Kazdağları, Türkiye’nin en zengin biyolojik çeşitliliğine sahip bölgelerinden biri. Ancak bu doğal güzellik, altın madeni projeleri nedeniyle büyük bir tehdit altında. Balıkesir’in Altıeylül ve İvrindi ilçelerinde CVK Madencilik tarafından yürütülen Sarıalan Altın Madeni projesi, bölgedeki köyleri ve ekosistemi yok etme riski taşıyor. Projenin çevresel etki değerlendirme (ÇED) raporuna olumlu karar verilmesine karşı açılan dava, Balıkesir İdare Mahkemesi’nde görülmeye başlandı.
Köylüler ve Sivil Toplum Örgütleri Duruşmaya Katıldı
Davanın ilk duruşması 20 Şubat 2024 tarihinde yapıldı. Duruşmaya, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, TEMA Vakfı ve bölgedeki köylerden gelen vatandaşlar katıldı. Duruşmada, projenin çevreye, insan sağlığına ve kültürel mirasa vereceği zararlar dile getirildi. Mahkeme heyeti, dosyayı inceleyerek kararını ilerleyen günlerde açıklayacağını bildirdi. Duruşma sonrası Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği bir basın açıklaması yaptı.
Projenin Olumsuz Etkileri Neler?
Dernek tarafından yapılan açıklamada, projenin Türkmen Dağı olarak da bilinen Kazdağları’nın eşsiz güzelliğine ve ekosisteme büyük bir darbe vuracağı belirtildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Dağın etrafında yoğun bir şekilde tarım ve hayvancılık yapılan ve kendi kendine yeten çok sayıda köyümüz var. Projenin ruhsat ve ÇED alanı bu köylerin bazılarının yerleşim alanlarını da kapsamakta. Çamköy’ün neredeyse tamamı, Sarıalan köyünün bazı yerleşimleri ÇED alanı içinde kalmaktadır. Cehennem çukuru olan açık ocak alanı Sarıalan köyüne yalnızca 120 metre mesafede. Atık Barajı ise Gökçeyazı köyünün hemen üzerinde yer almaktadır. ÇED raporunda 40 metre olduğu söylenen sağlık koruma bandının devasa açık ocak sınırında 5-20 metreye düşürüldüğü görülüyor. Yani projede sağlık koruma bandı hükümlerine uyulmadığı açık bir şekilde ortadadır. Proje için aynı firma tarafından hazırlanan rezerv raporu ve ÇED raporu birbiri ile uyumsuzdur. Mevcut sondaj verileri ile ÇED raporunda yer aldığı şekilde geniş alana yayılan işletme tasarımlarının yapılması gerçekçi değildir. Bu durum çevre ve iş güvenliği açısından ciddi tehlike arz etmektedir.”
Açıklamada ayrıca, projenin gerçekleşmesi halinde siyanür ve zehirli kimyasalların köylerin tepesine yığılacağı, ÇED alanının 694 bin 38 hektarının orman olduğu ve projenin koskoca bir orman ekosistemi yok edeceği, alanın 149 bin 38 hektarının şahıslara ait tarım alanı olduğu ve şahısların özel mülküne el konulacağı, bölgede sulama amacıyla yapılmış olan Dallımandıra Göleti’ne, köylülerin su kaynaklarına el konulacağı, hava, su ve toprak siyanür ve ağır metallerle kirletileceği, bölgede tarım ve hayvancılık yapılamayacağı, köylülerin göçe zorlanacağı vurgulandı.
Bölge Madenlerle Talan Edilmek İsteniyor
Kazdağları’nda altın madeni projelerine karşı mücadele eden köylüler ve sivil toplum örgütleri, bölgenin madenlerle talan edilmek istendiğini söylüyor. Bölgenin yüzde 79’una madencilik ruhsatı verildiğini belirten Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, bu durumun bölgenin doğal, kültürel ve sosyal yapısını bozacağını, bölge halkının yaşam hakkını ihlal edeceğini ifade ediyor. Dernek, altın madeni projelerinin durdurulması ve Kazdağları’nın korunması için hukuki ve demokratik yollardan mücadeleye devam edeceklerini duyuruyor.