Soruşturma kapsamında, Narin Güran’ın amcası Salim Güran, annesi Yüksel Güran, ağabeyi Enes Güran ve Nevzat Bahtiyar hakkında “iştirak halinde çocuğu kasten öldürme” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Bu durum, olaya dair yapılan incelemelerin ciddiyetini gözler önüne seriyor.
Olayın Arka Planı
Narin Güran, kısa süre önce gündeme gelen ve derin üzüntü yaratan bir cinayet vakasının mağduru oldu. Olayın detayları henüz tam olarak aydınlatılamasa da, yaşanan trajedinin etkileri geniş bir kitleyi sarstı. Aile üyeleri arasındaki ilişkilerin sorgulanması ve yaşananların nedenleri üzerine kamuoyunda ciddi tartışmalar yaşanıyor.
Merkez Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi'nde, 21 Ağustos'ta kaybolan ve 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi'nde cansız bedenine ulaşılan Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin 4 şüpheli hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 12 sayfalık iddianamede, tutuklu şüpheli Salim Güran'ın cep telefonuna ilişkin yapılan incelemede WhatsApp verileri ile Narin'in kaybolduğu güne ilişkin görüşme geçmişlerinin silindiğinin tespit edildiği belirtildi.
Salim Güran'ın telefonunda bulunan, kendisinin yüklediğini belirttiği sesli çağrıları kaydeden program içeriğinde HTS kayıtlarında tespit olunan bir kısım kayıtların silindiği, sadece bazı görüşme içeriklerinin bulunduğunun belirlendiği ifade edilen iddianamede, şu bilgilere yer verildi:
"Görüşme kayıtlarının incelenmesinde özetle, 21 Ağustos günü yapmış olduğu görüşmelerde Narin'in kaybolduğu saati, ilk görüşmelerinde saat 15.00 olarak söylediği, daha sonraki görüşmelerinde ise 17.00-17.30'a kadar ilerlettiğinin görüldüğü tespit edilmiştir."
İddianamede, Salim Güran tarafından tehdit edildiğini öne süren tutuklu şüpheli Nevzat Bahtiyar'ın, şu ifadelerine yer verildi:
"Narin'in cesedini derenin kenarına bıraktığım zaman üzerine bir taş koyduğumu hatırlıyorum. Cesedin bulunduğu çuvalı suyun kenarındaki doğal kayanın dibine yerleştirdim, üstüne bir taş koydum. Dışarıdan bakınca orada bir şey olduğu anlaşılmıyordu. Salim beni, 'Arif'in kızını öldürdüm, sen de bu cesedi alıp yok edeceksin. Yoksa seni ve aileni öldürürüm.' şeklinde tehdit etti. Olay günü muhtar Salim Güran ile Narin'in cesedini kendi aracıma yerleştirdim. Battaniyeyi alan Salim, aracıyla mezarlık istikametine doğru giderek uzaklaştı ancak tam olarak nereye gittiğini göremedim. Aracımla ikametime doğru yanaşarak ikametimin önünde durdum. Aracımdan inerek hızlı bir şekilde ikametimin avlusunda bulunan, içerisinde inşaat malzemelerinin olduğu bir çuvalı boşaltarak getirdim ve aracımın içerisine girerek Narin'i baş kısmı aşağıda olacak şekilde çantası ve terlikleriyle çuvalın içerisine yerleştirdim. Narin'in üzerinde hatırladığım kadarıyla siyah tişört, siyah şort vardı ve omuzuna asılı bir küçük çanta vardı. Narin'in cesedi koyduğum çuvala tam olarak sığdı. Çuvalın içerisine yerleştirdikten sonra hızlı bir şekilde Eğertutmaz Deresi'ne doğru hareket ettim. Dereye yakın bir mesafede aracı park ettim. Araçtan inerek çuvalın içerisinde bulunan Narin’i koltuk altıma alarak dereye doğru hızlı bir şekilde yürüdüm. Bu sırada kesinlikle cesedi yere düşürmedim. Derenin kenarına vardığımda çuvalın ağzını kapatmak istedim ancak etrafta ya da üzerimde herhangi bir ip olmadığından cesedi çuvala koyduğumda Narin’in omuzuna asılı çantasının