İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin yürüttüğü “Nar 2 – Şiddete Karşı İletişim Projesi” kapsamında düzenlenen “Birlikte Güçlüyüz” panelinde kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarına karşı güçlü bir duruş sergilendi. İzmir’in kadın belediye başkanları panelde verdikleri mesajlarla hem yerel yönetimlerin sorumluluğuna hem de toplumsal farkındalığın gerekliliğine dikkat çekti.

D S C 1245

Türkiye’nin kadın temsiliyeti açısından öne çıkan şehirlerinden biri olan İzmir’de, panel kadın dayanışmasının ve eşitlik mücadelesinin ortak sesi oldu. Kadın belediye başkanları, kadınların görünür olması, eşit haklara sahip olması ve bedenleri üzerinden kurulan tahakküm diline karşı kararlılıkla mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı.

D S C 0900

Başkan Mutlu: “Bu bir eşit yurttaşlık meselesidir”

Konak’ın kadın cinayetlerinin sık yaşandığı ilçelerden biri olduğunu hatırlatan Başkan Nilüfer Çınarlı Mutlu, projeye verilen desteğin önemine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:

"Projenin bir paydaşı olmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Çünkü ne yazık ki Konak, İzmir'de kadın cinayetlerinin fazlaca yaşandığı ilçelerden biri. Bu projenin içinde yer aldığımızda muhtarlarımız – ama özellikle kadın muhtarlarımız – projeye gönülden destek verdi. Kadına yönelik şiddetin son bulması, ancak kadın ve erkeğin eşit olduğu, kadının hayatın her alanında görünür olduğu, kendi ayakları üzerinde durabildiği bir toplumla mümkün olabilir.

Konak Belediyesi olarak biz de 'adil bir kent, eşit yurttaşlık' anlayışıyla yola çıktık. Kadınlar için yapılan her türlü çalışmanın içinde yer almaktan mutluyuz. Kadın temsiliyeti, yürütülen projelere farklı bir bakış ve duyarlılık katıyor. Bu dönem gerçekten Türkiye’ye örnek bir dönem. İzmir’de sekiz kadın belediye başkanı görev yapıyor. Kadın her yerde olmalı; sosyal yaşamda, iş hayatında, sokakta, emniyette... Kadının emeğiyle, bilgisiyle, duruşuyla öne çıkması gerekiyor. Ve tüm bunlara zemin hazırlayacak, kadını görünür kılacak olan da yerel yönetimlerdir. Biz de bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz."

Bakan’a cevap: “Tehlikeli bir açıklama”

Sağlık Bakanı’nın “Çocuğunuz yoksa aile değilsiniz” şeklindeki açıklamasına da tepki gösteren Başkan Mutlu, bu sözlerin çağ dışı olduğunu belirterek şöyle konuştu:

“Açıklamayı son derece tehlikeli buluyorum. Bu, yıllardır kadın hareketinin benimsediği bir slogandır: Benim bedenim, benim kararım. Aile olmak ya da birey olabilmek için çocuğa sahip olma zorunluluğu yoktur. Çocuk sahibi olmak bir tercihtir. Kimileri bunu ister, kimileri istemez ya da sağlık sebepleriyle çocuk sahibi olamayabilir. Çocuğu olmayanların aile sayılmaması, son derece gerici, çağ dışı ve ülkemize yakışmayan bir anlayıştır. Bu zihniyetin ortadan kaldırılması gerekiyor."

D S C 1090

Başkan Kınay: “Yeni bir başlangıç”

Projenin kapanış panelinin kendileri için bir son değil, mücadelede yeni bir başlangıç olduğunu belirten Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay, toplumsal sessizliğin kırıldığını söyledi:

“Projenin kapanışı” değil; bizim için yeni bir yolun başlangıcı. Çünkü kadına yönelik şiddetle ilgili süreçte artık suskun kalınmaması, toplumun bu konudaki duyarlılığıyla birlikte bir adım atıldığını gösteriyor. Karabağlar olarak bu sürecin parçası olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Ne yazık ki bu ülkede şiddet giderek artıyor. Kadının yok sayıldığı, çocuklarımıza ve bebeklerimize dahi yönelen karanlık bir düzenin içinde, bizler bir ışık yakmaya, bir yol açmaya çalışıyoruz.

