9 Eylül Gazetesi'nden Mert Yasin Alpdündar'ın haberine göre; Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) tarafından ‘Küresel Ekonomi ve Sanayide Yeni Trendler’ konulu Ekonomik Sohbet Etkinliği, EİB binasında gerçekleştirildi. Ekonomi Eski Bakan Yardımcısı ve Türk Eximbank Geçmiş Dönem Genel Müdürü Adnan Yıldırım’ın moderatörlüğünde yapılan etkinlikte Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu ve Dr. Mevlüt Çetinkaya katıldı.
SANAYİ KAPASİTE KULLANIMI DÜŞTÜ
Ekonomi Eski Bakan Yardımcısı ve Türk Eximbank Geçmiş Dönem Genel Müdürü Adnan Yıldırım, “Ekonomi yönetimi, 29 Mayıs’ta söylediği trendde devam ediyor. Parasal sıkılaştırma, dengelenme, dezenflasyon süreci devam ediyor. Maliye politikaları ve vergi harcama yapıları farklı hareket ediyor. Harcama tarafı yavaş hareket ediyor ve hareketin ne yönde olduğu tartışılır halde. Ekonomi yönetimi, finansal ağırlıklı adımlar peşinde. Çünkü deneyimleri de o alanda. Ama ekonomi bir bütündür. Sanayi üretimi bakımından kapasite kullanımı oranlarında alıştığımız oranların gerisindeyiz. Sanayi üretiminde kapasite kullanım oranı şu anda 75,2. Yıllıkta, son 4 ayda geçen yıla göre 1.6 puan aşağıdayız. Sanayi üretimlerin olduğu dönemlerde büyümeye devam ettiğimizi ve döviz rezervi bakımında rahat olduğu dönemlerde ekonomimiz daha fazla büyüme performansı göstermiştir. Diğer taraftan, ABD seçimleri bizi nasıl ilgilendiriyor sorusuna cevap vermek için Trump’ın ilk dönemini bakmak gerekiyor. Trump, ilk döneminde korumacı ve ulusalcı oldu. İkinci dönemde çok daha hazırlıklı ve hızlı adımlar bekliyoruz ve ekonomide radikal adımlar bekliyoruz. ABD serbest ticaret yapan bir ülke değil. İçe dönmesini, ulusalcı olmasını bekliyoruz” diye ifade etti.
‘TRUMP SONRASI BÜYÜME HIZININ DÜŞMESİ BEKLENİYOR’
İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, Türkiye ve Dünya Ekonomisi; Göstergeler ve Gelişmeler isimli bir sunum gerçekleştirdi. Dünyada bir numaralı gündemin ABD Başkanlığına Donald Trump’ın tekrar seçilmesi ve bunun sonuçları olduğunu dile getiren Aslanoğlu, “Trump, ikinci döneminin bilinen ve bilinmeyenleri var. Trump ilk dönemde olduğu gibi daha korumacı politikalarını artıracak. Dünya daha korumacı, daha bölgeselleşen ve her ülke kendi ürettiğini tüketsin politikalarına doğru gidecek. Dünyada ortalama büyüme ve ticarette büyüme hızının düştüğü bir döneme girilmesi bekleniyor” ifadelerini kullandı.
TRUMP’IN BİRİNCİ HEDEFİ ÇİN!
Trump’ın ABD’ye karşı dış fazla veren ülkeleri istemediğini vurgulayan Aslanoğlu, “Bunun bir numarası da Çin. Trump’ın o kadar çabalamasına rağmen Çin hala ABD’ye karşı 300 milyar dolara yakın bir dış fazla veriyor. Her türlü ticaret savaşını uygulayacak gibi görünüyor. İkinci sırada ise Avrupa var. Burada Çin kadar mücadeleye girişmez ama 200 milyar dolarlık fazla vermesi Trump’ın hoşuna gitmiyor. Meksika ise sosyal, siyasal ve ekonomik anlamda zor bir dönem bekliyor. Diğer hedefte Vietnam olacak” diye belirtti.
