Yağmur KARADAĞ/İzmir Serbest Bölgesi (İZBAŞ) Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Sevimli, Dokuz Eylül TV’nin Yazı İşleri programında İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, 9 Eylül Gazetesi Sorumlu Müdürü Serdar Yılmaz ve 9 Eylül Gazetesi Ekonomi Yazarı Serkan Aksüyek’in konuğu oldu. İzmir ekonomisinin durumu, serbest bölgelerin mevcut yapısı, 2025 yılı değerlendirmeleri ve 2026 yılına ilişkin beklentilerini dile getiren Sevimli; yeni vergiler, ruhsat iptalleri ve geriye dönük etkiler yaratan düzenlemelerin sanayici üzerindeki baskıyı artırdığını söyledi.

2025 yılı Türk ekonomisi ve sanayisi açısından nasıl geçti?
Sevimli: Serbest bölgeler, sanayicilerin birlikte bulunduğu, yatırımlarını gerçekleştirdiği ve üretim yaptığı alanlar. Dolayısıyla Türk ekonomisinin üretici bacağı doğrudan serbest bölgelerle ilişkili. Üretim ve sanayi açısından baktığımızda 2025 yılı, sanayicinin mevcut durumunu korumakta zorlandığı bir yıl oldu.
Üretim tarafında bir daralma yaşandı. Sanayi üretimi açısından mevcut kapasiteyi muhafaza etmek bile güçleşti. Bunu rakamlar da gösteriyor. Satınalma Gücü Endeksi (PMI) yıl boyunca çoğunlukla 50 seviyesinin altında seyretti. Bu da sanayi açısından daralmaya işaret eden bir tablo. Her şeyden önce sanayiciler ciddi bir kaynak sorunu yaşadı. Bunun yanında yatırımlarını sürdürebilmeleri için gerekli teşvik mekanizmalarının yetersiz kaldığını gördük. Desteklenmesi gereken sektörlerin büyük bölümü bu nedenle küçülmeye gitti. Bu süreci en ağır yaşayan sektörlerin başında deri sektörü geliyor. Onu tekstil sektörü izledi. İzmir’de serbest bölgelerde bugün 7–8 deri firması kaldığını görüyoruz. Oysa bir dönem bu sayı 130’du. Bugün bu firmaların bir kısmı sınırlı kapasiteyle çalışıyor, bir kısmı üretimi tamamen durdurmuş durumda. Kapasiteler tam dolu değil. Geçmişte bu sektörlerde gece vardiyaları olurdu, hafta sonları çalışılırdı, fazla mesailerle üretim yetiştirilirdi. Bugün ise günlük kapasiteyi karşılayacak bir üretim dahi çoğu zaman mümkün olmuyor. Yılın yarısı atıl, kalan yarısı kısmen dolu geçiyor.
İzmir bir serbest bölgeler kenti olabilir mi?
Sevimli: İzmir, konumu ve tarihsel geçmişi itibarıyla doğal bir merkez. Türkiye’nin ilk ihracat kapısı İzmir Limanı’dır. Cumhuriyet öncesi dönemde de tarım ve sanayi ürünlerinin dış ticareti büyük ölçüde İzmir üzerinden yapılmıştır. Tarihsel olarak dışa açılan kapı İzmir olmuştur. Serbest bölgelerin kuruluş amaçları da zaman içinde değişti. Başlangıçta serbest bölgelerden farklı fonksiyonlar bekleniyordu. Ancak bugün gelinen noktada serbest bölgelerden neredeyse yüzde 100 ihracat yapmaları isteniyor. Yani serbest bölgelerden Türkiye içine satış yapılmaması, tüm üretimin yurt dışına yönelmesi bekleniyor. Bu yapı, özellikle tek şirketle faaliyet gösteren firmalar için oldukça zor. Bir firmanın yalnızca ihracata odaklı kurulup üretiminin tamamını ihraç etmesi pratikte kolay değil. Büyük firmalar bunu, ihracata odaklı ayrı şirketler kurarak çözebiliyor. Ancak tek şirketi olan sanayici için üretim zaiyatı, ikinci kalite ürünler ve iç piyasa dengeleri ciddi sorunlar yaratıyor. Bu üretimin bir şekilde iç piyasada da değerlendirilmesi gerekiyor.
