Türkiye ekonomisinin omurgasını oluşturan hazır giyim ve ayakkabı sektörleri, son yılların en zorlu sınavlarından birini veriyor. Yükselen enerji fiyatları, durdurulamayan hammadde maliyetleri ve artan vergi yükleri, yerli üreticinin rekabet gücünü her geçen gün daha da törpülüyor. Bu maliyet sarmalından çıkış yolu arayan, özellikle ihracata dayalı çalışan dev firmalar ise rotalarını, kendilerine daha verimli bir zemin sunan ülkelere çevirmiş durumda. Bu süreçte, sunduğu düşük maliyetler, yatırım teşvikleri ve stratejik gümrük avantajlarıyla Mısır, Türk sanayicileri için adeta bir cazibe merkezine dönüştü. Ancak bu kaçış, sadece bir yatırım ve istihdam kaybı anlamına gelmiyor; aynı zamanda Türkiye'nin dış ticaret dengelerini de temelinden sarsarak, ülke ekonomisi için yeni bir kriz dinamiği yaratıyor.
Rakamlarla tersine dönen denge: Mısır'a karşı verilen dış ticaret açığı büyüyor
Birkaç yıl öncesine kadar Türkiye'nin dış ticaret fazlası verdiği bir pazar olan Mısır ile olan ekonomik ilişki, üretimin kaymasıyla birlikte 180 derece tersine döndü. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verileri, bu acı gerçeği net bir şekilde ortaya koyuyor. 2020 yılında Türkiye, Mısır'a karşı 71 milyon dolarlık bir dış ticaret fazlası verirken, bu yılın sadece ilk yarısında ibre tamamen tersine dönerek 127 milyon dolarlık bir dış ticaret açığı kaydedildi.
Bu açığın en büyük tetikleyicisi ise hazır giyim ithalatında yaşanan patlama oldu. Mısır'dan yapılan hazır giyim ve konfeksiyon ithalatı, 2020'de 97 milyon dolar seviyesindeyken, bu rakam kademeli olarak artarak 2024'te 289 milyon dolara fırladı. Bu yılın ilk altı ayında ise şimdiden 198 milyon dolara ulaşarak, geçen yılın aynı dönemine kıyasla neredeyse ikiye katlandı. Aynı dönemde Türkiye'nin Mısır'a hazır giyim ihracatı ise 70 milyon dolara kadar geriledi. Bu tablo, Mısır'da üretilen ürünlerin, artık Türkiye pazarı için ciddi bir rakip haline geldiğini ve yerli üretimin pazar payını erittiğini gösteriyor.
Mısır bir üretim üssü olarak neden bu kadar cazip?
Türk yatırımcıların Mısır'a olan bu yoğun ilgisinin arkasında oldukça somut ve rekabetçi nedenler yatıyor. Mısır hükümeti, yabancı yatırımcıları çekmek için üç temel avantaj sunuyor:
-
ABD Pazarına Gümrüksüz Giriş: Mısır'da üretim yapan firmalar, belirli şartları (asgari %35 yerli katma değer ve bunun %10,5'inin İsrail menşeli girdi olması) karşıladıkları takdirde, dünyanın en büyük pazarı olan ABD'ye gümrüksüz ihracat yapma imkanı buluyor. Bu, Türk firmaları için muazzam bir rekabet avantajı demek.
-
Rekabetçi Maliyetler ve Teşvikler: Mısır'da özel sektör için belirlenen ve bugünün kuruyla yaklaşık 124 dolara denk gelen asgari ücret, Türkiye'deki işçilik maliyetleriyle kıyaslandığında büyük bir fark yaratıyor. Ayrıca, vergi ve gümrük kolaylıkları ile tek durak ofislerle yatırım süreçlerinin basitleştirilmesi, yatırımcıların bürokrasiyle boğuşmadan hızla üretime geçmesini sağlıyor.
-
Geniş Pazar Erişimi: Mısır'ın coğrafi konumu ve sahip olduğu ticaret anlaşmaları, hem Afrika hem de Orta Doğu pazarlarına kolay erişim imkanı tanıyor.
Bu avantajların bir sonucu olarak, bugün Mısır'da 1.700'den fazla Türk şirketi faaliyet gösteriyor ve bu şirketlerin toplam yatırım hacmi 3 milyar doları aşıyor. Bu yatırımların yaklaşık 200'ü ise tekstil ve hazır giyim alanında yoğunlaşmış durumda. Eroğlu, URSA, Ulusoy İplik ve Şirikçioğlu Denim gibi sektörün önde gelen firmalarının milyonlarca dolarlık yeni yatırımları da bu trendin devam edeceğini gösteriyor. Beklentiler, bu yılın sonuna kadar ülkeye 300 ila 500 milyon dolar arasında ek Türk yatırımının daha geleceği yönünde.
Ayakkabı sektöründeki 'hileli ticaret' alarmı: menşe oyunlarıyla vergi sıfırlanıyor
Hazır giyimdeki üretim kayması endişe vericiyken, ayakkabı sektöründe yaşananlar ise durumun bir "hileli ticaret" boyutuna ulaştığını gözler önüne seriyor. Türkiye'nin özellikle Çin'den gelen ayakkabı ithalatına uyguladığı yüksek gümrük vergilerinden kaçmak isteyen bazı ithalatçılar, Mısır'ı bir ara istasyon olarak kullanıyor.
İşleyiş ise oldukça basit: Çin'de üretilen ayakkabının parçaları (saya ve taban gibi), Mısır'a gönderiliyor. Burada, sadece basit bir montaj işleminden geçirilerek "Made in Egypt" (Mısır Malı) etiketi vuruluyor. Bu işlem, yasal olarak bir ürünün menşeini değiştirmek için yeterli olmasa da, Mısır ile olan Serbest Ticaret Anlaşması (STA) sayesinde bu ürünler Türkiye pazarına vergisiz olarak girebiliyor. Bu yolla, %40'ı bulan gümrük vergisi tamamen bertaraf ediliyor.
Bu "menşe hilesi"nin sonuçları ise ithalat rakamlarına şok edici bir şekilde yansımış durumda. Mısır'dan gelen ayakkabıların değeri, bu yılın ilk yarısında geçen yılın aynı dönemine göre tam 327 kat artarak 6 milyon dolara, yani yaklaşık 244 milyon TL'ye yükseldi. Bu durum, bir yandan dürüst rekabet koşullarında üretim yapan yerli ayakkabı sanayicisini ezerken, diğer yandan da devletin milyarlarca liralık vergi kaybına uğramasına ve dış ticaret açığının yapay bir şekilde şişmesine neden oluyor. Uzmanlar, ekonomi yönetiminin bu duruma acilen el atması ve gümrük denetimlerini sıkılaştırarak bu hileli ticaretin önüne geçmesi gerektiği konusunda uyarıyor. Aksi takdirde, yerli ayakkabı üretiminin geleceği büyük bir tehlike altına girebilir.