Gökçe ADAR ÇUBUKÇUOĞLU/Fotoğraf: Aydın Çetinkaya İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin Havagazı Yerleşkesi’nde bulunan Uluslararası Basın Merkezi’nde yerel gazetecilerin temsilcileriyle bir araya geldi. Moderatörlüğünü 9 Eylül Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Macit Sefiloğlu’nun yaptığı yayında, başkan Soyer’e; Ege Telgraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Aylin Suphandağlı, Ticaret Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Cemal Tükel, İlkses Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Erdal Erek, Yeni Bakış Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Emin Varol, İz Gazete Yazı İşleri Müdürü Yağız Barut, Yeni İzmir Gazetesi İmtiyaz Sahibi İsmail Atahan Keçeci merak edilenleri sordu.
Ön seçim kararının sorulması üzerine yerel seçime yönelik konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, bir kez daha belediye başkanlığı koltuğuna oturmak istediğini söyledi. Soyer, “4 yılı aştık. Ben yeniden sandıktan çıkmayı arzu ediyorum. 5 senenin tamamlanmasına çok az bir zaman kaldı. Göreve gelirken o büyük aşk, büyük tutku hala aynı devam ediyor. Hiç bir şekilde o aşk eksilmedi. Ama o kadar üst üste felaketler yaşadık ki, bütün bunlar bir çok şeyi kursağımızda bıraktı. Bir çok projeyi hayata geçirmedik. Yarım bıraktık. Bütün buna rağmen çok önemli adımları başlattık çok önemli yollar katettik. Kısacası bu 4 yıl kesintiye uğradı, bir çok şey kesintiye uğradı. Bizi aynı zamanda güçlendirdi. Biz gerçekten çok daha fazlasını yapacağımızı düşünüyoruz. Bir dönem daha görev yapmak isterim. İnşallah, sandıktan çıkarım” dedi.
‘ÜLKEDE DÖNÜŞÜM BEKLENTİSİ VAR’
Yapılan seçimde, Cumhuriyet Halk Partisi’nin uğradığı yenilginin sorulması üzerine konuşan Soyer, şunları söyledi: “24 milyon insan büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor. Çok büyük öfke içerisinde. Hayalleri gerçekleşmediği içinde büyük bir yılgınlık içerisinde. Neden böyle? Bu sadece kazanamamanın verdiği bir ruh hali değil. Bu hayallerin gerçekleşmemesi üzerine olan bir durum. Siyasi partilerin temsilcileri üstünde bir beklenti ifade ediyor. Yani eğer o aktörler bu beklentiyi, sahiplenen kadar asılmış olsaydı belki sonuç farklı olurdu. Bugün bu insanların öfkesi karşılanmamış olması nedeniyle siyaset kurumuna büyük bir iş düşüyor. Hikaye, aşağıdan yukarıya doğru giderse, yukarıdaki siyasi karar vericilerin iradelerini değiştirmek ve şekillendirmek doğru olabilir. Özetle, birincisi bizim topluma sadece hizmet etmekle işimiz bitmiyor. Hizmet, artık yetmiyor. Siyasi bakış açısını da iyi anlatmamız gerekiyor. Türkiye’de herkesin buna ihtiyacı var. Türkiye’de büyük bir toplumsal dönüşüm beklentisi var.”
‘8 AYDA DEĞİŞİM MÜMKÜN DEĞİL’
CHP’nin değişiminin yerel seçime kadar olmayacağını ve bu büyük değişimin zaman alacağını söyleyen Soyer, şöyle devam etti: ”Yüzyıllık bir partinin değişiminden bahsediyoruz. Bunu 8 ayda tamamlamak bir hayaldir. Bunu şu an tamamlamak hayaldir. Böyle bir ihtimal yok. Başlamak mümkündür ancak asıl mesela yerel seçime odaklanacağız. Yerel seçimde en başarılı bir şekilde gerçekleştirmek için elimizden ne geliyorsa bunu yapacağız. Bu dönüşümü gerçekleştirmek için bunun fikriyatını oluşturacağız. Değişim için 8 ay sonrasını beklemek lazım.”
