Nakil sonrası kontrolde bir araya gelen hastalar, "Her organ bir hayat. Organlarınızı bağışlayın" çağrısında bulunurken, Prof. Dr. Hüseyin Töz, "Ülkemizde dünya standartlarında böbrek nakli yapılıyor. Ancak yüzde 90'ı canlı vericiden. Hekimler olarak isteğimiz bu oranı tersine çevirmek. Kadavradan nakil yaptığımız hastalarımızın da çağrısı bu yönde. Kadavra bağış oranın artması çok önemli" dedi.

Çeşitli rahatsızlıkların böbrek nakline götürdüğü, yıllardan beri makineye bağlı yaşam süren ve aynı sorunları yaşayan Abdülsamat Kaynak (52), Mert Mutlu (45) ve Özlem Pekel (48) ile Hüseyin Ersoy'un (68) yolları Acıbadem Kent Hastanesi'nde kesişti. Böbrek hastası olarak benzer çaresizlikleri yaşayan 4 hastanın kaderi yıllardır bekledikleri 'kadavradan organ bağışı' ile değişti. 4 hastanın nakilleri nefroloji uzmanları Prof. Dr. Hüseyin Töz, Doç. Dr. Ebru Sevinç Ok, Üroloji uzmanları Dr. Işık Özgü, Dr. Uğur Saraçoğlu, Doç. Dr. Aşkın Eroğlu'un yer aldığı ekip tarafından gerçekleştirilirken, 4 hasta nakil sonrası muayenede bir araya geldi. Birlikte '2. Hayat' pastasını kesen hastalar, 'Her bağış yeni bir hayat', 'Organ bağışçısı olun, hayat verin', 'Organ bağışı hayat kurtarır' ve 'Bağış varsa hayat var' yazılı dövizlerle kadavradan bağışların artması için çağrıda bulundu, hikayelerini anlattı.
 
AİLECE POLİKİSTİK BÖBREK HASTALARI
Böbrek yetmezliği hastası Abdülsamat Kaynak, maddi imkansızlıklar nedeniyle çalışmak üzere ailece 1978 yılında Mardin'den İzmir'e göç ettiklerini, 9 kardeşin 4'üncüsü olduğunu söyledi. Polikistik böbrek hastalığının kendisini böbrek nakline götürdüğünü, 9 kardeşin 9'unda da bu hastalık olduğu için hiç vericisinin bulunmadığına dikkati çeken Kaynak, "Diyalize iki yıl kadar girip, çoğu zaman bıraktığını söyledi. Kaynak, "Polikistik böbrek hastalığı bizim ailemizin hastalığı. İki abimden biri böbrek nakli, diğeri rahmetli oldu. Bu bende daha büyük baskı oluşturdu. Diyaliz sürecine son aşamada girdim. Böbrekler neredeyse çalışmıyordu. Diyalize başladım. Ancak konsantre olamayıp, bir sene içinde diyalizi de bıraktım. 3,5 aydır da diyalizden vazgeçtim. Resmen ölümü beklerken böyle bir şey oldu. Tam doğum günümde, 27 Eylül 2023'te bana uygun böbrek çıktı. Bu hayatımın ilk hediyesi oldu. Hayatım boyunca hiç doğum günü kutlamadım, hediye almadım.
Şu an çoğu insana minnettarım, yeniden bir hayata başladım. Doktorlarıma, rahmetlinin ailesine şükran borçluyum. Çevremde 10' a yakın kişi benim naklimden sonra organ bağışçısı oldu. Artık ben de organ bağışçıyım" dedi.

YAKLAŞIK 9 YIL DİYALİZE GİRDİ
8 yaşlarındayken diyabet tanısı aldığını, 2015 Şubat'ta diyaliz serüveninin başladığını belirten Mert Mutlu da "Benimki şekere bağlı böbrek yetmezliği. Diyalize girmeye başlayalı  önümüzdeki şubat ayında 9 yıl dolacaktı. 9 yıl önce yazıldığım kadavra organ listesinden şans yüzüme güldü. Bir yakınım verici olmuştu ama yapılan tetkiklerde başka sağlık sorunu çıkınca nakil yapılamamıştı. Bana da yıllarca beklemek düştü. Sonunda geçen 3 Kasım'da kadavradan bağış çıktı ve nakil oldum" diye konuştu.

