Ekonominin barometresi olarak kabul edilen inşaat sektöründeki maliyet artışları, Mayıs ayında bir miktar hız kesse de, yıllık bazdaki yüksek oranlar, sektörün üzerindeki baskının devam ettiğini gösteriyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı son verilere göre, İnşaat Maliyet Endeksi (İME), 2025 yılı Mayıs ayında bir önceki aya göre %0,88 artarken, asıl endişe verici tablo yıllık değişimde ortaya çıktı. Endeks, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 22,40'lık önemli bir artış kaydetti.

Her ne kadar bu yıllık artış, geçtiğimiz yıl aynı dönemlerde görülen yüzde 70'leri aşan rekor seviyelerin oldukça altında kalsa da, enflasyonla mücadele sürecinde maliyetlerin hala çift haneli yüksek oranlarda artmaya devam etmesi, hem müteahhitler hem de konut alıcıları için bir tehlike sinyali niteliği taşıyor. Aylık bazdaki %0,88'lik artış, maliyetlerdeki tırmanışın bir nebze olsun yavaşladığına işaret etse de, bu durumun kalıcı bir düşüş trendinin başlangıcı olup olmadığını söylemek için henüz erken.

Asıl yangın işçilikte: Malzeme değil, usta ücretleri maliyetleri uçurdu

Mayıs ayı inşaat maliyet verilerinin en çarpıcı ve en çok tartışılması gereken detayı, maliyet artışının ana kaynağının ne olduğu sorusunda gizli. Yıllardır maliyet artışlarında başrolü oynayan çimento, demir, seramik gibi malzeme fiyatlarının, bu kez sahneyi işçilik ücretlerine bıraktığı görülüyor.

TÜİK verileri, bu makas değişimini net bir şekilde ortaya koyuyor:

Bu rakamlar, son bir yılda, inşaat sektöründeki maliyet artışının ana itici gücünün, fahiş bir şekilde artan işçilik ücretleri olduğunu kanıtlıyor. Özellikle kalifiye usta (kalıpçı, demirci, sıvacı vb.) bulmakta yaşanan zorluklar ve artan asgari ücretin de etkisiyle, işçilik maliyetleri, malzeme maliyetlerindeki artışı neredeyse ikiye katlamış durumda. Bu durum, sektördeki "ara eleman" sorununun, artık sadece bir istihdam meselesi değil, aynı zamanda doğrudan maliyetleri ve konut fiyatlarını etkileyen kritik bir ekonomik probleme dönüştüğünü gösteriyor.

Aylık bazda ise, Mayıs ayında malzeme endeksi %1,09 artarken, işçilik endeksindeki artış %0,52 ile daha sınırlı kalmış. Ancak bu, genel yıllık trendin değiştiği anlamına gelmiyor.

Bina inşaatında da tablo farksız: Konut yapmak her geçen gün pahalanıyor

Maliyetlerdeki bu artış, doğal olarak, milyonlarca ailenin en büyük hayali olan yeni bir ev sahibi olma maliyetini de doğrudan etkiliyor. Sadece konut, ofis gibi yapıları kapsayan Bina İnşaatı Maliyet Endeksi'ndeki rakamlar da genel endeksle benzer bir tablo çiziyor.

Bina inşaatı maliyetleri, Mayıs ayında bir önceki aya göre %0,81, bir önceki yılın aynı ayına göre ise yüzde 22,46 oranında arttı. Bu kategorinin alt kırılımlarına bakıldığında da, yine işçilik maliyetlerindeki ezici üstünlük dikkat çekiyor:

  • Malzeme Endeksi (Bina): Yıllık artış yüzde 18,24.

  • İşçilik Endeksi (Bina): Yıllık artış yüzde 30,40.

