İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Türkiye'de ağır bir çürüme, çöküş yaşandığını ifade ederek "Nerede bu devlet diye sormak istiyorum” dedi.
Ankara’da gazetecilerle bir araya gelen İmamoğlu, konuşmasına Türkiye gündemindeki olaylara değinerek “Ağır bir çürüme, ağır bir çöküş yaşıyoruz" ifadeleriyle başladı. "Nereye el atsanız elinizde kalıyor" diyen İmamoğlu, şunları söyledi: "Yenidoğan bebeklerin yaşam hakkı, alçakların para hırsıyla elinden alınıyor ve gerçekten artık yüzümüz gülmüyor, suratımız asık bir biçimde birbirimize bakar durumdayız. Gasp, cinayet, tecavüz suçluları salıverilip aynı suçları tekrar işlerken, mafya ve çeteler fütursuzlaşırken, bebeklerin canına kastedilirken, gasp, cinayet, tecavüz suçluları salıverilip aynı suçları tekrar işlerken ‘nerede bu devlet’ demek istiyorum. Sağlık sistemi, eğitim, vergi adaleti, hukuk ve hürriyet... İşte biz, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, legal hayatlarımızı hayatın her alanındaki illegal yapılara teslim etmemek, bu konuda güçlü bir toplum var etmek zorundayız. Bu mücadelede koruyucu güç, sağlıklı bir devlet yapısıdır.”
Ülkenin bu hale gelmesinde “liyakatsizliğin” etkili olduğunu, eş, dost, akrabayla Devleti yönetilemeyeceğini belirten İmamoğlu, “Devlet yönetimini milletin iyi yetişmiş evlatlarına teslim ederseniz bu milletin sırtı yere gelmez. Tam aksine kaçan trenler değil, trenlerin ön kompartmanına geçen bir millet haline dönüşürüz. Bu aşamadan itibaren tabii ki erken seçimin koşulları vesaire bekliyoruz, beklemiyoruz. Bu tarafına girmek istemiyorum ama şu tarafı söylemek istiyorum: Bugün itibariyle bu seçimi kazanacak bir iktidar önümüzde yoktur. Bu seçimi kaybederse bir tek muhalefet olarak biz kaybederiz” görüşünü aktardı.
BAŞKALARININ TÜREME DURUMU VAR
Fethullah Gülen’in örgütsel yapısının Türkiye’nin bir dönemine kara leke olarak işlendiğini kaydeden İmamoğlu, “O yapının başındaki insanı, vefatından sonra Allah’a havale ediyorum. Allah bildiği gibi yapsın derim. Ülkemize çok büyük bir travma yaşatılmıştır. Ama şu kaygımı dile getirmek isterim. Başka örgütlerin, oluşumların üreme ve türeme kapasitesi vardır. Ülkenin kurumlarına sızan, güzel dinimizi ve inancımızı alet ederek mekanizmalar oluşturan yapılar vardır. Bunların karşısında hala susanlar vardır. Yani bu memleket hukukun üstünlüğü, kurallar ve kurumlar ülkesi olmayı başaramayacak mı? İnsanını yaşat, devlet yaşasın. Bu bizim ruhumuzda var, hücremizde var. İnsanını koru, çocuğunu koru, bebeğini koru. Bakın nereye düştü mesele? Bebeğini koruya kadar düştü. Bırak cemaati şunu bunu. O bakımdan ben açıkçası yeni tehditleri daha çok önemserim."
CİDDİ BİR YARGISAL TACİZE UĞRADIM
İstinafta bulunan davasının adil ve objektif bir biçimde sonuçlanmasını dileyen İmamoğlu, bunun ilk dereceli mahkemede gerçekleşmediğini, hakimin görevden alındığını kaydetti. HSK’ya başvurup hakimin ifadesinin alınmasını istediklerini ancak reddedildiğini belirten İmamoğlu, "Ne yaşadın Sayın hakim? diye sorulmalıydı. Ben ciddi bir yargısal tacize uğradığımı düşünüyorum. 2019 yılından beri bu konunun gündemde tutulması, bir buçuk yıl sonra yargıya sevk edilmesi komik bir durum. Bunu bazen yurt dışında soranlar oluyor, utanıyorum ve anlatamıyorum. Ben yargıçlara güvenmek istiyorum ve istinafta bu işin artık sonlanarak gündemden çıkmasını istiyorum.
İmamoğlu Cumhurbaşkanı adaylığı konusundaki soruya ise “Biz zaten yola çıkmış durumdayız. Yeni bir demokratik düzeni kurma konusunda kararlıyız. Yeni, güçlü, demokratik bir halkçılık, dayanışmacı bir ülke, kapsayıcı, kutuplaştırmayan bir toplum var etme duygusu, sıçrayarak kalkınan bir ülke, her şehre, her beldeye vizyon koyabilen bir ülke var etmek istiyoruz. Çu yolun yol arkadaşı olmak, yolcusu olmak, öncüsü olmak, her konumda mücadele eden birisiyim ben. Bu bağlamda bunun bir adaylıkla tarif edilecek bir pozisyonu yok. Günü geldiğinde adaylara da milletimiz karar verecek. Sonuçta bir partim var, partimin alacağı karar var. Cumhurbaşkanına da millet karar verecek” yanıtını verdi.
MANSUR YAVAŞ'IN BAŞARISIYLA ONUR DUYUYORUM
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın başarısıyla da gurur ve onur duyduğunu aralarında yarış var algısından rahatsız olduğunu, takım arkadaşlığı yaptıklarını ve bunu çok önemsediğini söyleyen İmamoğlu, çözüm sürecine yönelik soruya ise “Kürt meselesi önemli bir meseledir. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına kalmadan çözmeliydik. Ne yazık ki çözemedik. Meclis’teki bir el sıkışmasından yorum yapılamaz. Aslında şimdiye kadar neden el sıkışmadıkları sorulmalıdır veya daha önce el sıkışanlara neden vatan haini dendi bunlar sorulmalıdır. Etnik ayrım yapmadan eşit vatandaş, eşit birey kavramı daha önemlidir. Milletin Meclis’i oradadır. Bu bir seçim stratejisi ise bunu bize getirmesinler. Boşuna hapis yatanlar var. Aslında bazı sorunlar bir hafta içinde çözülebilir” yanıtını verdi.