Kara Fatma, 1888 yılında Erzurum’da doğdu. Kayıtlara göre doğum adı Mahi idi, ancak kendisi ve çevresi Fatma adını kullanıyordu. Erzurum’un Ergemansur köyünden (bugünkü Çayköy) İbrahim Yahya’nın kızıydı. Aslen Malatya / Aladağlı olup Yusuf Ağa’nın kızı olduğu da iddia edilmektedir. Subay olan Suat Derviş Bey ile evlendi ve Balkan Savaşı’na katıldı.
Kara Fatma’nın Savaşlara Katılımı
Kara Fatma, eşiyle birlikte Balkan Savaşı’nda Edirne’de Yanık Kışla’da bulundu. Birinci Dünya Savaşı’nda ise eşi Kafkas Cephesi’ne giderken Edirne’de kaldı. Kendi ailesinden on kadar kadını örgütleyerek Edirne’de çarpıştı. Eşi Derviş Bey’in Sarıkamış’ta şehit düştüğü haberini aldıktan sonra eşinin memleketi Van’a gitti. Erzurum Kongresi sırasında kardeşi Mehmet Çavuş’la birlikte teşkilat için 100-150 kişi topladı.
Kara Fatma, Sivas Kongresi devam ederken Mustafa Kemal’le bizzat görüşebilmek için Sivas’a gitti ve Kara lakabını, gözü karalığından ötürü bizzat Mustafa Kemal bu görüşme sırasında kendisine verdi. Kurtuluş Savaşı’nda milis müfreze komutanı olarak onbaşı rütbesiyle Batı Cephesi’nde görevlendirildi ve aldığı talimat üzerine İstanbul’a giderek Topkapılı Pir Mehmet ve Laz Tahsin ile birlikte on beş kişilik bir çete kurdu. Birlikte İzmit’e giderek çeteyi genişlettiler. Van’dan gelen kardeşi de 150 kişilik çetesiyle kendilerine katıldı. Zamanla emrinde 700 erkek, 43 kadından oluşan bir birlik doğdu. Bu birlik ile Rum ve Ermeni çeteleri ve eşkıyalarla savaştı.
Kara Fatma’nın Kurtuluş Savaşı’ndaki Başarıları
Kara Fatma, Kurtuluş Savaşı’nda üç sene hizmet etti ve 300 kişilik bir müfrezeyi yönetti. Yaya ve atlı olarak silah ve cephane yükleri ile cepheden cepheye gitti. İzmit’in düşman işgalinden kurtuluşunda rol oynadı; ardından I., II. İnönü Muharebesi, Sakarya Meydan Muharebesi ile Dumlupınar Meydan Muharebesi’nde çarpıştı. Teğmen rütbesini Sakarya Savaşı sonrasında aldı. Hatıralarında aktardığına göre Ankara’da Rusya Sefaretinin düzenlediği 1 Mayıs 1922’deki Bahar Bayramı kutlamalarına davet edilmiş olan Kara Fatma, Semyon Aralov’un bulunduğu bu kutlamada düzenlenen silah atma yarışmasında birinci gelmişti.
Kara Fatma, Büyük Taarruz’un ilk günlerinde General Trikupis’in birliğine esir düşmüşse de, kaçarak yeniden müfrezesinin başına geçmişti. Kara Fatma, 26-27 Ağustos 1921 tarihli 193 sayılı Liva tamimi ile kahramanlıkları açıkça takdir edilerek, başka birliklere de örnek gösterilmiştir. Bu çalışmalarından dolayı çavuşluk rütbesini aldı. 1922 yılında Ankara’ya davet edilerek bir atış yarışmasında birinci gelmiş, bu nedenle de kendisine teğmen rütbesi verildi.
Kara Fatma’nın Son Yılları ve Ölümü
Kara Fatma, Milli Mücadele’den sonra üsteğmen rütbesi ile emekli edildi. Ancak emekli maaşını Kızılay’a bağışlamıştı. Son yıllarını, yetim torunları ile birlikte yoksulluk içinde geçirirken 1954 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kendisine yeni bir aylık maaş belirlendi. Kara Fatma; zayıf, orta boylu ve esmer bir hanımdı, gözleri ve kaşları siyahtı. Elbisesi, erkek elbiselerinin hemen hemen aynısıydı. Entari yerine geniş bir şalvar, ceket yerine ise “sarka” denilen bir tür cepken giyerdi.
Kara Fatma, 2 Temmuz 1955’te İstanbul’da vefat etti. Mezarı Edirnekapı Şehitliği’ndedir. Kurtuluş Savaşı’nın kadın kahramanı olarak Türk milletinin gönlünde taht kurmuştur. İstiklal Madalyası sahibidir.