İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları (İzBBŞT) Genel Sanat Yönetmeni Levent Üzümcü, Ömer Ceylan ile yaptığı söyleşide, İzBBŞT’de hedefledikleri, projeleri ve gündeme dair sorularımıza yanıt verdi. Üzümcü, İzmir’de daha fazla sahne ve üretim atölyesi kurmayı planladıklarını söylerken, geniş kitlelere ulaşma hedefinde olduklarını vurguladı. Üzümcü, “Şehir tiyatrosuysak, şehrin her yerine yayılmalıyız” diyerek hedeflerini özetledi. Mevcut sahne sayısını artırmanın yanı sıra İzmir’deki tiyatro oyuncularının sayısını da çoğaltmayı planladıklarını dile getirdi.
Şehir tiyatrolarında uzun vadeli bir süreçte hayaliniz nedir?
Olabildiğince fazla sahne ile Çiğli-Karşıyaka arasında bir sahne, Bornova'da bir sahne, Konak'ta zaten var olan sahnemiz var. Bir de Balçova-Narlıdere arasında bir sahneye ihtiyacım var. Umuyorum ki böyle bir sahneyi bulabilirim. Hem oyuncu sayısını hem İzmir'deki sahne sayısını fazlalaştırmak istiyorum. Eğer biz şehir tiyatrosuysak, şehrin tiyatrosuysak, şehrin her yerine yayılabilmemiz lazım. Oyuncu ve sahne sayısını artırmak, ama en önemlisi mutlaka atölyelerimi kurmak istiyorum. Bu tiyatronun, bu tiyatroya ait atölyelerinin olması lazım. Bunun için sadece mekân ihtiyacımız var.
Üretim atölyelerinden bahsediyoruz, değil mi?
Evet, dekoru üretebileceğimiz, butafor yapabileceğimiz, kostüm dikilebileceğimiz atölyelere ihtiyacımız var. Bu atölyeler için şu an çabalıyorum. Kendine yeten bir yapı kurmak üzerine çalışmamız gerekiyor. İhalelere bağlı kalmamalıyız; ihale sistemini ben doğru ve mantıklı bulmuyorum. Bunu bir tür yasal tefecilik gibi görüyorum ve bunun değişmesini umuyorum.
Bir İzmirli olarak İzmir'i seviyor musunuz? Görevden sonra da burada yaşamayı düşünür müsünüz?
Ben zaten İzmir’den kopuk yaşamıyorum. Annem babam burada. İzmir’e sonradan gelmedim. 100 yıldır İzmir’deyiz. Cumhuriyet’ten bir yaş küçük.
Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu'na neden bu kadar önem veriyorsunuz? Bu projelerden biraz bahseder misiniz?
Açıkça söylemek gerekirse, tiyatroyu çocukların hayatına bir alışkanlık olarak sokmaya çalışıyorum. Gençlere, onların dertlerinin konuşulduğu, modern metinlerle güncel sorunlarını anlattığı bir tiyatro istiyorum. Bunun için Harun Özel isminin en doğru isimlerden biri olduğunu düşünüyorum. Kendisi, kariyerini bu alana adamış biri. Tiyatro sevgisinin çocuklara ve gençlere aşılanmasının önemini biliyoruz ve görüyoruz.
Göreve geldiğinizde ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
Tiyatronun kendine ait çalışma alanı yoktu. Bir sahnenin olması, dekorumuzu yapamadıktan sonra bir anlam teşkil etmiyor. Dekorumuz yok, kostümümüz yok; ışık geliyor ama dekor ve kostüm olamıyor. Çünkü atölyen yok, çünkü eleman yok. Burada büyük sıkıntı yaşıyoruz. Kurulması planlanan atölyeler bu sorunu ortadan kaldırmış olacak.
Sezon içerisinde İzmirli tiyatro severler farklı oyunlar ve farklı prodüksiyonlar görecek mi?
Evet, görecekler. Ancak karşımızda müthiş bir bürokrasi yükü var ve Türkiye'nin içinde bulunduğu mali problemler de işimizi zorlaştırıyor.
