Bu yıl kış yağışları uzun yıllar ortalaması ve geçen senenin altında gerçekleşti. Ülke genelinde son 63 yılın en düşük ikinci kış mevsimi yağışı kaydedildi.

Kış yağışlarındaki azalma, baharın son ayı mayıs ile yaz mevsiminin ilk ayı haziranda tersi bir durum gösterdi. Türkiye geneli mayıs ayı yağışları normalin ve geçen yıl mayıs ayı yağışlarının üzerinde gerçekleşti. Yağışlar normaline göre yüzde 27, geçen yıl mayıs ayı yağışlarına göre yüzde 51 artış gösterdi.

Ege Bölgesi de bu aylarda normalinin iki katından fazla yağış alırken yağışlarda İzmir'in de aralarından bulunduğu birçok ilde yer yer yüzde 100'den fazla artış gözlendi.

Haziran ayını yağışlı geçiren İzmir merkezine, 1-19 Haziran'da metrekareye 70,5 kilogram yağış düştü.

Böylece kentin yağış miktarı, uzun yıllar haziran ayı ortalamasının (12,4) yaklaşık 6 katı arttı. Bu miktarla, en eski meteorolojik veri bulunan 1938 yılından bu yana metrekareye 76,3 kilogramlık yağışın düştüğü 2010 yılı haziranından sonra en yağışlı haziran ayı yaşandı.

Bu ay kentte en fazla yağış alan ilçeler metrekareye 123 kilogram ile Bayraklı, 104,2 kilogram ile Kemalpaşa ve 99,7 kilogram ile Tire oldu. En az yağış alan Urla da 23,8 kilogram ile normalin üzerinde yağış aldı.

"Mevsimlerde gecikme söz konusu"

Dokuz Eylül Üniversitesi Coğrafya Eğitimi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hasan Çukur, AA muhabirine, haziran yağışlarında önceki yıllara kıyasla yükseliş olduğunu söyledi.

Akdeniz Bölgesi'nde yıllık yağış miktarı içinde bahar ve yaz aylarındaki yağışların toplam yağış içinde düşük paya sahip olduğunu kaydeden Çukur, o nedenle bu dönemlerdeki artışın dikkati daha fazla çektiğini ifade etti.

Araştırmacıların mevsim gecikmesini dile getirdiğini aktaran Prof. Dr. Çukur, "Mevsimlerde bir gecikme, kayma söz konusu. Yaz biraz daha geç gelecek gibi. Eylül, ekim gibi biz belki sonbahar bekleyeceğiz." dedi.

Türkiye'de yağışların büyük kısmının cephesel olduğunu, basınç merkezlerinden etkilenen soğuk ve sıcak hava kütlelerinin karşılaşmasıyla yağışın gerçekleştiğini anlatan Çukur, son aylarda sıcak ve soğuk hava kütlelerinin Türkiye üzerinde çok sık karşılaştığını belirtti.

Çukur, bu karşılaşmanın Akdeniz bölgesinde yıllara göre önemli değişiklikler gösterebildiğini ifade ederek, bu nedenle de yıllık yağış miktarlarında önemli farklılıklar olabildiğini söyledi.

Dünyanın presesyon hareketinin bir sonucu olarak, doğal iklim döngüsünde belli bir dönem sıcaklığın arttığının, belli dönem de azaldığının altını çizen Çukur, ayrıca karbon salınımının artmasının da atmosferdeki sıcaklığa katkı sağladığını vurguladı.

Hasan Çukur, mevsimsel değişimlerin hem dünyanın presesyon hareketi hem de insan eliyle artan küresel ısınmadan etkilendiğini aktararak, şöyle konuştu:

"Atmosfer olaylarındaki ekstrem hava olayları 5-6 kat artmış durumda. Örneğin yağışta artış ya da denilecek ki 'son kırk yılın en sıcak yazını yaşadık.' Hem dünyanın yaşadığı döngüsel hareketi hem bizim katkılarımızla. Bu dramatik olaylar giderek artacak. İlla bol yağışlı demek değil. Kuraklığı da çok dramatik yaşayacağız. Yağışların miktarı çok değişti, yani yağışlı gün sayıları azaldı ama buna karşın bir günde düşen yağış arttı. Bunlar ısınmayla alakalı."

Kaynak: aa