'CHP’YE OLAN TEPKİLER SAĞLIKLI’
Seçim sonrası vatandaşların CHP’ye olan tepkilerini de değerlendiren Soyer, “‘Ya insanlar kaybettik ne yapalım aman ya’ deseydi. Bu öfke gözükmeseydi acaba ülke için daha mı hayırlı olurdu? Bu tepkinin çok sağlıklı olduğunu düşünüyorum. İyi ki böyle bir tepki oldu ve iyi ki insanlar bu tepkilerini dile getirdi. İyi iki insanlar bu kadar kızgın. Çünkü bu şu demek, ‘sen bizim beklentimizi karşılayamadın, bizim beklentimiz çok daha büyük’ demek. Öfkenin çok sağlıklı bir yanı var. O nedenle bu öfkenin gereğinin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Öz eleştiri yapmamız lazım” diye konuştu.
‘ROTA BELİRLEYECEĞİZ’
4 Temmuz’da yapacakları toplantıdan da bahseden Soyer, şunları dile getirdi: “Değişim için bir toplantı yapacağız. Sosyal demokrat belediye temsilcilerimiz ve sendika temsilcilerimiz ile 4 Temmuz toplanacağız. Bu tabloyu masaya yatıracağız. Rotayı belirleyeceğiz ve ne yapacağımıza karar vereceğiz. Ana fikir; değişim olacak. Toplumdaki o büyük düş kırıklığını ve büyük öfkeyi doğru kanalize edecek siyasi hareketi başlatacağız.”
‘GÜVENLİK KAYGISI EKONOMİK SIKINTI ÖNÜNE GEÇTİ’
Seçime yönelik partisinin çalışmalarını da değerlendiren Soyer, partisinin ‘güvenlik kaygısı’nın oluşması sebebiyle kaybettiğini dile getirdi. Soyer, “Neden kaybettiğimizi konuşalım. Birincisi; güvenlik kaygıları her zaman ekonomik sıkıntıların önüne geçmiştir. Vatandaş, can güvenliğine tehdit varsa, açmış tokmuş üstü başı yokmuş bunlara odaklanmaz. Bu seçim kampanyasında da bu yapıldı. Sanki yarın öbür gün bu ülke işgale uğrayacak, ertesi gün terör güç kazanacak gibi bir durum oldu. Böyle bir algı doğdu. İnsanlar yaşadıkları ekonomik sıkıntılarını bir tarafa bırakmayı tercih etti. Algılar, olguların önüne geçti. İkincisi; seçim hiç adil yaşanmadı. İki gücün adil yarışması olarak cereyan etmedi. Bir devletle, bir ittifak mücadele etti. Adil olmayan bir seçim hiç de şaşırtıcı bir sonuç vermedi. Çünkü çok baskın bir güce rekabet edildi” şeklinde konuştu.
‘İTTİFAK OLSUN OLMASIN…’
Yerel seçime yönelik bir ders çıkartılması gerektiğini dile getiren Soyer, yerel seçimde ittifakların devam edip etmeyeceği yönünde de şunları söyledi: “Olguların algıların önüne geçeceği bir kampanya yürütmek lazım. Bu ittifak olsa da olmasa da. Belediye başkanlığı mücadelesi öyle bir mücadele ki adı konmamış bir ittifak. Sonuçta aday olan her kimse, herkesi kucaklayacak bir kampanya yürütmek durumunda. Özetle, o ittifak zaten sandıkta kuruluyor. Yılgınlıktan ortaya çıkan bu tablonun çok önemli olduğunu düşünüyorum.”
‘İZMİR HAKETMEDİĞİNİ DÜŞÜNÜYOR’
İzmir’in çok ciddi bir başarıya imza attığını vurgulayan Soyer, “İzmir seçimde, Adalet Kalkınma Partisi’ne en büyük farkı atan şehirdir. Toplam 11 büyük şehiriz. Diğer 10 büyük şehrin aradaki farkı 1 milyon 600 bin. Sadece İzmir, 1 milyon 20 bin farkla büyük bir fark açtı. İzmir, gösterdiği büyük öfkede haklı. İzmirli bunu hakketmediğini düşünüyor. Dolayısıyla İzmir’in sonucu kabul etmemesi normal. Büyük bir kızgınlık var. Bu kızgınlık çok normal. CHP olarak bakarsanız, seçim sonucu büyük bir başarı değildir” dedi.