SANATÇININ TÜM İŞİ SÖYLEMEK
Siyaset olmayan bir sanat mümkün mü? Siyaseti karıştırmadan sanat yapılabilir mi?
Sanat bence siyaset demeyelim, dünyaya bakış açısı diyelim. Bizler aldığımız eğitimle, onun üstüne koyduklarımızla, okuduklarımızla, gördüklerimizle, işittiklerimizle bir hayat oluşturuyoruz. Bir mesleki bilgi, kariyer ya da bir hayat oluşturuyoruz. Bu süreçte, babalık ya da annelik gibi var olan şeyler de buna dahil. Bunu yaptığın zaman, bir bakış açısı kazanıyorsun. Eğer sen bir pencereden bakmazsan, yani bir ideolojin olmazsa, insanlara ne anlatacaksın? Bakış açımız ideoloji dediğimiz şeydir aslında. Sanatın içinde mutlaka kişisel sorunlar ya da toplumsal sorunlar vardır. Sanat, bir sorun üzerine, sanatçının o sorunla baş edebilme yöntemidir. Ve ne mutludur ki bunu birileriyle paylaşabilmektedir sanat. Bir resim sergisi açtığında, bir tiyatro oyunu sahneye koyduğunda, bir sinema filmi çektiğinde, bir fotoğraf çektiğinde ya da bir heykeli yonttuğunda bir dert üzerine bunu yaparsın. Hayata dair söylemek istediğin bir şey vardır ve sanatçıların tüm işi de budur: Söylemek. Eğer o sanat eserine hiç kimse bakmazsa, sanatçı yine de vardır; o da rahatlamıştır, bunu yaparak. Hayata dair, psikolojisine dair ne hissediyorsa, bunu söylemek istemiş ve söylemiştir. Eğer birileriyle paylaşabiliyorsa, ne mutlu ona.
İhraç edilmişti
1996 yılından beri İstanbul Şehir Tiyatroları oyuncusu olan Levent Üzümcü, Gezi olayları sürecindeki duruşu ve Sosyalist Enternasyonal'de yaptığı konuşma sebebiyle Mayıs 2015'te İstanbul Büyükşehir Belediye Yüksek Disiplin Kuruluna sevk edilmesinin ardından Ağustos 2015'te görevinden ihraç edildi. Bir Yaz Gecesi Rüyası oyunundaki rolüyle 2015 Sadri Alışık Tiyatro Ödülleri'nde Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu seçilmesinden kısa süre sonra bu karar verilmiştir.
“Rüstemoğlu Cemal'in tuhaf hikayesi” ile sezonu açtınız. İzmirli seyircinin tepkileri nasıl?
Aslına bakarsan, bu oyunu oynadığım her yerde seyirciden genel anlamda olumlu tepkiler alıyorum. Ama bunu seyirciye sormak daha doğru olur. Onların çıkışta söyledikleri şeyler, bence en güzel yorumlardır.
Bu projeleri hayata geçirirken nasıl bir motivasyonla çalışıyorsunuz?
Bu projelerle, seyircilere yeni bir bakış açısı sunmak ve onlara farklı deneyimler yaşatmak istiyoruz. Sanatın, içinde bulunduğumuz zorluklara karşı bir çıkış yolu ve rahatlama aracı olabileceğine inanıyorum.
Tiyatronun dijitalleşmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Dijital sahneleme, geleneksel tiyatronun yerini alabilir mi?
O geçici bir dönemdi, devam edemez. Tiyatroda 400 kişinin gülmesi, 300 kişinin birlikte gözlerinin dolması bambaşka bir duygu…
Devlet tiyatroları, birçok oyuncu tarafından eleştiriliyor. Şehir Tiyatrolarını devlet tiyatrolarından ayıran şey ne?
Şehir tiyatroları adı üzerinde şehir tiyatroları, şehrin dinamik yapısını yansıtıyor. Devlet tiyatroları Diyarbakır’da da açmak zorundalar, Van’da da. Devlet tiyatroları var olmalıdır, ama özgür olmalıdır.