Sayıştay'ın 2024 yılı İYTE denetim raporundaki en kritik ve en büyük mali boyuta sahip bulgu, Enstitü'nün bir özel şirketle ortak girişim kapsamında kurduğu rüzgar enerjisi santrali (RES) ile ilgili oldu. Rapora göre, İYTE ile özel bir şirket arasında 2007 yılında imzalanan sözleşme uyarınca, Enstitü'nün Urla'daki arazisine 13 MWe gücünde bir rüzgar enerjisi santrali kuruldu. Sözleşme, santral faaliyete geçtikten sonra, kurulacak olan ve İYTE'nin %11 bedelsiz hissesinin bulunacağı RES-İYTE adlı yeni şirkete devredilmesini amir hüküm olarak içeriyordu. Ancak Sayıştay denetçileri, santralin 2016 yılı Mayıs ayında faaliyete geçmesine rağmen, aradan geçen 9 yıllık süre zarfında bu devir işleminin hala gerçekleştirilmediğini tespit etti.
Bu devir işleminin yapılmaması, İYTE için çifte mali kayıp anlamına geliyor. Sözleşmenin 4.10 maddesi, devrin haksız yere yapılmaması durumunda İYTE'nin şirketten 10 milyon ABD doları tazminat talep etme hakkına sahip olduğunu açıkça belirtiyor. Ancak rapor, Enstitü yönetiminin bu devasa tazminat hakkını kullanmak için bugüne kadar herhangi bir hukuki girişimde bulunmadığını ortaya koydu.
Sözleşme, santralin devri gerçekleşene kadar elde edilecek net kârdan İYTE'nin %11 oranında pay almasını da güvence altına alıyor. Ancak raporda, İYTE'nin 2016-2019 yılları için şirketten aldığı beyanlarda sürekli zarar gösterildiği, 2020-2024 arasını kapsayan 5 yıllık dönem için ise santralin mali durumuna ilişkin Enstitü kayıtlarında hiçbir bilginin bulunmadığı belirtildi. Yani İYTE, 9 yıldır çalışan bir santralden ne kâr payı alabilmiş ne de alamadığı kâr payının hesabını sorabilmiş durumda. Bu bulgunun 2023 yılı Sayıştay raporunda da yer almasına ve gerekli adımların atılması gerektiğinin belirtilmesine rağmen, 2024 yılında da hiçbir ilerleme kaydedilmemiş olması, kamu kaynağının nasıl sahipsiz bırakıldığını gözler önüne seriyor.
İşçinin anayasal hakkı elinden alındı: 4.5 milyon liralık izin borcu birikti
Raporda dikkat çeken bir diğer önemli bulgu ise Enstitü bünyesinde çalışan işçilerin birikmiş yıllık izinleri oldu. Sayıştay, Anayasa ile güvence altına alınan "dinlenme hakkı"nın İYTE'de sistematik olarak ihlal edildiğini tespit etti. 2024 yılı sonu itibarıyla, Enstitü'de çalışan yaklaşık 100 işçiden 70'inin, 30 gün ve üzerinde birikmiş yıllık ücretli izin hakkı bulunduğu belirlendi. Durumun vahametini ise bazı işçilerin birikmiş izin günlerinin 150-160 güne kadar ulaşması ortaya koyuyor. Bu rakamlar, bazı işçilerin ortalama 5-6 yıldır hiç yıllık izin kullanmadığı veya eksik kullandığı anlamına geliyor.
4857 sayılı İş Kanunu'na göre yıllık ücretli izinden vazgeçilemez ve işveren tarafından kullandırılması zorunludur. Rapor, bu yasal zorunluluğun göz ardı edilmesinin, kurum için aynı zamanda ciddi bir mali yük oluşturduğunun altını çiziyor. Çünkü kullanılmayan bu izinler, personelin iş akdinin sona ermesi durumunda, o günkü ücreti üzerinden devlete bir borç olarak geri dönüyor. Sayıştay denetçilerinin yaptığı hesaplamaya göre, 2024 sonu itibarıyla bu birikmiş izinlerin Enstitü'ye getirdiği ek mali yükün yaklaşık 4,5 milyon TL civarında olduğu belirtildi. İdare, personel yetersizliği ve fazla mesai ihtiyacı gibi gerekçeler sunsa da, Sayıştay bu durumun hem işçinin anayasal hakkının ihlali hem de kamuya getirdiği öngörülebilir mali külfet nedeniyle kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Denetim mekanizması zafiyeti
Aslında, raporda yer alan tüm usulsüzlük ve eksikliklerin temelinde, Enstitü'nün etkin bir iç kontrol mekanizmasına sahip olmaması yatıyor. Sayıştay denetçileri, İYTE yönetiminin, kurumun faaliyetlerine yönelik risklerin belirlenmesi ve değerlendirilmesi konusunda yeterli bir çalışma yapmadığını tespit etti. Kamu kurumlarında hataları, yolsuzlukları ve verimsizlikleri önlemek amacıyla kurulan iç kontrol sisteminin İYTE'de sadece kağıt üzerinde kaldığı anlaşıldı.
Daha da önemlisi, bu sistemi denetlemekle ve üst yönetime raporlamakla görevli olan İç Denetim Birimi'nin fiilen çalışmadığı ortaya çıktı. Rapora göre, kurumda 2 adet iç denetçi kadrosu bulunmasına rağmen, bu kadrolardan sadece 1'i dolu ve bu birim tarafından "iç kontrol sistemine ilişkin gerçekleştirilmiş herhangi bir denetim ve raporlama çalışması bulunmadığı" tespit edildi. Tıpkı rüzgar santrali bulgusu gibi, iç kontrol sistemindeki bu zafiyetin de 2023 yılı raporunda yer almasına rağmen giderilmemiş olması, kurumdaki denetimsizliği ve idari boşluğu gözler önüne seriyor. Bu durum, diğer tüm mali usulsüzlüklerin neden önlenemediğini ve neden sistematik bir hal aldığını da açıklıyor.
Muhasebede 'dönemsellik' ilkesi unutulmuş: Kira gelirleri yanlış hesapta
İYTE'nin 2024 yılı karnesindeki zayıf notlardan bir diğeri de temel muhasebe ilkelerine uyulmamasından kaynaklandı. Denetçiler, Enstitü tarafından peşin olarak tahsil edilen kira gelirlerinin, muhasebenin en temel ilkelerinden olan "dönemsellik" ilkesine aykırı olarak yanlış hesaplarda takip edildiğini belirledi. Mevzuata göre, bir yıla ait olmayan, gelecek aylara veya yıllara ait olan peşin tahsil edilmiş gelirlerin, bilançoda "380 Gelecek Aylara Ait Gelirler" veya "480 Gelecek Yıllara Ait Gelirler" hesaplarında gösterilmesi gerekiyor. Bu, kurumun o yıla ait gerçek gelir ve gider durumunun doğru bir şekilde yansıtılması için zorunludur.
Ancak denetimlerde, İYTE'nin peşin tahsil ettiği kira gelirlerini bu hesaplar yerine, "Gelirlerden Alacaklar" hesabına kaydettiği tespit edildi. Bu hatalı kayıt, kurumun mali tablolarının, özellikle de bilançosunun, gerçeği yansıtmadığı anlamına geliyor. Kamu idaresi, hatayı kabul ederek bundan sonraki süreçte doğru hesapların kullanılacağını belirtse de, yapılan bu temel muhasebe hatası, kurumdaki mali disiplin anlayışının ne seviyede olduğunu göstermesi açısından raporda önemli bir bulgu olarak yer aldı.