‘İZMİR’İN KALBİ’
Kemeraltı Çarşısı’na yönelik çalışmalar hakkında bilgi veren Soyer, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na çağrıda bulundu. Soyer, “Konak Pier, İki Çeşmelik ve Kadifekale, İzmir’in çatısıdır. Bu aks, Konak Pier’den başlayıp, Kadifekale’ye kadar devam eder. İzmir’in omurgasıdır. İzmir’in ruhu, kalbidir. Bu kalp yaşadığı süre boyunca, bu kalp attığı sürece İzmir nefes alır ve var olmaya devam eder. Kemeraltı sadece, alışveriş merkezinin olmanın ötesinde şehrin kökü, geleceğidir. Bu şehrin önünü açacak yer Kemeraltı’dır. O yüzden Kemeraltı’nda çok büyük bir hassasiyet gösteriyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak 650 milyon TL alt yapı yatırımı yapıyoruz. İğne ile kuyu kazar gibi çalışmalar yapılıyor. Hem mevcut kanallara dokunmayacaksın hem de 50 sene sonra bile alt yapı ihtiyacını karşılayacak bir çalışma yapacaksın. Bu çok zor. Ama bunu yapmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
‘DÜNYA MARKASI YAPMAK İÇİN…’
Soyer, şöyle devam etti: “Önümüzde UNESCO geçici listesine girmek var. Bu sene bu listeye girmemiz lazım. Burada bütün çalışmaları taçlandıracak UNESCO unvanını almaktır. Ben, Kültür Turizm Bakanlığımıza bir çağrıda bulunuyorum. Kemeraltı’nın hem alt hem de üst yapısıyla ilgili aydınlatması, bina cephelerinin iyileştirilmesi gibi çalışmalar yürütüyoruz. 250 milyon TL harcayacağız. Eğer bakanlık ile el ele verirsek çok daha fazlasını yaparız. İzmir’i bir dünya markası yapmak için bir çalışma yapmak istiyoruz.
ÇEŞME’Yİ BIRAKSINLAR, KEMERALTI’NDA VARIZ’
Çeşme Turizm Projesi’ne yönelik düşüncelerinin sorulması üzerine konuşan Soyer, “Çeşme’de 11 tane turizm alanı var. Bunların şu ana kadar turizmcilerden kullanma oranı ortalama yüzde 15. Çeşme Yarımadası’nda başka bir yerde imar açmadan turizm bölgesi ilan etmeden yüzde 85 boş kapasite var. Niçin orayı yaptırmıyorsun? Niçin turizme açmıyorsun? Bu algı operasyonları bir yere kadar işe yarar. Son tahlilde olgular, algıların önüne geçer. Biz hükümet oldukları için iktidar oldukları için kızmıyoruz. Bu projeye kızıyoruz. Doğru bir proje değil. Kemeraltı’nda birlikte çalışabileceğimizi söylüyoruz. Çeşme Projesi’nden vazgeçsinler. Kemeraltı projesinde el ele vermeye hazırız” dedi.
‘KOKU NASIL BİTTİYSE, KÖRFEZDE DE YÜZECEĞİZ’
‘3 sene içerisinde körfezde yüzeceğiz’ şeklinde açıklamalarının sorulması üzerine Soyer, yapılan eleştirilere de yanıt verdi. Soyer, “Körfezde bu kadar ağır bir sorun olacağını bilmiyordum. Körfezde, 50 sene önce Üçkuyular’da, Güzelyalı’da denize girerdik. Son 50 yılda körfez büyük tahribata uğramış. Bunu ‘Büyük Kanal Projesi’ ile çözülebileceğini düşünüyordum ama yağmur suyu ve pis suyunun birleşik sistem denen bir sistemle çalıştığını bilmiyordum. Onun için 250 km yolun asfalt söktük. Adeta yer altı dereleri inşa ettik. Ama bunu yapmazsanız da tertemiz olan körfezi sağlayamıyorsunuz. Koku sorunu nasıl bittiyse yüzülecek duruma da gelecek. Evet elimde bir sihirli değnek yok. Bugün itibariyle bu gerçekleşmez. 1,2,3’üncü faz tamamlandığında, yağmur suyu pis su kanalları revize edildiğinde körfez yüzülebilir hale gelecek. Körfez zaten kendi kendini revize ediyor kendini temizliyor yeter ki biz kirletmeyelim. Yüzülebilir hale gelecek. O körfezde hep birlikte yüzeceğiz “ diye konuştu.