Serbest bölgelerdeki kısıtlamalar neden arttı?
Sevimli: Kuralların sertleşmesinin temel nedeni geçmişte yaşanan suistimaller. Ancak bu durum doğru iş yapan firmaları da cezalandırır hale geldi. Örneğin serbest bölgelerde TL ile işlem zorunluluğu getirildi. Oysa serbest bölgelerin doğası dövizle çalışmaktır. Muhasebe, maliyet planlaması ve kârlılık hesapları döviz üzerinden yapılır. Geçmiş yıllarda bu düzenleme gündeme geldiğinde serbest bölgeler platformu olarak bunun doğru olmadığını ifade ettik. Buna rağmen uygulamaya geçirildi. Serbest bölgelerin TL ile çalışması, yapının doğasıyla örtüşmüyor.

Menemen Deri Serbest Bölgesi neden beklenen başarıyı yakalayamadı?
Sevimli: 1997 yılında dericiliğin serbest bölge içerisine alınması bence yanlış bir karardı. İşlenmiş deri Türkiye’ye getiriliyor, konfeksiyon ürününe dönüştürülüyor ve ardından ihraç ediliyor. Konfeksiyonun da serbest bölge içinde yapılacağı varsayıldı. Ancak bu gerçekleşmedi. Bugünkü mevzuata baktığınızda, özellikle hariçte işleme süreçlerinde ciddi güçlükler doğduğunu görüyoruz. Deri, bölgeye kilogram ya da adet bazında giriyor, çıkan ürünle birebir ölçüm yapılması isteniyor. Bu ölçüm süreçleri uygulamada büyük sorunlar yaratıyor. Bu tür denetim ve ölçüm uygulamaları, tüm üretimini ihraç eden ve ülkeye döviz kazandıran firmaların dahi cezalandırılmasına yol açabiliyor. Böyle bir ortamda sanayici, “Yaptığım işte bir sorun mu var?” diye sorgulamaya başlıyor ve üretimden vazgeçme noktasına geliyor.
YENİ YATIRIMLAR ESKİ KARARLARIN ÜRÜNÜ
İZBAŞ yatırım çekme konusunda pozitif yönde ayrışıyor mu?
Sevimli: Bu yıl üretime geçen yatırımlarımız var. Ancak bunların büyük bölümü 2024 ya da 2025 başında yatırım kararı almış firmalar. 2025 yılı içinde gelip yeni yatırım kararı alan firma sayısı oldukça sınırlı. Bir yatırımcı önce yerini alıyor, ardından proje hazırlıyor, onay süreçlerinden geçiyor ve daha sonra inşaata başlıyor. Bugünkü ekonomik ortamda birçok yatırımcı bu süreçte beklemeyi tercih ediyor. Buna rağmen 2026 yılında inşaatlarını tamamlayıp üretime başlayacak üç tesisimiz var. Bölgemize yatırım açısından katma değer sağlayacak, kritik birtakım ürünlerin üretimini yapacak, teknolojik ürünler üreten firmalar bunlar. Serbest bölgeleri zaten bu tür firmalar daha çok tercih ediyor.
Serbest bölgelerden yurt içine satışlara getirilen uygulama ve vergiler yatırımcıyı nasıl etkiledi?
Sevimli: Serbest bölgelerdeki bazı firmaları çok etkileyen, kapanmasına, kapatılmasına neden olan birtakım uygulamalar getirdi, ruhsat iptali olan birçok firma oldu. Daha önce alım satım işleri yapan firmalara vergi gelmişti geçmiş seneler içerisinde. Bundan muaf olan, daha önce yatırımını yapmış, belli bir tarihten önce yatırımını yapmış olanlara "Sizlere 5 yıl süre veriyoruz, bu sürede muafiyetiniz devam edecek, ama 5 yıl sonra sizin alım satım faaliyetlerinizden vergiye tâbi olacaksınız” dendi. Ama yeni alım satım ruhsatı alanlar direkt olarak vergiye tâbi olarak başladı. Sonra bu yıl içerisinde üretici firmaları da imalatçı firmaları da dahil ettiler. Yani bir şey imal ediyor da yurt içine bir satış yapıyorsanız, Kurumlar Vergisi mükellefisiniz ve vergi vereceksiniz. İhraç edebileceğiniz bir malın fiyatı ile Türkiye'ye satış fiyatınız birbirinden farklı olabilir, satış fiyatınız kâr üretmeyebilir, vergi vermek durumundasınız. İhraç fiyatı ile iç piyasa fiyatı farklıdır. Kâr üretmeyen bir faaliyete vergi yükü bindirildiğinde sanayici daha da zorlanıyor.