‘TRUMP ÇİN’İ YALNIZLAŞTIRMAYA ÇALIŞIYOR’
Trump’ın Rusya politikalarının da bir amacının olduğunu dile getiren Arslanoğlu, “Trump neyi amaçlıyor? Çin’i yalnız bırakmaya çalışıyor? Rusya’yı kendisine yakın tutarak Çin ile bağlantısını zayıflatmaya çalışıyor gibi. Bir de Rusya’nın kültürü ve yaşayışı Avrupa’ya daha yakın. Eninde sonunda Avrupa-Rusya ile ilişkisi saha stabil hale gelebilir. AB Rusya çatışması biterse biz daha da rahatlarız. Bilinmeyen bilinmeyenlerde ise Orta Doğu daha da karışabilir. Burada barış sağlanırsa bizim için en iyi senaryo olur ama çatışma artarsa bizim için daha kötü olacaktır” dedi.
KÜRESEL EKONOMİDE BÖLGESELLEŞME ÖN PLANA ÇIKIYOR
Küresel ekonomide globalleşme yerine bölgeselleşmenin ön plana çıkacağını söyleyen Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, “ABD’nin büyüme oranı yükseldi, Avrupa’nın düştü ve arada 1 puan fark oluştu. Avrupa’nın zayıflaması bizim için iyi haber değil. Avrupa’daki büyüme daha da yavaşlayabilir. Rusya, Trump sonrasında daha olumlu etkilenecek. Dünya aynı oranda büyüyecek ama ayrışma artacak. ABD daha iyi, Avrupa daha zayıf. Çin daha zayıf Hindistan daha iyi. Globalleşme değil bölgeselleşme öne çıkacak. Daha iyi performans gösteren ve daha sıkıntı çekenler öne çıkacak. Avrupa kendisini sorgulamaya gidecek. ‘ABD olmadan kendimizi savunamıyoruz, büyüyemiyoruz’ tartışması olacak. Bu Avrupa’nın karar verme süreci geciktirecek. Türkiye’nin, vize sorunu ve Gümrük Birliği Anlaşması’nın rezerv edilmesi gibi konular gecikecek. Avrupa’da yapılacak seçimler, bizim süreçlerimizi öteleyebilir. Rusya, ABD ile daha yakın olması, savaşın bitmesi, Türkiye’nin ihracat, turizm büyüme açısından iyi bir haber olur” diye söyledi.
‘SANAYİ DARALDI, VERGİ ARTTI’
Arslanoğlu, Türkiye’de ekonominin büyümesine rağmen sanayi üretiminde daralmanın yaşandığı bilgisini verdi. Arslanoğlu, “Türkiye’de sanayi ve ekonominin büyümesi çok yakındı ama son dönemde ekonomi büyürken sanayi daralıyor. Biz ikinci çeyrekte yüzde 2.5 büyüdük ama sanayi yüzde 1.8 daraldı. En çok yükselen ise net vergi. Yani sanayici kaybederken, en çok kazanan devlet olmuş. Bu tablo bu sonucu çıkarıyor” ifadelerini kullandı.
HANE HALKI VE FİNANS PİYASALARININ ENFLASYON BEKLENTİSİNİN ARASINDAKİ FARK YÜZDE 40!
Türkiye’de hane halkı, reel sektör ve finans piyasalarının enflasyon beklentilerinin farkına vurgu yapan Arslanoğlu, “Aynı ekonomide yaşamamıza rağmen haneler 67-68 bekliyor, reel sektör 47-48, finans piyalasaları ise 27-28 bekliyor. Bu çok büyük bir fark. Herkes enflasyonun düşeceğine inanmış ama bu farkın nedeni başlangıç noktası” diye söyledi.
'PARA POLİTİKASININ DAHA DA SIKILAŞMASI GEREKİYOR’
Arslanoğlu, “Ben üç şey yapılması kanaatindeyim; bir; para politikamızın daha da sıkılaşması gerekiyor. İki; faizi tutarken, kuru bırakmamız lazım. Bunu yapmıyorsak daha da yanlış yaparız. Üçüncüsü; burada servet etkisi var. Kayıt dışı olup da burada servet artırımı yaşayanlardan bunları almamız lazım. Kayıt dışı ile güçlü mücadeleye girmeden başarı şansımız olamaz” dedi.