Bu, yeni bir apartman dairesi veya müstakil bir ev yapmanın maliyetinin, son bir yılda sadece işçilik giderleri nedeniyle %30'dan fazla arttığı anlamına geliyor. Bu durum, özellikle kentsel dönüşüm projelerini ve yeni konut arzını olumsuz etkileyen en önemli faktörlerden biri olarak öne çıkıyor. Artan maliyetler karşısında kâr marjları eriyen müteahhitler, ya yeni projelere başlamaktan çekiniyor ya da bu maliyet artışını doğrudan satış fiyatlarına yansıtmak zorunda kalıyor.

Altyapı yatırımları da maliyet kıskacında

Maliyet artışı, sadece konutları değil, aynı zamanda ülkenin kalkınması için hayati önem taşıyan altyapı projelerini de vuruyor. Yol, köprü, baraj, tünel gibi yapıları kapsayan "Bina Dışı Yapılar İçin İnşaat Maliyet Endeksi" de yıllık bazda yüzde 22,20 oranında arttı.

Bu kategorideki asıl şok edici veri ise, işçilik ve malzeme maliyetleri arasındaki makasın daha da açılmış olması. Bina dışı yapılarda, yıllık malzeme maliyeti artışı %16,46 ile daha sınırlı kalırken, işçilik maliyetindeki yıllık artış, yüzde 35,03 gibi inanılmaz bir seviyeye ulaşmış durumda.

Bu, devletin veya kamu-özel işbirliğiyle yapılan büyük altyapı projelerinin maliyetlerinin, öngörülenin çok üzerine çıkmasına neden oluyor. Bu durum, hem kamu bütçesi üzerinde ek bir yük oluşturuyor hem de yeni altyapı yatırımlarının planlanmasını ve hayata geçirilmesini zorlaştırıyor.

Artan maliyetler konut fiyatlarına nasıl yansıyacak?

Peki, tüm bu rakamlar, ev sahibi olmak isteyen veya yatırım yapmayı düşünen vatandaşlar için ne anlama geliyor? Cevap, ne yazık ki pek iç açıcı değil. İnşaat maliyetlerindeki bu artış, kaçınılmaz olarak, önümüzdeki dönemde yeni konut satış fiyatlarına bir "zam" olarak yansıyacak.

Müteahhitler, kâr edebilmek ve işlerini sürdürebilmek için, arsa maliyetinin üzerine eklenen ve sürekli artan bu malzeme ve özellikle de işçilik maliyetlerini, konutun nihai satış fiyatına eklemek zorunda. Bu, özellikle sıfır konut fiyatlarında, mevcut enflasyonun üzerinde ek bir artış baskısı yaratacak.

Bu durumun iki temel sonucu olması bekleniyor:

  1. Konuta Erişim Zorlaşacak: Artan fiyatlar, zaten yüksek faiz oranları ve daralan kredi imkanları nedeniyle zorlanan vatandaşların konuta erişimini daha da imkansız hale getirebilir. Bu, barınma krizinin daha da derinleşmesi riskini taşıyor.

  2. Sektörde Yavaşlama Riski: Bir yanda artan maliyetler, diğer yanda düşen alım gücü ve kredi imkanları, inşaat sektörünü bir "arz-talep" kıskacına sokabilir. Müteahhitler, yüksek maliyetle ürettikleri konutları satamama riskiyle karşı karşıya kalarak, yeni projelere başlamaktan çekinebilir. Bu da, konut arzında bir yavaşlamaya ve sektörde bir daralmaya yol açabilir.

Sonuç olarak, TÜİK'in açıkladığı Mayıs ayı verileri, inşaat sektörünün ve dolayısıyla konut piyasasının, maliyetler ve özellikle de kontrol altına alınamayan işçilik ücretleri nedeniyle zorlu bir süreçten geçtiğini gösteriyor. Enflasyonla mücadelede mesafe alınsa bile, maliyetlerdeki bu yapışkan artışın önüne geçilemediği sürece, konut fiyatlarındaki tırmanışın durması ve vatandaşın rahat bir nefes alması pek mümkün görünmüyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