EKONOMİ

İzmir Köykoop Birliği’nden 21 Aralık Kooperatifçilik Günü çağrısı: Kooperatifler yalnız bırakılmamalı

İzmir Köykoop Birliği, 21 Aralık Kooperatifçilik Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, 2025’in Uluslararası Kooperatifçilik Yılı ilan edilmesinin tesadüf olmadığını vurguladı. Açıklamada kooperatiflerin sadaka değil, ekonomik demokrasi ve toplumsal adaletin temel taşı olduğu mesajı öne çıktı.

Abone Ol

İzmir Köykoop Birliği, 21 Aralık Kooperatifçilik Günü kapsamında yayımladığı kapsamlı basın açıklamasıyla, 2025 Uluslararası Kooperatifçilik Yılında kooperatiflerin karşı karşıya olduğu sorunlara ve beklentilere dikkat çekti. Birleşmiş Milletler tarafından 2025 yılının “Kooperatifler daha iyi bir dünya kurar” sloganıyla ilan edilmesinin, küresel ölçekte artan eşitsizliklere karşı güçlü bir mesaj olduğu vurgulandı.

Açıklamada, bu uluslararası karar doğrultusunda Türkiye’de de 2025-2029 Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planının yayımlandığı hatırlatıldı. Strateji belgesinde; finansal desteklerin artırılması, mevzuatın sadeleştirilmesi, kooperatiflerin dijitalleşme ve çevre dostu dönüşümünün desteklenmesi ile eğitim ve farkındalık çalışmalarının yaygınlaştırılması gibi başlıkların öne çıktığı ifade edildi. Bu adımların, kooperatiflerin yalnızca ekonomik değil, sosyal olarak da güçlenmesi için önemli bir fırsat sunduğu kaydedildi.

Ekonomik eşitsizliklere karşı güçlü bir model

İzmir Köykoop Birliği açıklamasında, dünyada derinleşen ekonomik eşitsizlikler ve gelir dağılımındaki adaletsizliklerin artık ülkelerin istikrarını tehdit eder boyuta ulaştığına dikkat çekildi. Bu tablo karşısında kooperatifçiliğin, “ekonomik demokrasi”nin en etkili araçlarından biri olarak yeniden öne çıktığı vurgulandı.

Sermayenin giderek daha dar bir kesimin elinde toplanmasının, toplumsal refahı zayıflattığına işaret edilen açıklamada, kooperatiflerin bu tekelleşmeye karşı dengeleyici bir rol üstlendiği belirtildi. Halkın üretimin öznesi haline gelmesi, dayanışma içinde örgütlenmesi ve ortak karar alma süreçlerine katılması anlamına gelen kooperatifçilik anlayışının, yalnızca tarımda değil tüm ekonomik sektörlerde uygulanabileceği ifade edildi. Aynı zamanda tüketici kooperatiflerinin de üretimin denetlenmesi ve iyileştirilmesi açısından önemli bir alan sunduğu vurgulandı.

Türkiye’nin güçlü bir kooperatifçilik mirası var

Açıklamada, Türkiye’nin kooperatifçilik konusunda önemli bir avantaja sahip olduğu görüşü paylaşıldı. İmece ve ahilik gibi köklü dayanışma kültürlerine dayanan geçmişin, kooperatifçiliğin yeniden güçlenmesi için sağlam bir zemin sunduğu ifade edildi. Paylaşma, birlikte üretme ve ortak akılla karar alma kültürünün, kooperatifler aracılığıyla toplumsal vicdanı beslediği belirtildi.

Bu çerçevede İzmir’in, Türkiye’de kooperatifçilik denildiğinde öne çıkan en güçlü şehirlerden biri olduğunun altı çizildi. 1971 yılında kurulan tarımsal kalkınma kooperatiflerinin çatısı olarak faaliyet gösteren İzmir Köykoop Birliği’nin; çiftçiye, toprağa, suya, tohuma ve gıdaya sahip çıkma sorumluluğunu güçlü kurumsal yapısıyla sürdürdüğü vurgulandı.

“Kooperatifçilik vitrin süsü değildir”

Basın açıklamasının en dikkat çekici bölümlerinden biri, kooperatiflere yönelik destek anlayışına dair eleştiriler oldu. Kooperatifçiliğin bir sadaka ekonomisi aparatı ya da siyasal iktidarların ve yerel yönetimlerin vitrin unsuru olarak görülmemesi gerektiği net bir dille ifade edildi. Kürsülerde alkışlanan, ancak üretim alanlarında yalnız bırakılan kooperatiflerin ayakta kalmasının mümkün olmadığı vurgulandı.

Ödemelerin geciktirilmesi, keyfi denetimlerle üretimin aksatılması ve sahadaki gerçek ihtiyaçların göz ardı edilmesinin, kooperatiflerin sürdürülebilirliğini zayıflattığı belirtildi. Özellikle köylerde ve üretim alanlarında zorlu koşullarda varlık mücadelesi veren kooperatiflerin, samimi ve sürekli desteğe ihtiyaç duyduğu ifade edildi.