Bunca yıldan sonra nakil olmanın değişik bir duygu olduğunu vurgulayan Mutlu, “Hayattan çok şey götürüyor. Haftada 3 gün diyalize giriyorsunuz. 4 saat sürüyor. Çıktıktan sonraki süreç ayrı. Dikkat etmeniz gereken konular ayrı. Hiçbir programı düzgün yapamıyorsunuz. Bence herkesin bağış yapması gerekiyor. Bir kişinin bağışı 8 kişinin hayatını kurtarıyor. Organını taşıdığım kişiye her gün bir duam var. Allah razı olsun, beni tekrar hayata kazandırdı. Ona hep dua ediyorum" diye konuştu.
 
YENİ YILA GİRERKEN YENİ HAYAT
Balıkesir'in Ayvalık ilçesinde yaşayan, 68 yaşındaki bir çocuk babası Hüseyin Ersoy da kendisine 17 yıl önce nedeni belirlenemeyen böbrek yetmezliği tanısı koyulduğunu söyledi. Tanıyla birlikte diyalize başladığını, ömrünün 17 yılını makineye mahkum geçirdiğini belirten Ersoy, bu mahkumiyetten kurtulmanın sevincini yaşadığını aktardı. 2024'e sayılı günler kala 25 Aralık 2023 günü bağış böbrek sayesinde ikinci hayata başladığını belirten Ersoy, "Bu sürecin zorluklarını anlatmaya kelimeler yetmiyor. İnsanları duyarlı olmaya çağırıyorum. Lütfen bağışta bulunun. Bir organ bir can demek" dedi.

HAMİLELİK HASTALIĞI TETİKLEDİ
Son 4 ayda yapılan bağışların sonucuyla 4 Ocak 2024'te nakil olan bir çocuk annesi Özlem Pekel de Berger hastalığı olarak da bilinen 'IgA nefropati' denilen bir rahatsızlığının olduğunu belirtti. Pekel, “Bu ancak hamileliğim sırasında tansiyonumun yükselmesiyle ortaya çıktı. Bebeğimi 8'inci ayda almak zorunda kaldılar. Bir yıllık ilaç tedavisinin ardından da bu hastalığın tanısı konuldu. Ardından da diyaliz başladı. Anne babam çok yaşlıydı, kız kardeşimin böbreği uyumluydu ben istemedim. Çünkü her konuda o bana destek. Eşimin kan grubu uymadığı için verici olamadı. 9 yıl önce kadavraya yazıldım ve bekledim. Çok zor yıllardı, eşime daha çok iş düştü. Aile yanımızda yoktu. Bakıcılar, kreşler ama bu zaman zarfında diyaliz çok yorucu bir süreçti. Her şeyden uzak kaldım. Özel günlerinin çoğunda çocuğumun yanında değildim. Nakil operasyonum çok yeni. Henüz evimde bir gün kaldım. Ne olduğunu tam anlamadım; diyalize gitmiyorum, makineye bağlanmıyorum, şu an bir şaşkınlık içindeyim. Herkese organ bağışı çağrısında bulunuyorum. Hayat kurtarmak kadar güzel bir şey yok" dedi.

ORANLARI TERSİNE ÇEVİRMEK
4 ay içinde yaklaşık 1-2'şer ay arayla kadavradan bağış organlarla nakil olan hastaların makinesiz bir yaşama başladıklarını belirten Acıbadem Kent Hastanesi Böbrek Nakli Ekibinden Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Töz, "Böbrek hastalarının büyük bir kısmı aslında diyalizde tedavi görüyorlar. Biz istiyoruz ki böbrek nakli olan hasta sayımız artsın. Türkiye böbrek naklinde önemli bir yerde hem nicelik hem nitelik olarak dünya standartlarında. Fakat bizim vericilerimizin çoğunluğu canlı verici. Ailelerden gelen vericiler var. Ülkemizde yılda 3 bin 500 civarında böbrek nakli yapılıyor. Nakillerde nicelik ve nitelik olarak dünya standartlarındayız. Ancak bizde yüzde 90'ı canlı vericilerden yapılıyor. Batıda ters oran var. Ancak yüzde 20/30'u canlı vericili nakiller. Bizim de çabamız oranı Avrupa standartlarında tersine çevirebilmek. Kadavra bağışı artsın, bu konuda farkındalık olsun, aileler daha hassasiyet göstersin istiyoruz. Organ bağışçısı olmak isteyenler ailelerine bu konuda düşüncelerini açıklasın ki organ bağışı da artsın. Çünkü her hastamızın canlı vericisi olmayabiliyor. Bu 4 hastamız örneğinde olduğu gibi. Dolayısıyla bu hastaların aslında nakil olabilmeleri için de tek şansları kadavra bağışlarının artması oluyor" dedi.

Kaynak: DHA