kemeri aklıma geldi. Bunun üzerine çantasını omuzundan alarak çantasının kemerini söktüm. Çantayı yine çuval içerisine bırakarak o kemer ile çuvalı bağladım. Cesedi yerleştirirken kesinlikle ceset üzerinde herhangi bir kesici ve delici alet yaralaması, bir kan izi ya da vücut bütünlüğünü bozacak herhangi bir yaralama görmedim. Sadece Narin'in sağ kulağının arkasında boyun bölgesinde ip izine benzer bir kızarıklık gördüm ayrıca çuvalı bağladığım sırada Narin'in hatırlayamadığım bir ayağının dizinden itibaren aşağı tarafı çuvalın dışarısında kaldı. Narin'in neden bir ayağının çuvalın dışarısında kaldığını bilemiyorum. Zaten olayın şokuyla cesedi hemen bırakıp gitmek istediğim için daha fazla uğraşmak istemedim. Daha sonrasında derenin kenarında bulduğum bir doğal boşluğa herhangi bir kazı yapmadan çuvalın içerisinde bulunan cesedi bıraktıktan sonra cesedin üzerini 3 büyük taşla kamufle etmeye çalıştım ve ceset suyun içerisine girmiş oldu ancak kesinlikle cesedin üzerine herhangi bir çalı bırakmadım. Bu cesedi bırakma olayı yaklaşık olarak yarım saat sürdü. Daha sonra dere kenarından çıkarak aracıma bindim."
İddianamede, Nevzat Bahtiyar'ın 21 Eylül'de ek olarak verdiği ifadesine ilişkin şunlar yer aldı:
"10 Eylül'de vermiş olduğum ifade doğrudur ancak bazı hususları olayın sıcaklığıyla ve Salim Güran'ın tehditlerinden dolayı farklı anlatmış olduğumdan o hususlara açıklık getirmek istiyorum. 21 Ağustos'ta saat 15.08 sıralarında Salim Güran'ı su meselesi yüzünden aramıştım. Sonrasında Salim beni Arif Güran’ın ikametinin bulunduğu yerin tepesinden seslenmek suretiyle yanına çağırdı. Ona doğru gittiğimde onunla beraber Arif Güran'ın evine girdik. Eve girdiğimizde bir oda hariç tüm odaların kapıları kapalı vaziyetteydi. Ben evin içinde Enes, Yüksel, Eren ve Muhammed Güran ya da başkaca bir kimseyi görmedim. Herhangi bir ses de duymadığımdan kapıları kapalı olan odaların içerisinde bulunup bulunmadıklarını bilmiyorum. Eve girdiğimizde Salim beni solda bulunan odalardan birine götürdüğünde Narin'in yerde hareketsiz yatar vaziyette olduğunu gördüm. Hatırladığım kadarıyla Narin'in ağzında köpük şeklinde sıvı vardı. Salim 'Yüksel ile birlikte olduğumuzu kız gördüğü için bu kızı ben öldürdüm. Artık sen de benim suç ortağımsın, bu olaya tanık oldun dolayısıyla bunu yok edeceksin, yoksa senin oğlunu gittiği futbol okulundan aldırırım ve kafasına sıktırırım. Bunu yok et ve sonrasında da 200 bin lira para veririm.' diyerek beni tehdit ettiği için olayda yer aldım. Narin'i Salim Güran ile bir battaniyenin arasına bıraktık. Battaniyeye koyduktan sonra Salim Güran cesedi bana verdi. Ben de cesedi kucağıma alarak ikametten çıktığımda kapı önünde bulunan Narin'e ait terlikleri de Salim'in söylemesi üzerine alıp battaniyenin içine koydum ve aracıma koymak üzere ikametime doğru indim. İlk önce kendime ait ahıra pencereden cesedi koydum. Daha sonra ahırda bulunan çuvalı cesedin başından geçirdim. Daha sonra cesedi aracımın arka koltuk paspas kısmına bıraktım. Battaniyeyi de arkamdan aracıyla gelen Salim'e verdim. Salim battaniyeyi kendi aracına koydu. Bana, 'Cesedi gerekirse parçala ve Eğertutmaz Deresi'ne at.' dedi. Eğertutmaz Deresi'ne doğru cesedi götürdüm ve belirttiğim yere bıraktım. Narin'in bir ayağı çuvalın dışında kalmıştı. Aceleyle ve telaşla yaptığım için bağlayamadım. Olaydan sonra Salim Güran ile telefonla ya da yüz yüze görüşmedim."
