Buca’da başlayan Karabağlar’da devam eden ve şimdi Çiğli’de yükselen Kuran kursu öğrenci yurtlarının arkasındaki güçlerin cemaatler ve tarikatlar olduğu iddiası İzmirlileri ayağa kaldırdı. Gittikçe çoğalan bu yapıları ortaya çıkaran gazetecilere müdahale eden, basına matbaa sansürü uygulayan, yıkım ekiplerini kesici aletlerle karşılayan yapılanma Türkiye gündemine otururken yetkilerden bir açıklama yapılmadı.
Karabağlar’da kaçak yapılan ve defalarca mühürlenmesine rağmen müdahale edilmeyen cemaate ait kaçak bina tepkilerin odağındayken bir diğeri Çiğli’den çıktı. Çiğli Güzeltepe’deki Süleymancılar tarikatına ait olduğu belirtilen öğrenci yurdu binası. Yakakent Mahallesi’nde bulunan yapıya karşı ayaklanan semt sakinleri bundan bir süre önce eylem yaparak seslerini duyurmaya çalıştı. Sonuç alamayan Güzeltepe mahallesi sakinleri ‘Mahallemizde Tarikat Yurdu İstemiyoruz’ platformuyla seslerini sosyal medyadan duyurmaya çalıştı. ‘Tarikatlar suç örgütüdür’ diyen mahalle sakinleri bugün de Karşıyaka Adliyesi’ne suç duyurusunda bulunacak. Çiğli Halk Meclisi Sözcüsü Avukat Emel Diril tarikatların ve bunlara yer tesis edilmesinin yasalara aykırı olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Açılmadan yangın çıktı ya açık olsaydı?”
Güzltepe’de yaşayan insanların oranın tarikat yurdu olduğundan dahi haberi yoktu. Yani işte devlet yurdu, kız yurdu yapılacak gibi sözlerle insanları bilgilendirmişler. 2020 yılında belediyeden ruhsat almış burası. Açan vakıf da Süleymancılar Tarikatı'na ait bir vakıf. Biz kapı kapı gezerek anlattık.
Daha sonra mahalleli de bunu gerçekten öğrendikten, tarikat yurdu olduğunu bildikten sonra o mücadelenin bir parçası oldu. 2 Temmuz'da büyük bir yürüyüş yaptık. Yaklaşık 400-500 kişinin katıldığı bir yürüyüş oldu. Ancak işin daha vahimi daha açılış yapılmnadan tarikat yurdunda bir yangın çıktı. Aslında Aladağ'da aynı tarikata ait bir yurtta 11 kız çocuğu yanarak katledildi biliyorsunuz. Çok acıklı ve trajik burası da açılmadan burada bir yangın çıkmış oldu. Ya denetimsizlikten, ya da kötü malzeme kullanmaktan. Yani o alan artık devlet tarafından boş bırakılıyor. Cemaatler de maalesef oraları dolduruyorlar.
“Anayasa'ya aykırı”
Bu süreci örgütlerken mahallede bir imza kampanyası başlatmıştık, hem ÇEDES karşıtı bir imza kampanyasının devamı olarak hem de ‘mahallemizde tarikat yurdu istemiyoruz’ diyen yurttaşların imzalarının alındığı bir imza kampanyası başlatıldı. Suç duyurusunda bulunurken de delil niteliğinde olacak, yani aslında bunun tanıklığını yapacak.
Tarikatların, cemaatlerin anayasal olarak yasak olduğu bir ülkedeyiz. Fakat yakın zamanda biliyorsunuz, Narin cinayetiyle daha çok görünürde olan tarikatların köy düzeyinde, ilçe düzeyinde nasıl geniş ağlarla örgütlendiğini tekrar gündeme almış olduk. Bu yüzden biz Anayasa, Türk Medeni Kanunu, 677 Sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun, 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu aykırı şekilde; tarikat yurduna yer tesis edilmesi, kamu kaynaklarının yasadışı tarikat faaliyetlerine aktarılması nedeniyle Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesi uyarınca Görevi Kötüye Kullanma başlıkları altında suç duyurusunda bulunuyoruz.”