İzmir denince akla gelen ilk şeyler... Ya bilmedikleriniz! İzmir denince akla gelen ilk şeyler... Ya bilmedikleriniz!

Bu projeyle ve buna ek olarak sürdüreceğimiz pek çok başka çalışmayla sesimizi daha da yükselteceğiz. Aslında kadınların korkmaması, susmaması ve hiçbirimizin yalnız olmadığını bu süreçte hep birlikte ortaya koyduk. Bundan sonra da mücadelemize devam edeceğiz. Bu projede emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Şiddetin önlenmesi için her birimize büyük sorumluluklar düşüyor. Ancak biz kadın belediye başkanları olarak, şiddetin, yoksulluğun, yokluğun ve her türlü eşitsizliğin görünür kılınması konusunda daha fazla etkiye sahip olduğumuzu düşünüyorum. Bu nedenle üstlendiğimiz sorumlulukla, kadınların sesi ve gücü olma yolunda, kadına yönelik şiddetin aslında yalnızca kadına değil; topluma, aileye ve insanlığa yönelik bir şiddet olduğunu anlatmaya devam edeceğiz. Bu şiddetin temelinde adaletsizlik ve eşitsizlik yatıyor. Bu sese ve güce sahip çıkarak, birlikte daha da büyüteceğiz.

İzmir'den başlayarak, tüm kentlerdeki kadınlarla; kadınıyla, erkeğiyle hep birlikte bu sesin itici gücü olmak için çalışacağız. Yıllardır kadınların bedeninden, emeğinden, sözünden ve cinsiyetinden herkesin elini çekmesi gerektiğini söylüyoruz. Her insanın kendi kararlarını alma hakkı vardır. Kadının bedeni, emeği, sözü ve yaşamı hiçbir şekilde başkalarının denetiminde olmamalı. Bu nedenle bu mücadele içinde daha da kararlı olmalıyız. Bu tür açıklamalarla nasıl bir karanlığa sürüklendiğimizi gördükçe, sesimizi ve gücümüzü büyütme kararlılığımız da artıyor. Herkes kendi sözünü söylerken, kendi cümlesini kurarken çok daha dikkatli olmalı. Kadınların bedeni de, sözü de, geleceği de, kararı da yalnızca kendisine aittir.

D S C 1042

“Devletin de sahip çıkması gereken bir proje”

Karşıyaka Belediye Başkanı Yıldız Ünsal, Kadınlara ve çocuklara yönelik her türlü şiddetle mücadelenin sadece kadınların değil, toplumun ortak sorumluluğu olduğunu belirtti

“Bence çok önemli bir miras bıraktı. Her şeyden önce farkındalık yarattı. Bu çok değerlidir. Kadının yeri ezilmek değil. Kadın, toplumun yarısını oluşturuyor. Toplumda erkek ne kadar varsa, kadın da en az o kadar olmalı. Üstelik kadınların farklı sorumlulukları da var. Neticede çocukları dünyaya getiren kadın. Elbette babanın da rolü var ama çocuğun yetiştirilmesinde esas yük kadının omuzlarında.

Aile içindeki dengeleri sağlayan, evde ve işte çalışan, çifte yük taşıyan yine kadın. Ancak kadının ezilmesi, hele hele çocuk istismarı, toplumumuz için büyük bir yaradır. Bu sadece kadınların meselesi değil; tüm toplumun meselesidir. Kadına ve çocuğa yönelik her türlü haksız davranışta hukuki süreçlerin mutlaka daha ağır cezalarla yürütülmesi gerekir. Bu suçları işleyenlerin hak ettikleri cezaları almaları şarttır. Elbette mahalle bazında kadınları bilinçlendirmeye yönelik çalışmalar yapıyor muhtarlarımız, ama bu yetmez. Bu, yalnızca yerel yönetimlerin değil, devletin sahip çıkması gereken bir projedir. Çünkü kadınlar toplumun yarısını oluşturuyor.

Atatürk bundan 100 yıl önce ne demiş? “Kadınlar omuzlar üstünde yükselmeye layıktır.” Yüz yıl sonra geldiğimiz noktanın bu olmaması gerekirdi. Bu nedenle biz de kadının hak ettiği yerde olması için cemiyetimize, toplumumuza gerekli desteği vermeye devam edeceğiz. Bu mücadeleye sahip çıkıyoruz.”

Kaynak: özge uyanık