İzmit’te oturan Serpil-Faruk Güral (44) çifti, evliliklerinin sekizinci yılı olan 2013 yılında tüp bebek tedavisiyle ilk çocuklarını kucağına aldı. Aradan geçen üç yılın ardından çift, 2016 yılında yeniden çocukları olacağını öğrendi. Anne Serpil Güral, hamilelik sürecindeki kontrollerini İzmit’te bulunan özel hastanede başlattı. Anne Güral, hamileliğinin yedinci ayında düşük tehlikesi yaşadı.
Süreç devam ederken çiftin iddiasına göre doktorlarına ve hastaneye dörtlü tarama testi ile birlikte tahlillerinin tamamını yaptırmak istediklerini söyledi. Doktor ise tahlillere gerek olmadığını, bebeğin sağlıklı olduğunu söyledi.
Anne Güral’ın hamileliğinin sekizinci ayındayken doktor, bebekte bağırsak enfeksiyonu yaşandığını ve ölüm tehlikesi olduğunu belirterek anneyi doğuma aldı. Bebeğin doğmasının ardından topuk kanı taraması yapıldı. Yapılan taramada bebeğin Down sendromlu olduğu anlaşıldı.
MAHKEME, HASTANENİN TAZMİNAT ÖDEMESİNE HÜKMETTİ
Hamilelik sürecinde hastaneden ve doktordan tahlillerin tamamının yapılmasını istediklerini ancak bu talebin reddedildiğini belirten çift, süreçte hastane ve doktorun ihmali olduğu gerekçesiyle 2016 yılında maddi-manevi tazminat talebiyle hastaneye dava açtı. Kocaeli 1. Tüketici Mahkemesi’nde açılan dava, sekiz yıl sonra sonuçlandı. Mahkeme, hastanenin çifte 21 milyon 89 bin 691 TL 15 kuruş maddi, 200 bin TL manevi tazminat ödemesine hükmetti.
‘ÖZEL İLGİ ALABİLMEK ADINA ÖZEL HASTANEYE GİTTİK’
Süreci anlatan baba Faruk Güral, “Allah, bize ilk çocuğumuzu sekiz yıl sonra nasip etti. Çocuğumuz, tüp bebek tedavi sonrasında doğdu. İkinci çocuğumuz, doğal yollardan oldu ve hamilelik süreci boyunca üzerinde çok durduk. Maddi durumumuz çok iyi değildi o dönemler, işsizdim ama özel bir hastaneye gitmek istedik. Özel ilgi alabilmek adına özel hastaneye gittik. Hastaneye gittiğinizde insanlar nasıl özel ilgi bekler, 15 günden 15 güne gidersiniz, ense yapısına, kalp atışına bakarlar ama bunların hiçbiri fark edilmedi” dedi.
‘TAHLİLLERİN TAMAMINI YAPTIRMAK İSTEDİK ANCAK YAPILMADI’
Hamilelik sürecinde sorunların yaşandığını belirten Faruk Güral, “Hamilelik sürecinin altıncı, yedinci ayında annenin mide bulantıları, düşük tehlikesi gibi süreçleri yaşadık. Çocuğun hiç kıpırdamadığını öğrendik. İlk taramadan sonrasında tahlillerin tamamını yaptırmak istedik ancak tahlillerimiz yapılmadı. Biz bunların yapılmasını istemiş olmamıza rağmen yapılmadı. Neden yapılmadı? Doktorumuz, ‘Bana güvenmiyor musunuz? Ben size ne söylüyorsam odur’ dedi.
Doktor sonuçta. ‘Gerek yok, bebeğiniz gayet sağlıklı’ dedi. ‘Bu tarz sorunlar yaşıyoruz, problem olmaz mı?’ dediğimizde bize ‘Hayır. Ben bu işin uzmanıyım. Bana güvenmeniz gerekiyor’ diyerek tahlilleri istemiş olmamıza rağmen yaptırmadılar. Biz de tabi güvendik” ifadelerini kullandı.
‘İŞİN UCUNDA ÖLÜM OLDUĞU İÇİN BİZ DE KABUL ETTİK’
Eşinin hamileliğinin sekizinci ayında doktorun tavsiyesi ile erken doğum gerçekleştirildiğini ifade eden baba Güral, “Sekizinci aya girildiğinde doktor, doğuma alması gerektiğini söyledi. Sebebini sorduğumuzda bebeğin bağırsak enfeksiyonu yaşadığını ve ölüm tehlikesi olduğu için bir an önce alması gerektiğini söyledi. İşin ucunda ölüm olduğu için biz de kabul ettik. Bir gün sonra eşim ameliyata alındı ve doğumun ardından bebeğin Down sendromlu olduğunu öğrendik. Tabi biz Down sendromu nedir bilmiyoruz. Yoğun bir psikolojik baskı yaşadık. Sonrasında ‘Biz bu süreci nasıl atlatırız, psikolojik ve maddi süreci nasıl atlatırız?’ diye çok düşündük.
‘Bu engelleri kaldıralım’ denilen ülkemizde engelleri maalesef kaldıramıyoruz. Her şey maddiyat içeriyor. Bu maddiyatlar, seanslar şu anki haliyle en düşük 1000 TL’den başlıyor. Baktığımda yetiştiremem, yani iyi bir aile bireyi olamam, iyi bir çocuk yetiştiremem düşüncesiyle dava açmaya karar verdim” diye konuştu.
‘BU DAVAYI ÇOCUĞUMUN HAKKI OLDUĞU İÇİN AÇTIM’
Dava süreci ve karar hakkında da konuşan baba Güral, şu ifadelere yer verdi;
“Sekiz yılın sonunda davamız, çok şükür lehimize sonuçlandı. Tüm Türkiye'deki aileler için de emsal olmasını, bütün mağdur ailelerin haklarını aramalarını istiyorum. Karar, lehimize sonuçlandı. Miktarı biz belirlemedik. Hiçbir zaman maddiyatta gözümüz yoktu. Avukatımız Feride Külcü’nün yönlendirmesiyle 21 milyon civarında lehimize sonuçlandı. Aslında çok heyecanlıyım, çok mutluyum. Daha doğrusu çocuğuma güzel bir gelecek hazırlayacağım için çok mutluyum. Tüm Türkiye'deki ailelere emsal olmaktan mutluyum. Açıkçası bu açıdan gurur duyuyorum.
Çocuğumuzun eğitimi için harcayacağım. Onun için bu yola başvurduk ve sonuna kadar da devam edeceğim. Çocuğum 8 yaşına geldi. Hala bezleniyor, konuşamıyor. Yürümesi çok geç oldu, 3.5 yaşında yürümeye başladı. Bu eğitim süreçleri çok fazla oldu. Doğduğunda 36 günlük bir yoğun bakım süreci vardı, bu süreç bizi çok etkiledi. Yani 36 gün yavrumuza kavuşamadık. Boğazından hortumuyla beslenmişti.
Süreçler bizi çok üzdü, çok yıprattı. Maddi-manevi tabi ki yıprandık. Tabi ki o benim evladım. Ben bu davayı Down sendromlu olduğu için değil, çocuğumun hakkı olduğu için açtım ve neticesinde iyi sonuçlandı. Tüm ailelere de haklarını araması için emsal olmaktan gurur duyuyorum.”