Özge UYANIK- Türkiye, 6 Şubat 2023'te Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremlerin acısıyla sarsılmıştı. Depremin 2. yıl dönümü geldi ancak hala yaralar sarılmadı. Hatay’da depremin üzerinden 24 ay geçmesine rağmen yaklaşık 24 bin insanımız hâlâ konteynerlerde yaşıyor. Binlerce vatandaşı etkileyen depremin yıl dönümü yaklaşırken, Ege Denizi'nde son 24 saatte 400'ün üzerinde deprem meydana gelmesi, akıllara tek soruyu getiriyor; "İzmir depreme ne kadar hazır?"
İzmir ve Bodrum’da alarma geçildi
Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, “İzmir’de fay hatları üzerinde olan binalar var" diyerek şehirle ilgili uyarılarda bulundu. Görür “İzmir'in tarihi depremlerine bakarsanız hep İzmir depremi diye çok sayıda deprem çıkar. İzmir'de 7.0 büyüklüğünden fazla fay hattı riski olan en az 15 fay hattı var. Bu kesin. Üzerinden bu kadar yıkıcı fay hattı geçen başka bir şehir yok işin kötü yanı biz bunun farkında değiliz.” Dedi.
İzmir'de bu ilçelere dikkat!
Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer, İzmir’in de bu artan sismik hareketliliğin etkilerinden korunamayabileceği uyarısında bulundu. İzmir’de zemin yapısının deprem dalgalarının daha büyük etki yaratmasına neden olabileceğini belirten Öziçer, "İzmir'de nüfusun en fazla yerleştiği yerlerde zemin, 80, 100 ve 120 metre kalınlıktaki alüvyon tabakadan oluşuyor. Bu alüvyon tabaka, deprem dalgalarının genliğini büyütüyor" dedi. İzmir’in özellikle Karşıyaka, Çiğli, Bayraklı, Bornova ve Konak gibi ilçelerinde bu riskin daha fazla olduğunu ifade eden Öziçer, “Zemin olumsuz ve binalar eski. İzmir, İstanbul’dan daha riskli” diye ekledi.
İzmir’de 60 bin yapının yüzde 35’i dayanıksız!
İzmir’de, 30 Ekim 2020 depreminden sonra en çok yıkımın yaşandığı Bornova ve Bayraklı ilçelerinde yapılan incelemeler, her iki ilçedeki 60 bin yapının yüzde 35’inin “Depreme dayanıksız olma ihtimali yüksek” olduğu sonucuna varıldığını ortaya koydu. İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Bengi Atak, bu durumun, İzmir’in genelindeki 950 bin 490 yapının büyük bir kısmının da deprem riski taşıdığını gösterdiğini vurguladı.
Atak, “İzmir’deki yapıların büyük bir kısmının deprem açısından risk taşıdığı biliniyor. Çeşitli bakanlıklar ve belediyeler bu konuda bazı rakamlar açıklasa da, bu tespitlerin genelde tam olarak ne kadarını kapsadığı belirsiz.
Karşıyaka ve Konak ilçelerinde de envanter çalışmaları başlatılmış durumda. Karşıyaka’da yaklaşık 23 bin bina bulunuyor. Her ilçede yapılan çalışmalar, İzmir’in deprem riskinin büyüklüğünü daha net ortaya koyacak. Bu verilerle birlikte İzmir için daha somut bir deprem stratejisi geliştirilebilecek” dedi.
İzmir’de hayat kurtarması gereken alanlarda ‘gizli tehlike’
TMMOB Peyzaj Mimarları Odası İzmir Şubesi tarafından hazırlanan raporda, deprem toplanma alanlarındaki riskler dikkat çekiyor. Bazı ilçelerde semt parklarının, acil durum toplanma alanı niteliklerine uymadığı ve bu alanlarda acil düzenlemeye gidilmesi gerektiği belirtiliyor. TMMOB Peyzaj Mimarları Odası’nın saha araştırmasına dayanan raporuna göre, İzmir’deki afet toplanma alanlarının birçoğu ciddi riskler var. AFAD ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin verilerinde 2 binin üzerinde afet toplanma alanı bulunsa da, bunların birçoğu afet anında güvenli bir sığınak olmaktan uzak.
