İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, şubat ayı meclis toplantısında yaptığı açıklamalarla gündeme geldi. Özgener, Merkez Bankası'nın para politikalarının ekonomik istikrar açısından desteklenmesi gerektiğini belirtti. Özellikle küresel ekonomideki belirsizliklerin artmasıyla birlikte, Türkiye'nin makroekonomik kırılganlıkları azaltmak için bu politikaların önemli bir fırsat sunduğunu ifade etti.
Özgener, "Son 1,5 yılda Merkez Bankası'nın bilanço düzelmesi, rezerv artışı, açık pozisyonun azalması ve Kredi Korumalı Mevduat'ın döviz kaybı olmadan eritilmesi gibi alanlarda başarı sağladığını görüyoruz" dedi. Ancak, bu süreçte sadece para politikasına odaklanmanın, enflasyonu düşürme sürecinde tüm kesimler için maliyetleri artırabileceğine dikkat çekti.
Dezenflasyon süreci hızlandırılmalı
Mahmut Özgener, dezenflasyon sürecinin hızlandırılması gerektiğini vurguladı. Özellikle kur seviyesinin ve ekonomik aktivitenin hedeflenen düzeyde olmadığı bir ortamda, kısa sürede dengeli bir pozisyona ulaşmak için bu sürecin hızlanmasının şart olduğunu belirtti. Özgener, "Dezenflasyonun hızlanması, reel sektör ve hane halkları üzerindeki maliyetleri daha kontrol edilebilir hale getirecektir" dedi.
Merkez Bankası'nın son dönemde yayımladığı Enflasyon Raporu'na da değinen Özgener, 2025 yılı sonu enflasyon tahmininin yüzde 21'den yüzde 24'e yükseltildiğini hatırlattı. Bu revizyonun, para politikasının etki alanı dışındaki unsurların ağırlığından kaynaklandığını belirten Özgener, enflasyon beklentilerinin de yükseldiğine dikkat çekti.
Şubat enflasyonu kritik öneme sahip
Özgener, Şubat ayı enflasyon verilerinin özellikle üç aylık ortalama TÜFE enflasyonunun yıllıklandırılmış seviyesinin belirlenmesi açısından kritik olduğunu ifade etti. Şubat enflasyonunun yüzde 4 civarında gerçekleşmesi durumunda, yıllıklandırılmış enflasyonun yüzde 40 seviyelerine çıkacağını öngördü. Özgener, "Bu durumda, Merkez Bankası'nın faiz indirimi için alan yaratma çabaları daha da önem kazanacak" dedi.
Politika faizi ve hane halkı beklentileri
Yüzde 45 olan politika faizinin düşürülmesi konusunda ısrar edilmesinin, özellikle hane halkı enflasyon beklentileri yükselirken sıkı para politikasının ciddiyeti açısından olumsuz algılanabileceğini belirten Özgener, bu durumun piyasalarda güven kaybına yol açabileceğini söyledi. Ancak, sağlık katılım paylarındaki artışın bir kısmının geri çekilmesinin, Şubat enflasyonunun tahminlerden daha düşük gelmesine katkı sağlayacağını ifade etti.
İthalatın artışı para politikalarını zorluyor
Özgener, ithalatın ihracata göre daha hızlı artmasının, para politikaları açısından olumsuz bir sinyal olduğunu vurguladı. Ocak ayında ihracatın yüzde 5,8 artarken, ithalatın yüzde 9,6 arttığını hatırlatan Özgener, bu durumun cari açığı artırdığını ve ekonomik dengeleri bozduğunu belirtti. Özellikle döviz kurunun enflasyona göre düşük kalmasının, ihracatta sıkıntılar yarattığını ve 2025 yılında girdi maliyetlerinin artmaya devam edeceğini öngördü.
Kredi faizleri ve firmaların nakit akışı
Kredi faizlerinin yüksek seyretmesinin firmaların nakit akışını zorlaştırdığını ve birçok işletmenin zararına satış yapmak zorunda kaldığını belirten Özgener, politika faizinin düşürülmesiyle birlikte ticari kredi oranlarının da bu sürece eşlik etmesi gerektiğini söyledi. Özgener, "Faiz yükselirken değişken faizli kısa vadeli kredi kullandırıp, faiz düşerken sabit faizli uzun vadeli kredi önerilmesini doğru bulmuyoruz" diyerek, finansal politikalarda tutarlılığın önemine dikkat çekti.