çalarmış. Ecevit'in Başbakan olduğu dönemlerde kimse yurt dışına çıkamazken Şahika Aşkıner 15 yaşında üç ay Amerika'ya dayısının yanına tatile gitti. Dayısı Kenan Şahin ABD'nin en önemli 100 insanı arasında bulunuyor. 80 yaşında ve MIT Üniversitesi' ne 100 milyon dolar bağış yaparak ABD'deki en yüksek bağışlardan birine imza atmasıyla dikkat çeken bir kişi. Aşkıner, varlıklı bir aileye mensup olmasına rağmen üniversiteden mezun olduğunda babasının beş altı fabrikasında çalışmayı tercih etmedi ve fabrikasını kurarken ailesinden destek talebinde bulunmadı. İş hayatına önce anne babasını karşısına alma pahasına gazeteden iş ilanıyla Vestel'de asgari ücretle işe girdi. Firmanın dış ilişkiler departmanında iki sene çalışan Aşkıner, yolun uzak olması nedeniyle oradan ayrıldı. Daha sonra Türk Ekonomi Bankası'na girdi. Altı ay orada çalıştıktan sonra işe ısınamayan Aşkıner, Akdeniz Tekstil'de tekstil sektörünü tanıma fırsatı buldu. Müşteri temsilcisi olarak çalışmaya başladığı firmada kendisinden yaşça daha büyük ve tecrübeli tekstil mühendisi olan bir kadın arkadaşının yönlendirmesiyle fason atölyesi kurarak Öz Simge Tekstil firmasının temellerini attı. 10 tane ikinci el makinayla başlayan ticari hayatında iki sene sonra işe başladığı arkadaşının ayrılmasıyla tek başına kaldı. Günde 16/17 saat çalışarak firmayı yavaş yavaş büyüten Aşkıner, Hollanda'ya ihracata başladı.
Ailesinden destek almadığının altını çizen Aşkıner, kendisini "Dünya insanı" olarak tanımlıyor ve hayata daima pozitif baktığını belirtiyor. Aşkıner bugünkü genç jenerasyonu ise eleştirerek şunları söyledi: "Başarmak için çok çalışmanız gerekiyor. Şimdiki jenerasyonda bu yok. Onlara göre herşeyin başı, öncelik para ve az çalışmak. Gençlerin yüzde 80'inde benim gördüğüm felsefe bu. Üretime tamamen karşılar, bu yüzden ara eleman bulamıyoruz. Gençler kendilerini geliştirmeye çalışmıyorlar. Bu şekilde başarılı olma ihtimalleri düşük."