AA Podcast'te "Çevre Hakkında Konuşmalıyız" programına katılan Pirinççi, Türkiye'yi çevreleyen denizlerde görülen çevre koruma sorunlarına ve bu sorunların çözümlerine dair değerlendirmede bulundu.
TÜÇA olarak Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü'yle beraber Fethiye-Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesinde pilot bir uygulama başlatacaklarını belirten Pirinççi, "Çoğu insan denize eğer gitmişse, özellikle bir tekne turu yapmışsa belli bir dereceden sonra denizin içinde koyuluklar görüyor. Eğer şnorkelle veya tüple bir dalış gerçekleştiriyorsa dipte, çoğu kişinin belki de bilmeyen kişilerin yosun olarak nitelendirdiği ama aslında deniz çayırı şeklinde ifade ettiğimiz bir yapı var. Deniz çayırları, ormanlardan daha fazla oksijen üretiyor. Oksijensizlik deniz yaşamını etkiliyor, balık ölümlerini veya deniz canlılarının yaşamasını etkiliyor. Ama sadece bu değil, dünyayı veya o ülkeyi dolayısıyla Türkiye'yi de doğrudan etkileme özelliğine sahip. Denizin her türlü canlı kalması lazım ve bu canlılığı sağlayan temel şey de işte o deniz çayırları." dedi.
Fethiye-Göcek bölgesinde günlük on binlerce teknenin koyları ziyaret ettiğini ancak bu süreçte teknelerin özensiz şekilde demir ve çapa atarak deniz çayırlarına zarar verdiğini bildiren Pirinççi, bu durumun kısa vadede olmasa bile uzun vadede deniz ekolojisinde ciddi olumsuzluklara neden olabileceğini kaydetti.
"Şu ana kadar 13 milyona kadar idari yatırım cezası kesildi"
İstanbul ve Kocaeli Körfezi'ni kapsayacak şekilde neredeyse her gün idari yaptırım kararı alındığından bahseden Pirinççi, şöyle devam etti:
"Toplamda şu ana kadar 13 milyona kadar idari yaptırım cezası kesilmiş durumda. Binlerce tekne denetleniyor. Orada da Bakanımız Murat Kurum'un vermiş olduğu talimatlarla çok daha etkili bir sistem oluşturuyoruz. Havadan, karadan, kameralar üzerinden, yapay zeka ve uydudan da destek alarak etkili bir denetim sistemi daha oluşturuyoruz. Bu sistemi de hayata geçirdiğimizde şu anki bizim denetim faaliyetlerinin belki de 4 katı çok daha etkili bir denetim mekanizması oluşturacağız. İzmit'teki o deniz trafiği ve özellikle atıkların iyi yönetilmemesi neticesinde bir gerçeklik var deniz çamuru veya dip çamuru diye ifade ettiğimiz şey. Dip çamuru dediğimiz husus bir şekilde denizi öldüren, denizin nefes almasını engelleyen bir şey."
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Kocaeli Büyükşehir Belediyesi arasında imzalanan işbirliği protokolü kapsamında dip çamurunun alınarak kıyıya getirildiğini, sudan temizlenerek katı hale getirildikten sonra bertaraf edildiğini aktaran Pirinççi, projenin kısa vadede etkili sonuçlar ortaya koyduğunu vurguladı.
Dip çamuru veya herhangi bir deniz kirliliğinin yıllardır süren ilgi veya alaka eksikliğinden kaynaklandığına dikkati çeken Pirinççi, şöyle konuştu:
"Çözümü de çok kısa bir sürede söz konusu olmuyor. Aynı derecede belki de ondan daha uzun bir süre emek sarf etmek gerekiyor. Kocaeli'de açıkçası ben başarılı örneğini bizzat gördüm o dip çamurunun temizlenmesine yönelik olarak. Atık yönetimi de zaten yıllar öncesinden etkili bir şekilde yönetiliyor. Dolayısıyla Kocaeli için biraz daha umutlu olduğumu söyleyebilirim, belediyenin özellikle kendi üstüne düşen sorumlulukları yerine getirmesi açısından. Aynı şeyi İzmir için söylemem çok fazla mümkün değil maalesef. İzmir bu körfezi veya İzmir Körfezi bu hali hak etmiyor, çok acı verici bir durumla karşı karşıyayız. En basitinden hiçbir ölçüm yapmayın, denizin maviliği yok, tamamen kahverengi, koyu kahverengi bir suyun üzerinde gidiyorsunuz ki bunun temel sebebi de malum dip çamuru, o dip çamurunun oluşmasına sebebiyet veren de atık yönetiminin kötü bir şekilde yapılması."
İzmir'in yüzde 95'inin suyunu arıtma yönünde bir misyona sahip olan Çiğli'deki atık su arıtma tesisinin ana gövdesinin yeterli kapasiteye sahip olmadığını, bu kapasitesinin geliştirilmesi için de çok önceden atılması gereken adımların atılmadığını dile getiren Pirinççi, tesise kapasitesinin üzerinde giden suyun arıtılamadığını ve körfeze deşarj edildiğini, bu durumun da dip çamuru oluşumuna sebep olarak denizdeki oksijenin yok olmasıyla sonuçlandığını anlattı.
İzmir Körfezi'nin kurtarılması süreci uzun sürebilir
İzmir Körfezi'ndeki sorunun çözümü aşamasında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un bilim insanları ile bir toplantı gerçekleştirerek acil eylem planı oluşturulması noktasında çalışmalar başlattığına değinen Pirinççi, şu değerlendirmeleri paylaştı:
"Temel hedef, eylül sonuna kadar bir eylem planı oluşturulması. Bu acil eylem planının da yerel yönetimlere, ilgili sorumlulara verilmesi. Bakanlığın da burada takipçi, denetçi mekanizma olarak faaliyette bulunması söz konusu. Yerel yönetimin sorumluluklarının hatırlatılması ve acil eylem planı çerçevesinde bilim insanlarının ortaya koyduğu ilkeler çerçevesinde İzmir Körfezi'nin kurtarılması. Ama maalesef o kurtarma süreci de çok kısa sürede yani 1 yılda, 2 yılda olacak bir şeymiş gibi görünmüyor ciddi bir altyapı yatırımı yapılması lazım. Öncelikle mevcut kirliliğin durdurulması, atık su arıtma tesisinin etkili bir şekilde çalışması ve ikinci dereceden de mevcut kirliliğin ortadan kaldırılması için kapsamlı bir proje yapılması lazım. Beraberinde bu körfezin kademeli şekilde temizlendiğini görebiliriz."