ÖNEMLİ OLAN KARARLI YATIRIMCIYI ÇEKMEK
İZBAŞ’ın genişleme planları ne durumda?
Sevimli: Bizim hedefimiz 1,5 milyon metrekarelik bir genişlemeydi. Ancak süreç farklı şekilde ilerledi ve sınır komşumuz olan 153 bin metrekare alanı satın aldık. Üzerindeki bazı işletmelerin kaldırılmasını bekliyoruz. 2026 içinde bu alanın serbest bölge ilanın tamamlamış olursak altyapısını da süratle bitiririz diye düşünüyorum. Bölgemizdeki yatırımcılara büyük parsel bazında hizmet veremiyoruz. Çünkü bizde 30 bin, 50 bin metrekare ölçeğinde yerler yok. Önemli olan da o kararlı yatırımcıyı bulmak.
İZMİR'İN POTANSİYELİ ÇOK YÜKSEK
İzmir’de yeni serbest bölgelere ihtiyaç var mı?
Sevimli: İzmir ve serbest bölgeler diyorsak, Ege Serbest Bölgesi’ni ve rahmetli Kaya Tuncer'i anmadan olmaz. Hakikaten İzmir için büyük bir yatırım, farklı bir modeli başlattı. Bugün Türkiye’de Ege Serbest Bölgesi'ni geçen herhangi bir serbest bölge yok.
Türkiye'de imalat serbest bölgesi uygulaması var. Avrupa’da ise serbest bölgelerde herhangi bir üretime izin verilmiyor, alım satım var. Bizim serbest bölgelerimiz ise şu anda üretim merkezi. Ama serbest bölgelerin esas fonksiyonu alım satım. Türkiye’deki serbest bölgelerden beklenen ihracata yönelik üretim. Başka bir serbest bölge teknoloji serbest bölgesi olabilir. Sadece teknolojik yatırımlar olabilir.
Denizüstü rüzgâr enerjisi santrallerinin türbin ve kanat üretimlerinin yapıldığı bir alan yapılabilir. Denizin içinde ve denizin kenarında olabilecek şekilde, direkt denizle irtibatlı olarak... İzmir bu yatırımların yapılması için uygun bir sanayi altyapısına sahip, özellikle de kuzey aksında. Sağlık serbest bölgesi yapılmadı, yapılması doğru olabilir. Zaten Balçova, Urla, Çeşme aksı bu yatırımlar için uygun. Çeşme'de çok zengin jeotermal kaynaklar var. Bu kaynakları kullanarak termal sağlık yatırımları yapmak bütün dünyaca kabul edilmiş etkiler yaratabilir. Zaten bunun en güzel örneğini aslında Balçova'daki termal tesis çok güzel gösterdi.
KURALLAR ÖNGÖRÜLEBİLİR OLMALI
Serbest bölgelerin gücünü artırmak için ne yapılmalı?
Sevimli: En önemli konu mevzuatın sık değişmemesi. Yeni vergiler ve ilave gümrük uygulamaları, serbest bölgelerdeki stokları bile bir anda değersiz hâle getirebiliyor. Sektör temsilcilerinin görüşü alınmadan yapılan düzenlemeler yatırım ortamını zedeliyor. Küresel rekabet sertleşiyor, Çin faktörü giderek daha belirleyici hâle geliyor. Bu süreçte sanayicinin tek başına mücadele etmesi zor. Devletin yönlendirici ve destekleyici rolü her zamankinden daha önemli.
2026 yılına dair beklentiler nasıl?
Sevimli: Sanayiciler açısından 2026’ya dair güçlü bir iyimserlikten söz etmek zor. En temel hedef, mevcut durumu koruyabilmek. Küresel ekonomik belirsizlikler ve özellikle Çin faktörü, rekabeti her geçen gün daha sert hale getiriyor. 2026 için “büyük bir dönüşüm yılı olacak” beklentisi yok.




