Rami Kütüphanesi'nde kültür ve sanat dünyasından isimlerin katılımıyla gerçekleştirilen etkinlik, çizer ve yazar Hasan Aycın'ın yaklaşık 40 çiziminin yer aldığı Filistin temalı "Bir Gün Mutlaka Döneceğiz" isimli serginin gezilmesiyle başladı.

Raporun yazarı Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Aslan, programın açılışında yaptığı konuşmada, kültür sanat camiasından pek çok kişinin İsrail'i eleştirdiği için çeşitli yaptırımlara maruz kaldığını söyledi.

Sunum eşliğinde sanatçıların olumlu ve olumsuz tepkilerinden örnekler veren Aslan, bazı sanatçıların siyonizmi lanetlemeden, Gazze'de insanların kendiliğinden ölmüş gibi faili olmayan paylaşımlarla yetinmelerini eleştirdi.

Filistin'e destek veren ve İsrail'e karşı duruş sergileyen sanatçılardan da paylaşımlar yapan Aslan, "Raporda hem dünyada hem Türkiye'de 4 ana sanat dalında faaliyet gösteren sanatçıların İsrail'in soykırımcı tutumunu nasıl eleştirdiklerini ya da nasıl eleştiremediklerini ele almaya çalıştık. Çalışmaları edebiyat, müzik, sinema ve diğer sanatlar alanında bir araya getirdik." değerlendirmesinde bulundu.

"Dünya kamuoyu hastalıklı ideoloji siyonizmden bıkmış durumda"

AYBİR Başkanı Fatih Savaşan, Aralık 2023'te yayınladıkları "Antisemitizmin Araçsallığı ve Batıdaki Akademik Özgürlüğe Etkisi" raporunda çeşitli tespitler yaptıklarını belirterek, "Orada yapılan tespitlerin benzerini kültür sanat alanı için de tekrarlamak durumunda olduğumuzu bu raporu hazırladıktan sonra gördük." dedi.

Dünya kamuoyunun İsrail'den ve hastalıklı ideoloji siyonizmden bıkmış durumda olduğunu dile getiren Savaşan, "Fakat öyle bir güç var ki hem medyadaki gücü hem sermayedeki gücü müthiş bir organizasyonla kitleleri susturma, insanları veya kurumları itibarsızlaştırma veya ses çıkaranlar olursa her şeye rağmen onları bir şekilde gelir ve itibar kaybına uğratma gücünü elinde bulunduruyor." şeklinde konuştu.

Raporda ABD, Almanya, İngiltere, Fransa gibi ülkeleri incelediklerini anlatan Savaşan, üniversitelerde protesto yapan öğrencilerin değil, protestoları engellemesi için üniversite yönetimlerinin baskı altına alındığını gördüklerini ifade etti.

"İsrail'in yaptıkları sadece Filistin değil tüm dünya için tehlikeli"

Bütün dünyada sanat camiasında İsrail'e karşı ciddi bir tepki bulunduğunu anlatan Savaşan, şunları kaydetti:

"Fakat meslek örgütlenmelerine, organizasyonlara geldiğinde bu güçlü lobinin maalesef etkili olduğunu gördük. Dolayısıyla tablo şu, aslında dünya kamuoyu meselenin farkında. İsrail'in yaptıklarının sadece Filistin için değil, sadece bölgemiz için değil, aslında tüm dünya için tehlikeli olduğunu, bu hastalıklı siyonist ideolojinin küçük bir azınlığın senaryoları kapsamında tüm dünyayı ateşe vermekten çekinmeyeceklerini anlamış bir dünya var önümüzde. Fakat bu dünyada çıkan kamuoyu sesleri maalesef bastırılmaya çalışılıyor."

Fatih Savaşan, Filistin'de yaşanan zulmü engellemek için sadece sanatçıların değil aynı zamanda vatandaşların, sivil toplum kuruluşlarının, devletlerin ve uluslararası kuruluşların da yapabileceği pek çok şey bulunduğunu vurgulayarak, "Kültür ve sanat camiasının aslında Gazze'de olan bitene tepki vermek için hiçbir hatırlatıcıya ihtiyacı yok. Çünkü onlar da biliyor ki her şey 7 Ekim'de başlamadı." değerlendirmesini yaptı.

"7 Ekim'den sonra Hollywood'da yaptığım bütün işler durduruldu"

Konuşmaların ardından gazeteci Halil İbrahim İzgi'nin yönettiği, kültür ve sanat camiasının İsrail soykırımına tepkisinin ele alındığı bir panel de icra edildi.

Filistin asıllı Hollandalı yönetmen Hany Abu-Assad, panelde yaptığı konuşmada, 7 Ekim öncesinde de çok sayıda zorlukla karşılaştığını fakat bir tehdit olarak görülmediği için Hollywood'daki çalışmalarına izin verildiğini belirterek, şunları aktardı:

"Anlaşıldığı üzere siyonistler durumu yönetebileceklerine kani idiler fakat 7 Ekim'den sonra davanın Filistin açısından kaybedilmiş bir dava olmadığı, ölü bir dava olmadığı, halihazırda yaşayan unsurlarının olduğunu anladılar. İntifadanın sadece bir söylem değil, yaşayan kanlı canlı bir direnişin devamı olduğunu hissettikleri andan itibaren benim Hollywood'da yaptığım bütün işleri durdurma kararı aldılar. 'Herhangi bir Filistinli, Filistin hakkında daha fazla Hollywood'da konuşamaz.' dediler."

