Türkiye ekonomisinin, üretim, ihracat ve istihdam odaklı büyüme hedefleri doğrultusunda ilerlediği bir dönemde, iş gücü piyasasından gelen veriler, hem umut veriyor hem de önemli dersler içeriyor. Türkiye İş Kurumu'nun (İŞKUR) yayımladığı Haziran 2025 istatistikleri, istihdam piyasasındaki dinamizmi ve hangi sektörlerin eleman arayışında olduğunu net bir şekilde ortaya koydu. Tek haneli işsizlik rakamlarının korunduğu ve istihdamın rekor seviyelere ulaştığı bir iklimde, firmaların eleman talebi de artarak devam ediyor.

İŞKUR verilerine göre, sadece Haziran ayı içerisinde, kurum aracılığıyla tam 145 bin 900 kişi yeni bir işe kavuştu. Bu rakamın cinsiyet dağılımına bakıldığında, işe yerleştirilenlerin 88 bin 520'sinin (%60.7) erkek, 57 bin 380'inin ise (%39.3) kadın olduğu görülüyor. Bu, istihdam piyasasında erkek egemen yapının devam ettiğini, ancak kadınların da iş gücüne katılımda önemli bir yer tuttuğunu gösteriyor.

Türkiye sanat sahnelerinde tarihi başarı
Türkiye sanat sahnelerinde tarihi başarı
İçeriği Görüntüle

İşveren tarafından açılan açık iş pozisyonları ise, talebin ne denli canlı olduğunun bir diğer kanıtı. Haziran ayında İŞKUR'a işverenler tarafından bildirilen açık iş sayısı 208 bin 139'a ulaşırken, 2025 yılının ilk altı aylık döneminde bu rakam, 1 milyon 195 bin 954 gibi devasa bir sayıya ulaştı. Bu açık işlerin neredeyse tamamının özel sektörden gelmesi, ekonominin lokomotifinin özel sektör yatırımları ve büyümesi olduğunu bir kez daha teyit ediyor.

Sektörlerin mücadelesi: imalat lider, hizmet sektörü yıldız

İŞKUR verileri, sektörler bazında incelendiğinde ilginç bir tablo ortaya koyuyor. 2025'in ilk yarısında, en fazla açık iş ilanı veren sektör, Türkiye ekonomisinin bel kemiği olan "İmalat Sanayi" oldu. Fabrikaların, atölyelerin ve üretim tesislerinin yer aldığı bu sektör, nitelikli ve niteliksiz iş gücüne olan daimi ihtiyacını koruyor.

Ancak, en çok işe yerleştirme yapılan mesleklere bakıldığında, ibrenin hizmet sektörüne kaydığı görülüyor. Bu durum, imalat sanayinin aradığı spesifik niteliklerdeki elemanları bulmakta zorlandığını, hizmet sektöründeki pozisyonların ise daha geniş bir aday havuzuna hitap ettiğini ve sirkülasyonun daha yüksek olduğunu gösteriyor. Mesleklere göre yapılan sıralamada, en fazla işe yerleştirmenin sırasıyla "Turizm ve Otelcilik Elemanı", "Özel Güvenlik Görevlisi (Silahsız)" ve "Reyon Görevlisi" mesleklerinde yapılması, bu tezi güçlendiriyor. Bu, Türkiye'de ekonominin çarklarının, hem bacası tüten fabrikalarla hem de insan odaklı hizmet işletmeleriyle birlikte döndüğünü gösteren önemli bir veri.

İşte türkiye'nin en çok aranan 10 mesleği ve anlattıkları

İŞKUR'un açıkladığı en çok işe yerleştirme yapılan 10 meslek, aslında Türkiye'nin mevcut ekonomik yapısının, sosyal alışkanlıklarının ve iş gücü ihtiyacının bir özetini sunuyor. İşte o liste ve her bir mesleğin bize anlattıkları:

  1. Turizm ve Otelcilik Elemanı: Listenin zirvesinde bu mesleğin yer alması, özellikle yaz aylarında hiç de şaşırtıcı değil. Türkiye'nin bacasız sanayisi olan turizm, Haziran ayıyla birlikte sezonun en yoğun dönemine giriyor. Oteller, restoranlar, tatil köyleri ve eğlence mekanları, artan talebi karşılamak için resepsiyonistten kat görevlisine, animatörden bellboy'a kadar geniş bir yelpazede "turizm ve otelcilik elemanına" ihtiyaç duyuyor. Bu, mevsimsel bir istihdam olsa da, ülke ekonomisi için hayati önem taşıyor.