‘DÜNYANIN AĞIRLIK MERKEZİ DOĞUYA KAYIYOR’
Dr. Mevlüt Çetinkaya ise gerçekleştirdiği sunumda önemli tespitlerde bulundu. Gelecekte dünyanın ağırlık merkezinin batıdan doğaya kayacağını söyleyen Çetinkaya, “Küresel ihracatın yapısı değişiyor. En büyük problemlerden bir tanesi dünya ekonomisindeki korumacı sanayi politikaları çok artıyor. 2023 yılında 2500’den fazla sanayi politikalarına müdahale oldu. Dünya ekonomisindeki yavaşlamaya neden olan etkilerinden birisi nüfus yapısındaki değişiklik. Dünyada harcamaların büyük bir bölümünü orta sınıf oluşturuyor. Orta sınıf daralıyor. Hem dünyada hem de ülkemizde azalıyor. Teknoloji ile birlikte dünyada son dönemde üretim, arz fazlası var. Uluslararası tedarik zincirinde kopmalar yaşandı. Küresel ekonomide riskler artıyor. Küresel ticaretin mahşerin dört atlısı, savaşlar, enflasyon, kur savaşları ve borçlar dünya ekonomisini olumsuz etkiliyor” diye vurguladı.
‘YENİ SANAYİLEŞME STRATEJİSİNE İHTİYAÇ VAR’
Türkiye’nin ulusal düzeyde bütüncül bir yaklaşımla yeni bir sanayileşme stratejisine ihtiyacı olduğunun altını çizen Çetinkaya, “Türkiye, büyümede dünyadan ayrışıyor. Türk sanayi sektöründe ivme aşağıya doğru gidiyor. Sanayide zayıflama var. Türkiye’nin sanayide verimlilik konusunda ciddi problemi var. Türkiye, ticarette son dönemde dünya ticaretin eğilimin gerisine düştü. Türkiye’nin ticaret yapısı dünya ticaret yapısına göre ciddi bir değişikliğe uğruyor. Türkiye’de önümüzdeki dönemde sanayi alanında strateji yapılacaksa açık veren sektörlerden yapmalı. Türkiye, dış ticaret açığı veren bir ülkeyiz, bunu tersine döndürmek için kısa dönemde yapılması gerekenler işe yaramadı. Uzun vadede bunun yolu üretimden geçiyor” diye konuştu. Çetinkaya, “Başta da açık veren alanlarda üretim. En başta da kimya sektöründe üretim yaparak bunu yapabiliriz. Türkiye'nin sanayi ürünleri ihracatı teknoloji içeriği düşük ve orta ürünlerde yoğunlaşmaktadır. Bir başka ifade ile Türkiye yüksek teknoloji sanayi ürünlerini ithal eden düşük ve orta teknoloji ürünleri ihraç eden bir dış ticaret yapısına sahiptir. Türkiye sanayi ürünleri ihracatı ürün ve pazar çeşitliği avantajına sahip ancak sürdürülebilirlik için bu yeterli değil. Türkiye gelir esnekliği düşük, küresel ticaret içerisindeki payı azalan, fiyat esnekliği yüksek ürünler ihraç ederken, gelir esnekliği yüksek, küresel ticaret hacminde payı artan fiyat esnekliği düşük ürünleri ithal ediyor. Türkiye'nin sahip olduğu ürün ve pazar çeşitliliği avantajını kullanarak sadece ürün değil, ürüne bağlı paftadaki tüm hizmetlerle birlikte satışa sunulması, örneğin araba satışında, aksesuar, sigorta, bakım gibi donanımla birlikte paket olarak satışa sunulması gerekiyor. İhracat istatistiklerinin katma değer bazında da yayımlanması, dış ticaret politikası (korunma önlemi), yatırım ve istihdam teşvikleri ‘katma değere’ göre belirlenmeli. Türkiye ihracatta daha çok coğrafi avantajını kullanıyor. Sürdürülebilirlik için bu yeterli değil. Ulusal düzeyde bütüncül bir yaklaşımla yeni bir sanayileşme stratejisine ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.
‘TÜRK İHRACATÇISI REKABET GÜCÜNÜN YÜZDE 30’UNU KAYBETTİ’
Türk ihracatçısının son üç yılda rekabet gücünün yüzde 30’unu kaybettiğini söyleyen Ege Demir ve Demirdışı Metaller Birliği Başkanı Yalçın Ertan, “3 yıldır biz her geçen gün daha az rekabetçi oluyoruz. Rekabetçiliğimizi kaybediyoruz, rekabetçiliğimizin yüzde 30’unu kaybetmiş durumdayız. Dünya pazarlarındaki sıkışma, küresel bazda korumacılık yüzünden ihracat pazarlarımız her geçen gün daha zorlu bir hale geliyor” dedi. Ertan, ülkelerdeki yerel üreticilerle iş birliği yapılması gerektiğini vurguladı.