Abu-Assad, Filistin konusunu 7 Ekim öncesinde bir hayatta kalma mücadelesi olarak gördüğünü fakat bugün meseleye farklı bir açıdan baktığını kaydetti.

Filistin davasının gelecekte çok daha farklı bir konumda bulunacağına inandığını dile getiren Abu-Assad, "Başlarda endişeye kapılmadım değil ama Filistin halkı olarak baktığımda 7 Ekim'in tıpkı Fransız ihtilali gibi, belki bugün hemen değil ama önümüzdeki on yıllarda çok ciddi devrim niteliğinde bir gerçekliğe dönüşeceği öngörülüyor." görüşünü paylaştı.

"Bıçak çocukların kemiğini deldi geçti"

Mütercim ve aktivist Ayçin Kantoğlu ise 7 Ekim'den sonra kabul edilemez açık şiddetle yüzleşmek mecburiyetinde kalındığını belirterek, şunları kaydetti:

"Siyonizmin eli artık çocuklara kadar uzandı. Eskilerin bir tabiri vardı, 'Bıçak kemiğe dayandı.' derler. Bıçak çocukların kemiğini deldi geçti. Şimdi böyle bir tabloda hangi altyapıdan geliyorsanız gelin, hangi inanca dahil olursanız olun, hangi dilde, ırkta, coğrafyada yaşarsanız yaşayın çocukların katline uzaktan hiçbir şey olmamış gibi bakmak insan tabiatına uygun bir hal değildir."

Böylesine bir zulmün karşısında tepkisiz kalmanın temel etik değerlere uymadığını ifade eden Kantoğlu, "İnsanlar her zaman konuşarak kendilerini ifade etmiyorlar. susmak da bir şeyler anlatıyor. Ama bizim elbette itibar tevdi ettiğiniz kişilerden beklentilerimiz var." şeklinde konuştu.

Kantoğlu, sıradan bir vatandaş olarak itibar sahibi kişilerden bu kadar açıktan bir cürüm karşısında tepki vermelerini beklediğini, bu karşılığı göremediğinde de sukutuhayal yaşadığını, "Çocuklar ölmesin", "Çiçekler solmasın" gibi basit bir yaklaşımla olayı geçiştirmeyi doğru bulmadığını ifade etti.

Etkinlik kapsamında Mehmet Ali Aslan'ın müzik dinletisi ile rapora ve Filistin'de yaşananlara ilişkin hazırlanan videoların gösterimi de gerçekleştirildi.

Rapor hakkında

Kültür-sanat camiasının 7 Ekim sonrasında artan İsrail saldırganlığına karşı gösterdiği tepkileri açık kaynaklardan tarayan raporun birinci bölümünde dünya kültür ve sanat camiasının tepkilerine yer verilirken, ikinci bölümünde Türkiye kültür ve sanat camiasının tepkileri derlendi.

Edebiyat, müzik, sinema, resim ve diğer sanatlar başlıklarına yer veren raporun sonunda tespitler bölümü yer aldı. Tespitler bölümünde ise 12 maddede siyonist lobinin sermaye ve medya desteği sayesinde kültür-sanat alanında tekel oluşturduğuna vurgu yapıldı.

Dünya kültür-sanat camiasının tepkilerinin Türkiye'dekine kıyasla daha yüksek ve sürekli olduğu kaydedilen raporda, kültür ve sanat insanlarının bireysel ve platform olarak tepki vermelerine rağmen meslek örgütlenmelerinin ve kültür-sanat organizasyonlarının siyonist lobilerin etkisine daha açık oldukları belirtildi.

Raporun 14 maddelik "Davranış, Tutum ve Politika Önerileri" bölümünde, sanatçıların ve sanatın İsrail saldırganlığına karşı durması kadar Filistin direnişinin dayanıklılığını artırmasının da önemli olduğu vurgulandı.

Kültür-sanat camiasının soykırım karşısında ve insanlık yanında konumlanmasının sağlanması için bireylere, sivil toplum kuruluşlarına, kamu kurum ve kuruluşlarına düşen sorumluluklara yer verilen önerilerde "kültürel boykot" üzerinde duruldu.

Araştırma grubunda Erol Erdoğan, Doç. Dr. Mikail Uğuş, Dr. Mehmet Rakipoğlu, Ali Çiydem, Elif Çiydem, Zeynep Kahraman ve Zümrüt Sönmez'in yer aldığı raporda, kültür ve sanat ürünlerinin moral ve motivasyon sağlayıcılığı üzerine politika geliştirilmesinin gerektiği görüşüne de yer verildi.

AYBİR'in "Kültür Sanat Camiasının Soykırımcı İsrail'e Karşı Tutumu" raporuna ve Aralık 2023'te yayınladığı "Antisemitizmin Araçsallığı ve Batıdaki Akademik Özgürlüğe Etkisi" başlıklı raporuna "www.aybir.org" adresinden ulaşılabiliyor.

Kaynak: AA