AMCA SALİM GÜRAN, NARİN'İ SON GÖRDÜKLERİ SAAT İLE İLGİLİ BAZI ŞÜPHELİLERE TELKİNDE BULUNMUŞ
Hakkında soruşturma yürütülen Birsen Güran'ın verdiği ifadesinde çelişkilerin olduğu belirtilen iddianamede, Birsen Güran'ın, Narin'in olay günü kendilerine saat 14.00 gibi geldiğini belirttiği, kardeşi ile konuşurken Salim Güran'ın bu konuşmalara şahit olduğunu ve "Saat 17.40 şeklinde Narin'i gördüklerini söylemeleri" yönünde kendilerine telkinde bulunduğunu belirttiği ifade edildi.
İddianamede, Diyarbakır Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlığı Biyoloji İhtisas Dairesinin raporunda, otopsi esnasında Narin Güran'ın vücudundan alınan yaklaşık 91 sürüntü örneğinin ve üzerinden çıkan kıyafet ve çantanın, ayrıca cansız bedeninin üzerinde bulunan 3 kaya parçası ile ağaç parçalarının incelendiği, örneklerin DNA analiz çalışmalarına cevap vermediğinin tespit edildiği belirtildi.
Van Jandarma Kriminal Laboratuvarına gönderilen bazı deliller üzerinde yapılan incelemelere ilişkin iddianamede yer alan raporda, "Narin'in cansız bedeninin bulunduğu yerden alınan tüm numunelerin incelenmesi sonucu herhangi bir bulguya rastlanılmadı. Nevzat Bahtiyar'ın aracında ve yapılan adli aramalarda ele geçirilen 5 battaniye üzerindeki numunelerin incelenmesi sonucunda herhangi bir bulguya rastlanılmadı. Narin'in ikametinden alınan halılar, yolluk parçaları, halı parçalarındaki numunelerin incelenmesi sonucunda da herhangi bir bulguya rastlanılmadığı tespit edildi." ifadeleri yer aldı.
İddianamede, tutuklu şüpheli Salim Güran'ın "Nevzat'ın köylüsü ve arkadaşı olduğunu, olay günü kendisini saat 15.00-16.00 arasında hiç görmediğini, bir araya gelmediklerini, aleyhine olan beyanları kabul etmediğini, Yüksel ve Maşallah Güran ile arasında bir ilişki bulunmadığını, kendisi tarafından kullanılan aracın kapılarının sürekli açık olmasından dolayı DNA örneği bulunabileceğini, hayat kadınlarıyla zaman zaman görüşme yaptığı için WhatsApp kayıtlarını sildiğini ve Narin'i kendisinin öldürmediğini" iddia ettiği ifadelerine yer verildi.
Tutuklu şüpheli ağabey Enes Güran'ın ise ifadesinde, Narin'in saat 19.11 sıralarında kaybolduğunu fark ettiklerini, ilk beyanında saat 16.30 sıralarında kaybolduğunu söylediğini, olayın şokundan kaynaklı yanlış ifade ettiğini belirttiği yer aldı.
