İsrail'in günlerdir orantısız güç kullanarak, Gazze’yi ağır bombardıman altında tuttuğunu belirten Doç. Dr. Savaş Eğilmez, "Çoğu çocuk, çok sayıda kişiyi öldüren İsrail'in hedefleri arasında, her türlü olayda dokunulmazlığı olan sağlık kurum, kuruluş, araç ve personeli de yer alıyor. İsrail'in attığı bu bombalar sadece çoğu çocuk olan masum sivillerin üzerine değil, aslında bütün insanlığın vicdanına atılmaktadır. Gerçekte tüm dünya bir savaşa değil, büyük bir vahşete tanıklık etmektedir. İsrail'in yaptığı bu soykırım, tüm ülkeler için bir insanlık sınavıdır. Yazık ki bu sınavda özellikle Batı dünyası bir kez daha sınıfta kalmaktadır.
İsrail'in savaş suçlarına sessiz kalan ve hatta suçlarını destekleyen Batı dünyası, aynılarını 1'inci Dünya Savaşı sırasında Türklere karşı işlemiştir. İsrail bugün nasıl hastaneleri vuruyorsa, İngiltere ve Fransa da 1914-1918 yılları arasında Türk sağlık kurumlarını, araçlarını ve personelini vurmuştur. 6 Temmuz 1906 tarihli Cenevre Sözleşmesi ve 18 Ekim 1907 tarihli Lahey Sözleşmesi'ne göre sağlık kuruluşlarına asla saldırı olmayacak, personel ve araçlarına dokunulmayacak ve bunlar alıkonulmayacaktır. Osmanlı Devleti de bu iki sözleşmeye taraf olduğunu ve hükümlerine eksiksiz uyacağını taraflara bildirerek Kızılay (Hilal-i Ahmer) hakkında da bilgilendirme yapmıştır. Osmanlı Devleti tüm imkanlarını kullanarak 1915 yılında sadece Çanakkale ve Gelibolu çevresinde 11 bin 700 yataklı 26 hastane tesis etmiştir. Bu hastanelerin oluşturulmasında halkın da büyük bir desteği olmuştur. Hastanelerin yanı sıra 700 kişilik Gülnihal isimli gemiyle beraber 300 kişilik 3 gemi daha hastaneye dönüştürülmüştür. Osmanlı Devleti tüm bu sağlık kurum ve kuruluşlarından, ilgili ülkeleri ve Uluslararası Kızılhaç Komitesini bilgilendirmiştir. Buna rağmen 1914 yılı Ağustos ayından 1'inci Dünya Savaşı sonuna kadar Türk sağlık kurumlarına ve araçlarına 80’den fazla saldırı olmuş, çok sayıda sağlık personeli ya öldürülmüş ya da esir alınmıştır" dedi.
DÜN DE AYNI SAVUNMA BUGÜN DE
İsrail'in bugün Gazze'de yaptığı saldırıların benzerinin geçmişte İngilizler’in Türklere yaptığını ifade eden Eğilmez, şunları söyledi.
"Gazze'de bir Türk hastanesi de İngiltere tarafından vurulmuştur. Filistin'de birçok ambulans, sağlık personeli İngilizler tarafından esir edilmiştir. Eceabat'ta 2 bin 500 kişilik bir Türk hastanesi 1916 yılında yerle bir ediliyor. Tabii Osman Devleti bunları şikayet ediyor, raporlar tutuluyor. İngilizler ve Fransızların savunması şu şekilde, saldırıları inkar etmiyorlar ama diyorlar ki; onlar saldırdığımız noktalar hastane görünümlü askeri karargahlardı. Bugün de İsrail aynı şeyi söylüyor. İsrail'in bu uyguladığı soykırıma Batı’nın sessiz kalmasının sebeplerinden birisi de tarihleri zaten bu vahşet ve soykırım örnekleriyle dolu. Söz konusu Müslümansa, Türk ise hastanelerin bombalanmasında hiçbir mazur görmüyorlar ve bu işi her zaman yapıyorlar. Sonuç olarak İsrail'in bu saldırılarına tepki göstermeleri göstermelerini beklememiz çok da anlamlı bir şey olarak karşımıza çıkmıyor."
BOMBALANAN HASTANELER
1'inci Dünya Savaşı'nda bombalanan hastaneler ve tarihleri hakkında Eğilmez, şu bilgileri verdi:
"1915 baharında Gelibolu ve Çanakkale'deki Türk hastanelerinin vurulması, 1915 yılı Eylül ayında Çanakkale Hastanesi'nin bombalanması, 17 Aralık 1915 tarihinde Yalova'daki Türk hastanesinin bombalanması, 16 Kasım 1916 tarihinde Mısır Cephesi'nde Kızılay hastanesinin bombalanması, 1917 yılı Ağustos ayında Vadisarar'da Türk hastanesinin bombalanması, 7 Mart 1918 tarihinde Filistin'de Osmanlı’nın şifa ambulansının vurulması, 7 Temmuz 1918 tarihinde Üsküdar'da Türk Sağlık Ocağı'nın vurulması, Dicle Nehri kenarında Osmanlı sağlık personelinin esir alınması, Osmanlı Kızılay Gemi Hastanesi Gülnihal vapurunun vurulması, Mayıs 1915 tarihinde Eceabat'taki 2 bin 500 kişilik hastane İngilizler tarafından top atışına tutuluyor. 1915 yılı haziran ayında Maydos ve çevresindeki sağlık kuruluşlarının hedef alınması emrini içeren Fransız telsiz konuşmaları kayıt altına alınmıştır. 16-17 Temmuz 1915 tarihlerinde Gelibolu Havuzlu Dere’de hastane ve sıhhiye bölüğünün vurulması."