Rapor, Bayraklı, Bornova, Karabağlar, Konak ve Bostanlı gibi yoğun nüfuslu bölgelerde yapılan incelemelerle hazırlandı. Buna göre, deprem sonrası halkın sığınacağı alanlarda su, elektrik, tuvalet gibi temel ihtiyaçların sağlanamamasının büyük bir kriz yaratacağına dikkat çekildi.
Patlama riski olan borular
Bostanlı’da bulunan örnekte, boru hatlarının bulunduğu kapaklar ve doğalgaz sistemlerinin bulunduğu diğer bir yapı var. Bu durum hem alanın kullanımını kısıtlıyor hem de patlama, yangın, zehirlenme gibi felaketlere yol açabilir.
Devrilme riski olan ağaçlar, eğimli araziler…
Karabağlar ve Konak’ta bulunan toplanma alanları, hem çok eğimli arazilerde kurulu olup hem de rampa ya da düz bir alan girişi olmadan yalnızca dik merdivenler ile erişilebilir durumda.
Konak’taki bir diğer örnek; yine aynı şekilde oldukça eğimli bir alanda yer almakta ve diğer alanlarda da kısmen görüldüğü üzere devrilme riski bulunabilecek boylu ağaçlar barındırmaktadır.
“Toplanma alanının yanında dere yatağı tehlikesi”
Karabağlar’da bulunan başka bir örnekte ise; alana komşu dere yatağı var. Bu durum afet toplanma alanı uygunluk kriterleri arasında bulunan “akarsu ve nehirlere gerekli uzaklıkta bulunma” durumunu karşılamamakta ve alanı taşkın riski taşıyan bir alan konumuna getirmektedir.
Raporun devamında şu ifadeler yer aldı:
"İzmir’deki afet toplanma alanlarının sayıca fazla olmakla birlikte, işlev ve erişilebilirlik açısından da iyileştirilmesi gerektiği açıktır. Bu çerçevede, doğa temelli çözümler ile mevcut alanların altyapı iyileştirmelerinin yapılması, afet sonrası daha güvenli ve etkin bir toplanma ortamı sağlanmasında kritik bir rol oynamaktadır."
"Bir sonraki depremin sonuçları felaket olabilir"
İZDEDA kurucu başkanı ve Bayraklı CHP meclis üyesi Haydar Özkan, 2020 depreminin altından hala mağduriyetlerin sürdüğünü belirterek "Bir sonraki depremde çok daha vahim sonuçlarla karşılaşabiliriz." dedi. Özkan şu ifadeleri kullandı:
"Özellikle Bayraklı'daki toplanma alanlarıyla ilgili ikazlarda bulunmuştuk. İlimizin depreme karşı ne kadar dayanıksız olduğunu defalarca söyledik. Bu konu hakkında herhangi bir olumlu gelişme görmedik.
2020 yılında meydana gelen depremde evleri hasar gören orta ve az hasarlı depremzedelerin hala konutlarına yerleştirilememiş olması, şehrimizin bu konudaki zayıflığını gösteriyor. Şu an 1200 konutumuz, rezerv alan bölgesinde boş olarak bekletiliyor. Ayrıca, geriye kalan konutların da deprem güvenliği açısından yeterli olduğunu düşünmüyoruz. Bu konuda yerel yönetimlerin ve merkezi yönetimin iş birliği yaparak bir an önce gereken faaliyetleri hayata geçirmeleri gerek. Aksi takdirde, bir sonraki depremde çok daha vahim sonuçlarla karşılaşabiliriz. Bugün "Olası bir depreme hazır mıyız?" diye konuşuyoruz ancak, 5 yıl önceki depremin mağduriyetlerinin hala büyük oranda giderilmediği de bir gerçek. Mağduriyet, ancak %20 oranında giderilebildi.”