‘KENDİMİZ KAYNAK BULDUK’
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı hizmetlerinin bir çoğunun kendi imkanlarıyla hayata geçtiğini söyleyen Soyer, Narlıdere Metrosu’nun son durumunu paylaştı. Soyer, “Brüksel ve Paris’e bir ziyaretim oldu. Fransa Kalkınma Ajansı ile ‘iyi niyet anlaşması’ imzaladık. Burada 300 euroluk bir anlaşmadan söz ediyoruz. Bunu imzaladık. Bu para ile Çiğli’deki arıtma tesisi kapasitesinin artırılması ve bir yandan elektrikli feribotların alınması, yeni metro hatlarının projelendirilmesi gibi şeyleri yapacağız. 4 yılda hiç bir özel kaynak yaratılmayacakmış gibi kendi gücümüzle hangi kaynak bulabilir diye kafa yorduk ve bu kaynakları bulduk. Buca Metrosu için 490 Milyon TL’lik bir krediyi hayata geçirdik. 4 bankayanın anlaşmasıyla da bu yatırımı başlattık. O yatırım tıkır tıkır yürüyor” dedi.
‘NARLIDERE’DE HALA ONAY BEKLİYORUZ’
Soyer, şöyle devam etti: Narlıdere Metrosu’nun son etabı, son yatırım programında olmasına rağmen hala martan beri onay bekliyoruz. Biz bunları bildiğimiz için kendi öz kaynaklarımız ile ne yapabiliriz onun derdindeyiz. Bunu da bize çok görmesinler. 30 milyon TL’yi imzalasınlar. Biz kamuyuz, devletiz ve devlet bu yatırımları yapmak zorundadır.”
‘YEŞİLDERE’DE YIKIMLAR ÖNÜMÜZDEKİ AY’
Yeşildere bölgesinin EXPO alanı olması konusuna da değinen Soyer, 2026 EXPO’sunun Yeşildere’de yapılacağını bir kez daha söyledi. Soyer, “Yeşildere EXPO alanı olsun tercihini biz koyduk ortaya. Yeşildere daha öncesinde nasıl bir perişanlık gösteriyordu hepimiz biliyoruz. Yeşildere’de önümüzde ay, yıkımlara başlayacağız. Bu şehrin en önemli akslarından birinde restorasyon yaparak şehrin değişimine, dönüşümüne bir katkı sunacağız. Yeşildere şehrin en çirkin yüzü. Bizim iddiamız burayı bir Kültürpark gibi dönüştürebilmek. Biz, bu Yeşildere dönüşümünü hayata geçireceğiz. Bizim bir sorumluluğumuz var. 2026 EXPO’suna da ev sahibiyiz. Expo’yu orada yapacağız dedik. O yüzden kendi kendimizi sıkıştırıyoruz. Tek dileğimiz kimse bunun önüne geçmesin ve kimse bizim önümüzü kesmesin. İzmir’in markalaşmasına çok katkı sağlayacak bir iş” ifadelerini kullandı.
‘KANADA’DA İZMİR ÜRÜNLERİ’
Soyer, küçük üreticiler için İzmir’de hayata geçirecekleri çalışmalardan da söz etti. Soyer, “Küçük üreticiyi koruyacak dünyaya örnek olacak bir çalışma yapmamız lazım. Bayındır’da bir süt işleme fabrikası yaptık. Temmuz ayı içerisinde açılışı yapacağız. Dondurmadan mozerellaya, keçi kaşarından çok fazla şey üreteceğiz. Günde 100 ton süt işleyen bir fabrika. Neden buna ihtiyaç duyduk? Birincisi, devlet kamu eliyle işletilen fabrikaları birer birer satarken, biz devletin üretimde yer alması lazım dedik. Geçen hafta ilk defa Kanada’da İzmir’de üretilen ürünler raflara girdi. Şu an ‘İzmirli’ markası Kanada’da. Biz küçük üreticilere katkı sağlayacak küçük üreticinin doğduğu yerde doymasını sağlayacağız.
‘BUCA’DA İSTEĞİMİZ ÇOK NET’
Buca Cezaevi planlarına yönelik de konuşan Soyer, “Bizim isteğimiz yok oraya bina yapılmasın. Orası rekreasyon alanı olsun. İnsanları nefes aldıracak bir yer olsun. Tamamen yeşil olsun diyoruz. Karşı tarafın planında, bina var. Biz bina olsun istemiyoruz. Ticaret istemiyoruz. Bu mesele net. Sen bir plan yapıyorsun biz de bina istemiyoruz. Bu mesele bu kadar net” dedi.