  2. Özel Güvenlik Görevlisi (Silahsız): Listenin ikinci sırasındaki bu meslek, modernleşen ve kentleşen Türkiye'nin bir gerçeğini yansıtıyor. Alışveriş merkezleri, siteler, hastaneler, fabrikalar, konser alanları ve kamu binaları gibi hayatın her alanında, özel güvenlik görevlilerine olan talep hiç azalmıyor. Bu, hem sürekli bir istihdam kapısı yaratıyor hem de toplumdaki güvenlik ihtiyacının ne denli arttığını gösteriyor.

  3. Reyon Görevlisi: Üçüncü sıra, perakende sektörünün gücünü simgeliyor. Büyük süpermarket zincirlerinin, yapı marketlerin ve mağazaların ülke geneline yayılması, rafların düzenlenmesi, stok takibi ve müşteri yönlendirmesi gibi görevleri üstlenecek reyon görevlilerine olan ihtiyacı sürekli kılıyor. Bu alandaki yüksek personel sirkülasyonu da, açık iş sayısının her zaman yüksek olmasına neden oluyor.

  4. Güvenlik Görevlisi: İkinci sıradaki "silahsız" ibaresi olmayan bu genel kategori de, güvenlik sektörünün ne kadar geniş bir istihdam alanı olduğunu teyit ediyor.

  5. Servis Elemanı (Garson): Turizm sektörüyle doğrudan bağlantılı olan bu meslek, yeme-içme ve eğlence sektörünün büyüklüğünü gösteriyor. Restoranlar, kafeler, oteller ve barlar, müşteri memnuniyetinin en önemli halkası olan garsonlara her zaman ihtiyaç duyuyor.

  6. Konfeksiyon İşçisi: Bu madde, imalat sanayinin listedeki en güçlü temsilcisi. Türkiye'nin, tekstil ve hazır giyim sektöründe hala dünyanın en önemli üreticilerinden biri olduğunu kanıtlıyor. Dikiş makinesinin başında çalışan binlerce konfeksiyon işçisi, ihracatın ve üretimin devamlılığını sağlıyor.

  7. Market Elemanı: Reyon görevlisine benzer şekilde, perakende sektörünün vazgeçilmez bir diğer pozisyonu.

  8. Diğer İmalat ve İlgili İşçiler (Elle): Bu genel kategori, imalat sanayinin farklı kollarında, özel bir makine uzmanlığı gerektirmeyen, daha çok el becerisine dayalı işlerde çalışan (paketleme, montaj, taşıma vb.) mavi yakalı personele olan yüksek talebi ifade ediyor.

  9. Satış Elemanı / Danışmanı: Perakende ve ticaretin kalbi olan bu meslek, mağazalarda, teknoloji marketlerinde veya kurumsal satış departmanlarında ürün ve hizmetlerin müşteriye ulaştırılmasını sağlıyor. İletişim becerisi yüksek satış danışmanları, firmalar için her zaman değerli.

  10. Kasiyer: Listenin onuncu sırasında yer alan kasiyerlik, perakende sektörünün bir diğer kilit pozisyonu. Ticaretin olduğu her yerde, kasada duracak güvenilir ve dikkatli personele ihtiyaç duyuluyor.

Diplomalı işsizliğe acı bir ders

Bu liste, Türkiye'deki en temel ve en acı sorunlardan biri olan "diplomalı işsizlik" gerçeğiyle de yüzleşmemizi sağlıyor. Listede, mühendis, avukat, mimar, sosyolog gibi dört yıllık üniversite programlarından mezun olmayı gerektiren beyaz yaka mesleklerin neredeyse hiç yer almaması, son derece düşündürücü. Milyonlarca gencin üniversite okumak için yıllarını ve ailelerinin birikimlerini harcadığı bir ülkede, iş piyasasının reel talebinin, daha çok hizmet ve ara kademe üretim pozisyonlarında yoğunlaşması, eğitim sistemi ile ekonomi arasındaki derin kopukluğu gözler önüne seriyor.

Bu tablo, "ara eleman" olarak küçümsenen pozisyonların, aslında ekonominin "aranan elemanı" olduğunu gösteriyor. Meslek liselerinin, çıraklık eğitim merkezlerinin ve sertifika programlarının, ülkenin gerçek ihtiyaçlarına cevap verme konusunda ne kadar hayati bir rol oynadığı bir kez daha anlaşılıyor. Bu veriler, hem eğitim politikalarını belirleyenlere hem de kariyer planlaması yapan gençlere, sahadaki gerçek talepleri görmezden gelmemeleri konusunda önemli bir uyarı niteliği taşıyor. İyi bir ustanın, nitelikli bir güvenlik görevlisinin veya işini seven bir turizmcinin, birçok üniversite mezunundan çok daha kolay iş bulabildiği bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Bu gerçeği kabul etmeden, istihdam sorununa kalıcı bir çözüm bulmak da pek mümkün görünmüyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