Müslüm KARAASLAN/İzmir Gaziemir`de 1940’lı yıllarda kurulan Kurşun Fabrikası sahasında 2007 yılında tespit edilen ve 2013 yılında firmaya 5 milyon 79 bin 900 TL ile tarihin en büyük çevre cezasının kesildiği alan 18 yıldır olduğu gibi duruyor.
ODTÜ Kıbrıs Kampüsü Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Koordinatörü Doç. Dr. Defne Gönenç konuyla ilgili yayınlanan makalesinde cevaplanmayan soruları soruyor:
“Alandaki radyoaktif ve tehlikeli atıkların bölgeden uzaklaştırılması konusunda neler yapılmıştır?”
“Atıkların miktarı ve alandaki dağılımına yönelik tespit çalışması yapılmış mıdır?”
“Ülkemize girişi yasak olan nükleer atıkların bölgeye nasıl geldiği konusunda çalışma yapılmış mıdır?”
Doç. Dr. Defne Gönenç
BU BÖLGEDE YAŞAM DEVAM EDİYOR
Çevre ve halk sağlığı açısından da bu soruların cevaplanması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Defne Gönenç, “Yağan her yağmurda araziden yükselen dumanlar, atıkların halen içten içe yanmakta olduğunu ve atıkların yeteri kadar derine gömülmediklerini net biçimde göstermektedir. Atıklar, sadece gömüldükleri toprağı değil aynı zamanda emilme ve sızıntılarla tüm şehrin yer altı sularını ve havasını da tehdit etmektedir. Arazinin çevresi yamuk yumuk çitlerle çevrilidir, araziye şerh konulmuştur, evet, ama çevredeki halk arazinin hemen yanı başında hayvan otlatmakta ve gezintiye çıkmaktadır” değerlendirmesinde bulunuyor.
KANSER TARAMASI YAPILMALI
Gönenç ayrıca, bu atıkların nereden geldiğinin bulunması, halka açıklanması ve masrafları bu atıkları gönderen firma ve bulunduğu ülke tarafından karşılanmak üzere alanda bilimsel yöntemlerle temizlik yapılması gerektiğini savunarak, öncelikle Gaziemir ve sonrasında da tüm İzmir’de zorunlu kanser taraması yapılması gerektiğinin altını çiziyor.
Gaziemir Belediye Başkanı Ünal Işık ve Müslüm Karaaslan
YOKSA BİZ KANDIRILDIK MI?
Gaziemir Belediye Başkanı Ünal Işık ise son günlerde bazı siyasilerin yaptıkları açıklamalarda söz konusu alanda nükleer atık olmadığını savunmalarına karşılık 2013 yılında Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun bu bölgede nükleer atık olduğuna dair belgesinin bulunduğunu hatırlattı. “Nükleer atık yoksa biz çok daha mutlu oluruz. Yoksa biz kandırıldık mı?” diyen Başkan Işık, bölgede atık olmadığını savunanların neden 18 yıldır bilimsel metotlara dayalı verileri ortaya koymadığını ve bölgede yıllarca sivil toplum örgütlerinin, meslek odalarının, belediyelerin yaptığı açıklamalara cevap verilmediğini dile getiriyor.
Başkan Işık süreci şöyle anlatıyor: “Biz göreve geldikten sonra 8 Temmuz itibariyle bize bir yazı geldi. Bu yazıda firma çalışanlarının nükleer atıklarla ilgili bir temizlik çalışması yapacağını ilettiler. Belediye’nin tüm birimleriyle birlikte alanı gözetledik. 23 Temmuz’da bölgede bir hareketlilik olunca ben Çevre Şehircilik Bakanlığı’nı aradım, hareketliliği sordum. Bakanlıktan yetki almış firmanın çalışması olduğunu söylediler bunun üzerine neden belediye olarak benim haberim olmadığını sordum. Kaymakamlığa sordum, Büyükşehir’e sordum onların da haberi yok. Sonrasında firma çalışanları bize ulaştı ve yetki aldıklarını ve temizlik çalışmalarına başladıklarını söylediler. Hangi yöntemlerle bu işi yaptıklarını kendilerine sorgulayınca firmanın yetkilileriyle Büyükşehir Belediyesi’nde bir toplantı gerçekleştirdik. Buranın nasıl temizleneceğine ilişkin sorularımıza karşılık kendi yöntemlerini anlattılar. ‘Bunu temizleyecek maddi olanaklarınız var mı, yönteminiz nedir, nükleer bir sızıntı olursa ne yapacaksınız? AFAD’ın haberi var mı?’ gibi sorular karşısında sağlıklı bilgi alamadık.
Büyükşehir aracılığıyla Bakanlıkla yazışmalar yaparak, kaygılarımızı dile getirdik. Bölgenin doğru temizlenmesi için Bakanlık bünyesinde bilim insanlarının ve çevre sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin de bulunduğu bir komisyonda kurulmasını önerdik. Bu süreç ilerlerken firma yine alanda faaliyet yürütmeye başladı. Biz bu firmayı araştırdık. Nükleer atık konusunda hiçbir deneyimi yok, atık ayrıştırma firması. ‘Deneyim kazanmak için biz bu işi yapıyoruz’ dediler. Bu deneyimin, halkın sağlığıyla oynayarak kazanılacak bir deneyim olmadığını anlatmaya çalıştık. Bildiğim kadarıyla firma da Eylül ayında konkordato ilan etti. Bilim insanlarının ifadesine göre nükleer atıkların yerleşim merkezinde bulunduğu dünyadaki tek örnek bizim burası. Bu çölde olsa nispeten temizlemesi daha kolay. Ama burada 50 metre sonra okul var, ev var, market var, fabrika var, insanlar var. Rüzgar ve yağmuru da dikkate alırsak nereleri, ne kadar bir alanı etkileyeceğini bilemezseniz.”
BURANIN TEMİZLENMESİNİ İSTİYORUZ
18 yıldır süren bu sorunun artık sona ermesini istediklerini ve bölgenin bilimsel yöntemlerle temizlenmesi gerektiğini belirten Başkan Işık, “Biz buranın bir an önce bilimsel yöntemlerle temizlenmesini istiyoruz. Kimyasal atık olduğunu zaten herkes kokudan da dumandan da biliyor. Temizlenirken de sen ben bizim oğlan değil, başında bakanlığın, valiliğin, kaymakamlığın olduğu, bizden de birilerinin içinde olduğu bir heyet oluşturulsun. Toplumun geniş kesimine, ‘Burası usulüne uygun temizlendi ya da burada korkulduğu gibi radyasyon tehlikesi yok, nükleer atık tehlikesi yok densin. Burası için bilim adamları burada nükleer atık değil, nükleer kaynak var diyorlar. Nükleer atık olduğuna karşı çıkanlar, yetkin bir kurumdan, üniversitelerden, farklı bir uzmanlık kuruluşundan bilim adamları ikna edici raporlar ile karşımıza çıkarlarsa sorun yok. Keşke temiz çıksa. Söz konusu firmaya yanlış hatırlamıyorsam o dönem Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük çevre cezası kesildi. Bizim bölgemizde nükleer atık sorunu yoksa bu büyük cezalar niye kesildi? Bu soruların cevabini umarım yetkililer kısa sürede bize verir” dedi.