İddianamede, Enes Güran'ın olay akşamı mahalle bakkalına giderek alışveriş yaptığını belirttiği ancak bakkalın beyanında olay günü kapalı olduğunu söylemesi üzerine, şüphelinin beyanlarının doğruyu yansıtmadığı, sırtında bulunan izlerin arama çalışmaları esnasında oluşabileceğini, gözündeki morluğun mısır koçanlarından kaynaklanmış olabileceğini belirttiği, izlerin şekli ve yeri itibarıyla darbeye bağlı olabileceği ve sinirden kendisine vurmak suretiyle izlerin meydana gelmiş olabileceği, kolundaki ısırık izinin ise babasının ağladığını görmesi üzerine üzüntüden kendisinin ısırması sonucu oluştuğunu ve kesinlikle olayla bir ilgisinin bulunmadığını öne sürdüğü ifade edildi.
İddianamede, Narin'in annesi Yüksel Güran'ın da ifadesinde kızının ölümüyle bir ilgisinin olmadığını, Salim Güran ile bir ilişkisinin bulunmadığını ve üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirttiği yer aldı.
AİLE ÜYELERİ SIK SIK TOPLANTI YAPMIŞ
İddianamede, Tavşantepe Mahallesi'nde kolluk görevlilerince yürütülen devriye faaliyetleri çerçevesinde aile üyelerinin sık sık toplantılar yaptığının belirlendiği belirtildi.
Haklarında ayrıca soruşturma yürütülen Erhan ve Barış Güran'ın ikametlerine olaydan sonra güvenlik kamerası taktıklarının tespit edildiği belirtilen iddianamede, şöyle denildi:
"Kolluk görevlilerinin katılımıyla gerçekleştirilen aramada elde edilen özellikle Erhan Güran'ın ikametindeki kamera kayıtlarının alınan imajlarının ilk incelemesinde sık sık özellikle gece saatlerinde aile üyelerinin bir araya geldikleri, kamera kayıtlarında ses özelliği bulunmasına karşın seslerin anlaşılabilir nitelikte bulunmadığı, bazı günlere ait görüntülerin bulunamaması hususları dikkate alınarak cihazın TÜBİTAK'a gönderildiği ve hazırlanan raporda, 'Seslere ilişkin netleştirme işlemi yapılamadığı, silinen görüntülerden ise sadece bir kısmının parça parça kurtarılabildiğinin belirtildiği, gönderilen verilerin kolluk tarafından yapılan incelemesinde ses kayıtlarının genel itibarıyla anlaşılmadığı ve soruşturmaya yön verebilecek nitelikte olmadığı' tespit edilmiştir."
ENES GÜRAN'IN KOLUNDAKİ ISIRIK İZİNİN KİME AİT OLDUĞU TESPİT EDİLEMEDİ
İddianamede, Narin'in cansız bedeni üzerinde yapılan ölü muayene ve otopsi işlemi sonrasında alınan iç organ numuneleri ve patolojik incelemeler neticesinde Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunca hazırlanan nihai rapora ilişkin, şu bilgiler paylaşıldı:
"Çocuğun ölümü 21 Ağustos'ta meydana gelmiştir. Çocuğun ağız burun kapanması ve boyuna yönelik basıya bağlı oksijensiz bırakılması dışında başkaca bir travmatik tesirle öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı, çocuğun ölümünün 'Ağız burun kapanması ve boyuna bası sonucu oksijensiz bırakılmasına bağlı meydana gelmiş olduğu' hususu oy birliğiyle mütalaa edilmiştir."
Enes Güran'ın kolunda bulunan ısırık izlerinin tam olarak tespiti amacıyla anne Yüksel Güran'dan alınan örnekler ve Narin'e ait örnekler ile fotoğrafların Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu'na gönderildiği ifade edilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Hazırlanan raporda, Enes Güran'ın sağ ön kolunda tarif ve tespit edilen yumuşak doku lezyonlarının kurulumuzdaki muayene tarihi itibarıyla gerçekleşme zamanının 3-6 gün ile uyumlu olduğu anlaşılmıştır. Yüksel, Enes ve Narin'e ait diş ve çene yapıları incelemesine ilişkin, Enes'in Yüksel ya da Narin tarafından mı yoksa kendisi tarafından mı ısırılmış olduğu hususunda adli tıbbi açıdan kesin bir ayrım yapılamadığı tespit edilmiştir."