Bartın'ın Amasra ilçesinde, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessese Müdürlüğü'ne bağlı maden ocağında meydana gelen ve 43 madencinin yaşamını yitirdiği, 9 işçinin yaralandığı trajeden bir yıl geçti.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası, bu acı olayın birinci yılında Amasra'da düzenlediği anmada, "Dava takipçisi olmaya devam edeceğiz," dedi. Anmaya Bartın KESK Şubeler Platformu, Eğitim Sen üyeleri, ESM Zonguldak Şubesi ve Çağdaş Hukukçular Derneği de destek verdi. Açıklama Bartın Platformu adına Erdoğan Altmış tarafından yapıldı.

Uzmanlık ve Denetim Gerektiren Tehlikeli Bir İş

Maden işçiliği, içerdiği tehlikeler nedeniyle bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren en tehlikeli işlerden biri olarak kabul ediliyor. Erdoğan Altmış, "İncelemeler sonucunda, maden kazalarının; teknik, sosyal, ekonomik, eğitim, planlama ve denetim sorunları gibi birçok nedeni olduğu görülmektedir. Siyasetin bürokrasiye müdahalesi sonucu oluşan kadrolaşma, liyakatsiz atamalar ve mühendislerin yetki ve sorumluluklarının yeterli ve doğru belirlenmemiş olması; bu facianın meydana gelmesinin en önemli nedenleridir," şeklinde konuştu.

"Madencilik bilim ve teknolojisi, grizu patlamalarını önlemek için gerekli bilgi birikimine ve deneyime sahiptir. Bu nedenle bu tür kazalar önlenebilir niteliktedir," diyen Altmış, önerilerini şu şekilde sıraladı:

  • Bilim ve teknik gerekliliklerine uymak yerine, kayıpları kader ve fıtrat anlayışıyla açıklamak, bu tür kayıpların gelecekte de yaşanacağını düşündürmektedir.
  • TTK gibi kamu kurumları, madencilik işletme kurallarına göre yönetilmelidir ve siyasi baskılardan arındırılmalıdır.
  • Madencilik sektöründe acil durum planları ve risk haritaları her kurum, işletme ve bütün işyerleri için ayrı ayrı hazırlanmalı ve uygulanmalıdır.
  • Metan yoğunluğu olan bölgelerde üretim planlaması, metan drenajının ekonomik kaygılardan uzak bir şekilde yapılmasını gerektirir.
  • Yeraltı kömür madenciliği kültürel bir mirastır ve korunmalıdır. Bu nedenle kamu kuruluşları, iş güvenliği ve mesleki eğitimde önemli bir rol oynamalıdır.
  • Maden üretimi, maden mühendisi denetiminde yapılmalı ve bu uygulama tüm vardiyalarda eksiksiz olarak uygulanmalıdır.
  • Maden işletmelerinde yasal olarak bulundurulan daimi nezaretçilerin ve iş güvenliği uzmanlarının mesleki bağımsızlığı ve iş güvencesi yasal olarak teminat altına alınmalıdır.
  • Maden işletmelerinde denetim ve yönlendirme yetkisi her zaman maden mühendislerinin elinde olmalıdır.
  • Tüm çalışanlar iş güvenliği mevzuatı ve muhtemel riskler konusunda bilinçlendirilmelidir.
  • Maden kazalarının hukuki ve cezai sorumluluğu adil bir şekilde paylaşılmalıdır.
  • Maden mühendisliği eğitimi, bilimsel bilgiye dayalı bir yaklaşımı benimsemelidir.
  • Kadroların liyakatsizliği sonucu maden mühendislerine yüklenmemelidir.
  • Kazayla ilgili veriler şeffaf bir şekilde paylaşılmalı ve nedenleri belirlenmelidir.
  • Maden mevzuatı, insan ve doğa odaklı çağdaş bir yaklaşımla güncellenmeli ve ulusal madencilik politikaları oluşturulmalıdır.
Kaynak: HABER MERKEZİ